Uzun yıllardır tanık olduğumuz manzara, İBB’ye yönelik “yolsuzluk, rüşvet, terör” odaklı operasyonlarla birlikte daha net bir şekilde ortaya çıktı. Nedir bu manzara? CHP öncülüğündeki kitlenin akıl almaz kalitesizliği, artarak devam ediyor. Hükümet karşısında yalnızca kazanma hırsıyla şekillenmiş bu kitle, vahim bir tablo sergiliyor. Hırsızlığı, yolsuzluğu, rüşveti ve teröre yardım suçlamalarını öyle bir savunuyor ki, eğitimli görünen ancak bu denli karakter ve ahlak sorunu sergileyen bir topluluğu dünyanın başka hiçbir yerinde görmek mümkün değil. Savunmaları akla, mantığa, vicdana ya da ahlaka değil, adeta deliliğe hizmet ediyor.
Örneğin, iki dönem boyunca İstanbul’a kayda değer bir katkısı olmayan Ekrem İmamoğlu’nu “Türkiye’yi kurtaracak lider” olarak pazarlamaları ciddi bir karakter meselesi. “İmamoğlu, iktidarın karşısında Cumhurbaşkanı adayı ilan edildi; o halde her yanlışını, yalanını ve zafiyetini savunmalıyız” gibi bir duruş sergiliyorlar ve bundan zerre utanmıyorlar. İşte bu yaklaşım, bu kitlenin bulunduğu her ortamı kalitesizleştiriyor ve başarısızlık adeta ödüllendiriliyor.
İzmir’deki durum, bunun en çarpıcı örneklerinden biri. Yıllardır pis kokulara mahkûm çöp yığınları, hizmet eksikliği ve hayata geçirilen proje olmaması… Ancak hükümet karşısında kazanma psikolojisiyle hareket eden kitleler için bu çöp yığınları asla sorun değil. Bu durumun farkında olan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanları ise “Nasıl olsa seçimi rahat kazanıyoruz” vurdumduymazlığıyla hareket ediyor. Oysa bu kitle, CHP’li belediye başkanlarına ders verse ve seçimi zorlaştırarak onları çalışmaya mecbur etse, bu kadar rahat davranabilirler mi? Bu yüzden İzmir, utanç verici bir rezalet içinde yaşamını sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde İzmirli esnaf, “turistler görmesin” diye çöp yığınlarını brandalarla örtüyordu. İzmir Marşı ve Atatürk nutuklarıyla aldatma bu kadar basit olmamalı.
İstanbul ve Ankara başta olmak üzere CHP’li belediyelerin çoğu, hizmet üretmediği ve proje hayata geçirmediği halde ödüllendiriliyor. Tembellik, yolsuzluk ve beceriksizlik ödüllendirildikçe, bu durum CHP’nin bulunduğu her yeri birbirine benzeten bir hastalığa dönüşüyor.
Özellikle “yolsuzluk, rüşvet, terör” suçlamalarıyla karşı karşıya olan Ekrem İmamoğlu’na bu kitle tarafından gösterilen akıl almaz destek, CHP içinde çürümenin ve bozulmanın kökleşmesine yol açıyor. Özgür Özel, bu düzeni oluşturan başlıca mimar olarak tarihe geçecek. CHP’nin en büyük tehlikesi, İmamoğlu’nun gölgesinde bir emir eri haline gelen Özgür Özel’dir. Onun sokak çağrılarıyla harekete geçen terör örgütleri ve anarşist gruplar, polisimize baltalı ve asitli saldırılar düzenledi. Türk devletinin ve hükümetin kararlı duruşu olmasa, ikinci bir Gezi kalkışması başlatılacaktı. Bu duruş sayesinde Türkiye, daha büyük kaoslardan korundu.
Ancak Özgür Özel, kaos ve çatışma çıkarma hevesinden vazgeçmiş değil. İmamoğlu’na öyle bir siyasi bağlılık sergiliyor ki, aklını ve iradesini adeta Silivri’ye teslim etmiş görünüyor. Bu durum, CHP’yi her geçen gün daha fazla kalitesizleştiriyor. CHP’nin bir an önce siyasi sağduyuya, ahlaka ve vizyona kavuşması gerekiyor. Ancak bu, Özgür Özel ile mümkün değil. Özel, CHP’nin altı okunu ortadan kaldırarak kalitesizliği partinin yeni simgesi haline getirdi. Ne yazık ki, Atatürk’ün mirası CHP, artık Türk milletinin güven limanı olmaktan çıkıp ihanetin merkezi haline geldi.