Siyasetçinin imtihanı devlet üzerinedir.

Milletin huzuru ve dirliği de devletin akıbetine bağlıdır.

Devletin güçlü, kudretli olduğu yerde millet mutsuz olamaz.

Siyasetçi , devletin düzenini politikaya teslim olmaya başladığında bozar. Oy kaygısı ile hareket eden, kurumsal kimliğini devletin önüne koyan siyasetçi devletin varlığını riske atar.

Devlet, devlet adamlarının şahsında tarihe yazılır.

Almanya, Bismarc’ı tartışmaz.

Amerika, Washington’ı tartışmaz.

Yarın 10 Kasım ve biz hala Atatürk’ü tartışıyoruz.

Atatürk; cumhuriyet rejiminin kurucusu ve büyük Türk kahramanı!

Kahramanlarla oyun olmaz.

Kahramanlar kolay yetişmediği, olayların ağır sorumluluğu karşısında var oldukları için kolay unutulmayan şahsiyetlerdir. Toplumun sevdiği, tarihi şahsiyetlerle kavga etmek toplumun hafızası ile kavga etmek demektir.

Devlet, gelenekli toplumlarda tarihi şahsiyetlerin kimliğinde temsil olunur.

Atatürk, devletin varlığını Türk kültürüne, Türk tarihsel gelişimine, Türk kimliğine bağlamış ve devletin geleceğini inşa eden eğitim faaliyetinin merkezine çağdaş Türk terbiyesini koymuştur.

Bu gerçeğe ne yazıkki toplumun önünde duran, televizyonları işgal eden sözde aydın simalar yabancıdır. Sırf değişik şeyler zırvalayayım, beni fark etsinler diye ekranları dolduran bu tipler Atatürk’ü seviyor görünseler de büyük Türk milliyetçisi Mustafa Kemal’in yabancısıdırlar.

Şurası açık bir gerçek halini almıştır ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin akıbeti Atatürk’ün anlaşılması üzerine kurulmuştur. Atalarını tanı, geleceğe inançla yürü zihniyetini önüne koyan Atatürk’ü, dilinden düşürmeyenlerin de tanıdığını söyleyemeyiz.

Bugünkü CHP’nin de, iktidar partisi AKP’nin de Atatürk konusunda hayati hatalar içeren politikalar takip ettiğini üzülerek görüyoruz.

Türklüğün bu devlet için ifade ettiği hayati önemi, AKP’nin de, Atatürk’ün partisi olduğunu söyleyen CHP’nin de anlayıp temsil ettiğini söyleyemeyiz.

Türklüğü hala etnik bir unsur olarak görmek ve devletin inşa edici öznesi olarak kabul edememek kusuru her iki parti tutumunu temsil etmektedir.

Yerel seçim iklimine girdiğimiz şu süreçte her iki partinin iç kamuoyunda beliren dalgalanmalar, etnik unsurlarla siyaset yapma arızasını yeniden gündeme taşıma işaretleri vermektedir.

Türkiye, milli devlet şeklinde varlığını sürdürerek devlet olmasını sağlıklı bir zemine oturtmuştur. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, ”sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir milletiz” şiarıyla kurulmuştur. Bu dengenin korunması sadece bir gereklilik değil aynı zamanda bir milliyetçi şuur meselesidir. Milliyetçi şuur ırki esaslarla değil milli birlik ve beraberlik esasıyla şekillenir. Devlet de bu birliğin temsilcisidir. Devlet düzeni son kaledir; kimse ondan taviz veremez.

Devlet işlerinde “büyük sözü “ dinlemek elzemdir.

Her zaman olduğu gibi milli şuur ve vicdanın sesi olarak tarihin dilini kullanan MHP lideri Devlet Bahçeli, diyor ki :

Atatürk, Türk milletinin ortak değeridir. Türkiye’nin iftiharıdır. Atatürk demek ” Ne Mutlu Türk'üm diyene” sözüne sadakattir.

Ortak değeri tartışmaya açmak, milleti ve devleti tartışmaya açmakla eş anlamlıdır.

Büyük Türk milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk’e, vefatının yıl dönümünde rahmetler diliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti inşallah ilelebet payidar olacaktır.