Türkgün Başyazı Özel KKTC vurgusu ve Türk dünyası

Özel KKTC vurgusu ve Türk dünyası

Kaynak: Yıldıray Çiçek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Budapeşte’de düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Zirvesi’nde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile ilgili son derece önemli açıklamalarda bulundu:

"Kardeşlik hukukumuzun gereği olarak birbirimizi kollarken, aramızdaki dayanışmayı çok daha görünür kılmamız gerekiyor. Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmamızı artırmamız şarttır.
Bu minvalde, Aksakallar Konseyimizin mayıs ayı başında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde gerçekleştirdiği toplantıyı çok anlamlı bulduğumu ifade etmek istiyorum. KKTC’nin bulunmadığı bir Türk dünyası aile fotoğrafının her zaman eksik kalacağını düşünüyoruz.
Bu nedenle, bugün zirvemizde KKTC'nin Türk Akademisi’ne gözlemci üyeliğine ilişkin aldığımız kararı çok önemli bir ilave adım olarak görüyoruz. İnşallah, uzak olmayan bir gelecekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni teşkilatımıza tam üye olarak kabul edeceğimiz günleri hep birlikte görmeyi ümit ediyorum."

Bu açıklama, bazı Türk devletlerinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne büyükelçi atadığı ve bu yapıyı fiilen tanıma yönünde adımlar attığı bir dönemde, zamanlaması ve içeriği açısından oldukça anlamlı ve yerindedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti üzerinde çeşitli senaryoların sahnelendiği, içten ve dıştan kuşatmalarla yalnızlaştırılmak istendiği bir süreçte, böylesi kararlı bir duruş; yüksek bir siyasi feraset ve kardeşlik hassasiyetin göstergesidir.

Türk dünyasının güç birliği ve dayanışması, sadece coğrafi değil; tarihi, kültürel ve insani bir sorumluluktur. Bu birliktelik içinde KKTC asla üvey evlat muamelesi görmemelidir.

Eğer bazı Türk devletleri Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile resmi ilişkiler geliştiriyorsa, KKTC’ye daha fazla sahip çıkmak ve daha güçlü bir dayanışma göstermek artık sadece bir tercih değil, bir zorunluluktur. Çünkü ortak soy, tarih, mücadele ve kader, bunu mecbur kılar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok saymak ya da Rumlara teslim etmek isteyen senaryolar güncelliğini hiçbir zaman yitirmemiştir. Böyle bir ortamda Kıbrıs Türklerine sırt dönmemiz mümkün değildir.

Bugün KKTC sokaklarında “İşgalci Türkiye KKTC’den defol” pankartları açan, Türk kimliğine düşmanlık eden devşirme zihniyetler kol gezerken; Türk dünyası topyekûn, amasız ve şartsız bir biçimde KKTC’nin yanında yer almalıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışının, sadece güncel bir siyasi beyan olarak değil; Türk dünyasına verilmiş stratejik bir yön tayini olarak görülmesi gerekir. Bu konuşma umarız hem yol gösterici hem de uyarıcı etkiler doğurur.

Elbette her Türk devleti, küresel dengeler içerisinde kendi ilişkilerini yürütmeli ve menfaatlerini koruyacak diplomatik adımlar atmalıdır. Ancak bu adımları atarken Türk milletinin adalet, vicdan ve kardeşlik gibi temel değerlerini de muhafaza etmek mecburiyetindedir.

Nasıl ki Azerbaycan-Ermenistan savaşında tüm Türk milleti Azerbaycan’ın yanında dimdik durduysa, aynı kardeşlik ruhu bugün de KKTC için geçerli olmalıdır.

Biz eğer birlik olabilir, gücümüzü ortak hedeflere yönlendirebilirsek; “Türk vizyonu” sadece bölgesel değil, küresel ölçekte etkili olur. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *