TBMM’de devam eden bütçe görüşmeleri, zilletin perişan ve çaresiz hâlini ibret verecek biçimde ortaya koyuyor. Sözde muhalefet yapmak adına öyle şeyler söylüyor, öyle iddialar ortaya atıyorlar ki, şaşırıp kalıyorsunuz. Yaptıkları her konuşma uçuk, mesnetsiz ve gerçeğe aykırı. Her sözleriyle kendilerini ele verdikleri gibi, dünyadan ne kadar kopuk, Türkiye gerçeklerinden ne kadar habersiz olduklarını da gösteriyorlar. Belli ezberleri tekrarlıyor, yalanın zirvelerinde dolaşıyorlar. Cumhur İttifakı’nı suçlamaya çalışırken, sirkatin söylüyorlar. Bir iddia, bir alternatif ortaya koymadıkları gibi, fitne çıkararak, oraya, buraya mesaj göndererek siyaset yapmaya uğraşıyorlar. CHP-HDP ve İP olarak bir ittifak oluşturdular ama her kafadan bir ses çıkıyor, her biri ayrı bir yere çekiyor. Buluştukları, anlaştıkları, ittifak ettikleri tek nokta; yalan, yanlış ve mesnetsiz şeylerle Cumhur İttifakı’na saldırmak, bir de nerede Türk ve Türkiye düşmanı varsa, onlara selam gönderip, destek istemek oluyor.

CUMHUR İTTİFAKI KİMYALARINI BOZUYOR

CHP ve yancılarının MHP düşmanlığı, üzerinde mutlaka durulması gereken ayrı bir noktadır. Cumhur İttifakı samimiyeti, gayreti ve cesareti ile Türkiye önüne çıkarılan bütün engelleri temizleyerek yoluna devam ederken, ittifak içinde yer alan MHP’nin kararlı duruşunu bir türlü içlerine sindiremiyorlar. Karalayarak, hakaret ederek surda delik açabileceklerini zannediyorlar, ancak aslında her sözleriyle kendilerini tarif ediyor, her hareketleri ile kendi zavallılıklarını ortaya koyuyorlar. MHP’nin ittifak içinde özel bir beklentisi, başka bir hesabı yok ve hiçbir zaman da olmadı. Açık, şeffaf ve dürüst bir iş birliği yapılmıştır. Cumhur ittifakı, 15 Temmuz ihanetiyle ortaya çıkmıştır. Hiçbir pazarlık söz konusu olmamıştır. Ülke ve millet menfaatleri üzerine inşa edilmiştir. Anlamadıkları, anlayamadıkları ve kabul edemedikleri yer burasıdır. Kendileri milletvekillerini iradeleri dışında birbirlerine göndermek de dâhil, her şeyi menfaat ve karanlık hesaplar üzerine oturttukları ve talimatla hareket ettikleri için, Cumhur İttifakı’nın samimiyetini de, iyi niyetini de, cesaret ve hareketini de anlamaları ve sindirmeleri mümkün olmuyor.

HİÇBİR ÜMİT VERMİYORLAR

Memleketin bu kadar meselesi var. Bütün dünya bir salgınla uğraşıyor. ABD’nin ambargo kararı, karşımızdaki şer cephesinin işi nerelere kadar götürebileceğini, Türkiye’yi durdurmak için hangi kalleşliklere yönelebileceklerini vahim şekilde belgelemiştir. Bu ülkenin partilerinden aklı başında bir değerlendirme, milleti ve ülkeyi rahatlatacak bir açıklama, ümit ve heyecan verecek bir iddia ortaya koymalarını beklersiniz. Ne yazık ki, bizde öyle olmuyor. Her olumsuzluğu, ülkemiz üzerindeki her baskıyı bir fırsata çevirmeye çalışıyorlar. Türk milletinin gazabından korktukları için bazen sureti haktan görünüyor gibi davranıp birkaç düzgün ve olumlu cümle kursalar da, hemen arkasından söyledikleri ile onu da çürütüyorlar.

KENDİLERİNDEN OLMAYANA TAHAMMÜLLERİ YOK

Bütçe görüşmelerinin ortaya koyduğu bir diğer gerçek de, zilleti oluşturanların hâlâ yeni hükümet sistemini anlayamadıkları ve kavrayamadıklarıdır. Her kürsüye çıkan, söze aynı ezberle başlıyor. Dillerine bir ‘saray’ ve ‘tek adam’ dolamışlar. Saray dedikleri yer, Cumhurbaşkanlığı makamı. Yeni sistemde yürütme sorumluluğu Cumhurbaşkanı’ndadır. Yetki ve sorumlulukları kanun ve Anayasa ile belirlenmiştir. Saray diyerek nereye varacak, buradan nasıl bir sonuç çıkaracaksınız? Bu değerlendirmeler son derece sığ ve yetersiz olduğu gibi, millette ve hatta siyasette bir karşılığı da bulunmuyor. Aynı şekilde tek adam ezberi de tamamen zorlama ve karşılığı olmayan bir değerlendirmedir. Eski sistemde neredeyse gelmiş geçmiş bütün başbakanlar için de aynı şeyler söylenmedi mi? Hepsi için tek adam yakıştırması yapılmadı mı? Demek ki sorun sistemde değil, kafada. Bunlar kendilerinden olmayan, kendilerine hizmet etmeyen, kendileri gibi düşünmeyen herkesi ve her şeyi ayrıştırıyor, karıştırıyor ve hedefe koyuyorlar. Meselesinin aslı budur ve zillet olmak tam da böyle bir şeydir.

İHANET YOLU KAPATILMALI

CHP ve İP’ten cesaret alan HDP’nin görüşmeler sırasında rezaleti ve ihaneti nerelere kadar götürdüğünü, Türk milleti ayrı bir dikkatle ve ibretle izliyor. Sayın Devlet Bahçeli’nin, bu terör partisinin bir daha açılmamak üzere kapısına kilit vurulmasını istemesi ile birlikte büyük bir telaşa kapıldılar. HDP’nin kravatlı, vekil görünümlü terör unsurları zıvanadan çıkmış durumdalar. Her vesile ile gerginlik çıkarıyor, her ağızlarını açtıklarında kepazeliğin ve ihanetin dibini boyluyorlar. Elbette meydan boş değil ve hak ettikleri cevabı hem bütçesi görüşülen bakanlardan, hem de Cumhur İttifakı’nın sözcülerinden fazlasıyla alıyorlar. Ancak utanmaları, arlanmaları olmadığı ve kendi iradeleri, kendi kararları ile hareket etmedikleri için ne söyleseniz fayda etmiyor. Her defasında daha azmış bir şekilde saldırıyorlar. Eli silahlı katillerin dağlarda, ovalarda, saklandıkları inlerde, kaçtıkları deliklerde sonları nasıl getirildiyse, bu siyasi uzantılarına da hukuk ve yargı yoluyla ihanet yolunun tamamen kapatılması şart olmuştur.