“Öğretmen” devletin ve milletin geleceğidir…

Mühendisi, doktoru, esnafı, işçiyi, memuru, milletvekilini, bakanı, cumhurbaşkanını yetiştiren öğretmendir.

Türk millî eğitimi, öğretmenin eğitim, kalite, istihdam ve liyakatiyle doğru orantılı olarak gelişir…

Eğitim sistemi gelişmiş bir ülke de kalkınmış bir ülkedir…

Bütçe görüşmeleri vesilesiyle öğretmenlerimizin durumunu bir kere daha TBMM’deki vekillerimizin dikkatini çekmek için yazıyoruz…

         *

22 Aralık’ta sözleşmeli ve ücretli binlerce öğretmen, Türk Eğitim-Sen’in öncülüğünde Ankara-Ulus’ta bir miting yapacak…

Atatürk anıtının önünde…

MEB’de yıllardır kanayan bir yaraya parmak basacaklar…

Her şey bir yana, “insan” yetiştiren MEB’de bu “sözleşmeli” ve “ücretli öğretmen”lerin kadrolulardan farklı statüsü binlerce ailenin yüreğinde bir hançerdir!

“Öğretmenlik mesleğinin ruhuna aykırı”dır bu…

Nedendir bu özlük ve malî haklarındaki farklılık, mahrumiyet?

         *

MEB’in eğitim fakültelerinden mezun ol, KPSS’ye tabi tutul…

Puanına göre ataman yapılsın… Bunun adı 4B’li “sözleşmeli öğretmen”!

“103 bin civarında sözleşmeli öğretmen” TBMM’den bir kadro müjdesi bekliyor…

Durumları Anayasa’nın 41. maddesine aykırı olan uygulama nedeniyle…

Zihin açıklığı, gönül huzuru ve aile şefkati içinde hizmet verebilmek isteyen “sözleşmeli öğretmenler”

“Aileleriyle birlikte olacakları günlerin”, çocukları da “anne-babalarıyla birlikte olacakları günlerin” müjdesini bekliyor…

“Eş durumundan tayin hakkı” müjdesini bekliyor…

2016 Ekim döneminde atanan 6 bin sözleşmelinin kadroya geçtiği gibi…

“Yetki ve sorumluk” kadrolularla aynı ama “haklar kısıtlı”!

Bu sebeple Türk Eğitim-Sen’in önderliğinde bu yıl üçüncü defa eylem yapacaklar…

         *

Uygulanan garabet, öğretmenlerimiz ve idarecilerimiz arasında bir fitnedir…

Zaman zaman “liyakatsiz idareci elinde zulüm gören sözleşmeli öğretmen” haberlerine de şahit oluşumuz bundandır!

2016’dan beri “çakılı çalışma usulü ile atamalar” da beraberinde başka problemler de doğurdu…

Ciddî anlamda öğretmen ve çalışanlardan yana mücadele eden sendika, Türk Eğitim-Sen, bütün varlığıyla “sözleşmeli öğretmen”in hakkını aramak için bütün kanunî yolları zorluyor.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, dur durak bilmeyen bir sendikacı…

Öğretmenlerin sosyal, maddî, hukukî her türlü hakkı için kıyasıya mücadele içinde…

         *

Genel Başkan Geylan, 22 Aralık’ta Ankara-Ulus’ta yapılacak eylem için şu açıklamayı yaptı:

Türk Eğitim-Sen, sözleşmeli öğretmenler için bu yıl üçüncü kez eylem yapıyor. 22 Aralık Pazar günü Ankara-Ulus’ta gerçekleştirilecek eylemde hem sözleşmelilerin kadroya alınması talebini dile getireceğiz, hem de ailelerin birleştirilmesi amacıyla yarıyıl tatilinde öğretmenlere eş durumu tayin hakkı verilmesini isteyeceğiz!

103 bin öğretmen…

2016’da KHK ile 4 yıl sözleşmeli, 2 yıl kadrolu olmak üzere “6 yıl çakılı çalışma usulü”ne tabi tutuldu…

2019 Haziran’ında yeni bir düzenlemeyle çalışma süresi 3+1 olarak değiştirildi…

Yani 3 yıl sözleşmeli çalıştıktan sonra 1 yıl kadrolu çalışacaksınız dediler…

Sonrası bu usul de bir rahatlama getirmemektedir...

Neden bütün öğretmenlerimize kadro verilmemektedir?

         *

Gelelim “ücretli öğretmen”lere…

“2018-2019 öğretim yılında 74 ilimizde 83 bin ücretli öğretmen” görev yapmış…

“Ücretli öğretmenlik” dediğiniz de âdeta “modern kölelik”!

Ders başına ücret aldıkları için çoğunluğun eline geçen para, asgari ücretin bile altında…

Ayrıca plansız öğretmen yetiştirilmesi de başka bir problem…

MEB’in 95 bin öğretmen açığına rağmen

Eğitim fakültesi mezunu 500 bini aşkın genç, atama bekliyor…

O kadar ümitsizler ki, kimi bekçiliğe, kimi uzman çavuşluğa, kimi AVM’de tezgâhtarlığa yöneldi…

Bu bir enerji israfıdır… Para, emek, alın teri, ümit istismarıdır!

Bu milletin geleceğinin israf ve istismarıdır!

         *

22 Aralık Pazar günü bütün öğretmenler, mesleğin şerefi ve milletin geleceği için Ulus’ta buluşup TBMM’ye sesini duyurmalıdır!