Zaman zaman akıl sağlığı sorunlarını söylem ve davranışlarına yansıtan Trump, kendi çıkarına uygun savaşları ve katliamları seçiyor. Rusya-Ukrayna arasındaki savaşı sözde bitirmek için kimi zaman Putin’e, kimi zaman ise Zelenskiy’e posta koyuyor. Putin’i “Savaşı bitirmezse ciddi sonuçlarla karşılaşacak” sözleriyle tehdit etmiş, Zelenskiy’e ise ABD’deki ilk görüşmesinde dünyanın gözü önünde art arda fırça atmıştı.
Geçtiğimiz hafta da yine “barış çabaları” görüntüsü altında önce Putin, ardından Zelenskiy ile görüştü. Ancak aynı Trump, Rusya-Ukrayna savaşına yönelik sahte bir hassasiyet sergilerken, İsrail’in Gazze’deki katliamlarına karşı kör, sağır ve duyarsız kalmayı sürdürüyor. Üstelik Rusya-Ukrayna savaşında iki devletin orduları cephede karşı karşıya gelirken, Gazze’de İsrail doğrudan sivil halk üzerinde soykırım uyguluyor.
Trump geçtiğimiz günlerde yine ikiyüzlü tavrını ortaya koyarak ; katliamların baş sorumlusu İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu “İyi bir adam. Orada savaş veriyor… O bir savaş kahramanı, çünkü birlikte çalıştık. O bir savaş kahramanı. Sanırım ben de öyleyim.” sözleriyle adeta kahramanlaştırmaya çalıştı. Oysa Trump’ın “savaş kahramanı” dediği Netanyahu, soykırım yaparak yaklaşık 60 bin masum insanın ölümünden sorumlu. Bu kurbanların en az 20 bini ise bebek/çocuk…
Üstelik Trump, Putin’i Amerika’ya davet edip basın toplantısında gazetecilere, “Sayın Putin, daha fazla sivil öldürmeyeceğinize söz verecek misiniz? Trump size neden güvensin?” sorusunu sordurabiliyor. Ama aynı Trump, defalarca “O bir savaş kahramanı” diyerek yücelttiği Netanyahu ile Amerika’da yan yana geldiğinde, neden aynı sorunun Netanyahu’ya sorulmasına izin vermiyor?
Trump, daha önce de oynadığı tiyatrolardan birinde eşi Melania’yı figüran yaparak şu sözleri sarf etmişti:
“Eve geliyorum, First Lady’ye ‘Vladimir’le harika bir konuşma yaptım. Sanırım bitirdik.’ diyorum.
Sonra o da bana diyor ki: ‘Putin az önce bir huzurevini bombalamış.’
Ben de diyorum ki: ‘Ne?’”
Geçtiğimiz aylarda kaleme aldığım “First Lady Gazze’de kör mü?” başlıklı yazımda bu sözlerine tepki göstermiştim. Şu çifte standarda, bu ikiyüzlülüğe, bu dünyayı oyalama taktiğine bakar mısınız?
“Putin huzurevini bombalamış” diyerek bunu dert ediniyorsunuz da, Netanyahu’nun Gazze’de bombalamadığı huzurevi, cami, okul, hastane, ev kalmamışken niçin onu dert etmiyorsunuz? Ailece görmezden geldiğiniz gibi, üstüne bir de “O bir savaş kahramanı” diyerek insanlıkla alay ediyorsunuz.
Ey Trump…
Rusya-Ukrayna savaşını küresel menfaatlerin için kendine dert edinip, Putin’i tehdit ediyor, Zelenskiy’i fırçalıyor ve savaşı durdurmak için onları sık sık Amerika’da topluyorsun. Peki, Gazze’deki katliamı durdurmak için neden İsrail Başbakanı Netanyahu’yu ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı Amerika’ya çağırmıyorsun?
On binlerce masumu öldürmüş ve hâlâ öldürmeye devam eden Netanyahu için “İyi adam”, “O bir savaş kahramanı” demen; dünya adaletine ve insanlığa vurulmuş büyük bir darbedir.
Üstelik sen, “Ukrayna savaşını bitirmek beni cennete götürebilir” diyorsun. O savaşı bitirirken bile menfaatini ön planda tutuyorsun. Gazze’deki katliama destek verdiğin ve bunca masumun ahını aldığın için ise cehennemlik olman, İslam dininin buyruklarıyla zaten sabittir.
Kaldı ki senin inandığını söylediğin Hristiyanlıkta bile zulümden ve zalimlikten uzak durmak emredilirken; sen tüm bunları yaparak, zalimleri överek, zulümleri destekleyerek hangi cennete gitmeyi umuyorsun Trump?
Dünyadaki mazlumların sınavı da Trump, Netanyahu gibi adamların varlığı işte…