Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN Öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun vefat eden kardeşi Celal Kılıçdaroğlu’na Allah’tan rahmet dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Mekânı cennet olsun. Kılıçdaroğlu ailesi içinde sanırım milli duruşu olan tek kişi Celal Kılıçdaroğlu idi. Diyarbakır HDP İl Örgütü önündeki evlatlarını HD(P)KK’dan isteyen anne ve babaların yanına desteğe gidip, “Ben de ağabeyimi HDP'den istiyorum” diyecek kadar da abisini kurtarmaya çalışan vefalı bir kardeşti. Celal Kılıçdaroğlu’nun terör örgütü PKK ve FETÖ’ye ettiği lafların %1’ini Kemal Kılıçdaroğlu edememiştir. Kemal Kılıçdaroğlu son aylarda çok zorda, psikolojisinin oldukça bozuk olduğu söyleniyor. Özellikle son iki ayda 6’lı masa ortaklarının ve özellikle Meral Akşener’in Kemal Kılıçdaroğlu’nun itibarını ayaklar altına alan, onun etkisiz eleman olduğunu ifade eden, onun adaylık düşüncesini bir nevi dalgaya alan açıklamaları yüzünden bunalımda olduğu söylenmektedir. Meral Akşener’in “Kemal Kılıçdaroğlu kazanamaz bir aday profili. Yavaş ve İmamoğlu olursa destekleriz” mealindeki açıklamaları ve İP’in il başkanları ve milletvekillerinin aynı minvalde konuşmaları elbette Kemal Kılıçdaroğlu’nun ruh sağlığını bozacak etkendir. Meral Akşener’in bunları 6’lı masa toplantısında değil de, medya önünde demesi de ayrı bir nezaketsizlik olmaktadır. Zaten geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nun dostlarına “İnanın bu zikzaklar beni yoruyor" dediğine dair bir yazı kaleme alındı. Böyle bir yazıyı kaleme alanın CHP’nin yandaş gazetesi Sözcü’nün yazarı Saygı Öztürk olması da daha ilginçtir. Kılıçdaroğlu’nun bir dostunun ağzından şunları yazdı: “Ancak, bazı siyasetçiler artık işi gücü bırakmış, Kılıçdaroğlu'nu aday yaptırmamak üzerine çalışıyor. Bugün söylediklerini, ertesi gün, 'Ben öyle demek istemedim, aslında şunu söylemek istemiştim' diye düzeltmeye, kafa karıştırmaya devam ediyor. Kılıçdaroğlu, geçen cuma günü yakın bir dostuyla konuşurken, 'İnanın bu zikzaklar beni yoruyor' dedi.” Anlaşılan Kemal Kılıçdaroğlu bitik bir vaziyette. Masa arkadaşları tarafından itibar suikastına kim uğrasa sanırım o da böyle olurdu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun evde, arabada, evinde sürekli Azer Bülbül’den “Zoruna mı gitti?” eserini dinlediği iddiaları vardır. “Alacak mı Verecek mi Gardaş Bilmedim Geldim Gittim Hesabımı Görmedin Ben Allah'dan Umudumu Kesmedim Umutlarım Kaldı Gardaş Yarına Güneş Doğar Birgün Kara Bahtıma Zorunamı Gitti Gardaş Zoruna Bilemez ki İnsan Çıkar Yarına Sen Yinede Sarıl Umutlarına Derdim Çoktur Gardaş Benim Az Değil” Bay Kemal; bizim bu manzaraya bakışımızı soracak olursan, bu hâline inan hiç üzülmüyoruz. Her fırsatta söylediğimiz gibi; daha beter ol diyoruz. Bunları ve daha fazlasını o kadar hak ettin ki, sırf bunlar içimizin soğumasına asla yetmiyor. Bakalım Kılıçdaroğlu bu 6’lı masadan itibarını tamamen bırakıp mı kalkacaksın yoksa itibarını toplayarak mı? Topluma “Bir kere de beni deneyin” dediğin hâlde, 6’lı masadan kalkamamak en acı bir durum değil mi? Hele bir de 6’lı masa ortakları tarafından iki tane çapsız ve vizyonsuz CHP’li Belediye Başkanıyla kıyaslanman yok mu? Zoruna gitmez mi, zikzaklar seni yormaz mı be Kemal gardaş?