Vitamin ve mineral kaynağı olan bal, bağışıklık sistemi başta olmak üzere vücuda birçok faydası vardır. Kalsiyum sayesinde kemikleri güçlendirir, demir sayesinde dolaşım sistemine yardımcı olur. Doğal enerji kaynağı olarak bildiğimiz bal, birçok sağlık problemini önlemede önemli rol oynuyor. 

Prof. Dr. Canan Karatay, yaptığı açıklamada, ekmek, bal ve pekmezden uzak durulması gerektiğini söyledi.

İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, ekmek tüketiminin terk edilmesi halinde pek çok hastalık riskinin azalacağını öne sürdü. Karatay, yaptığı açıklamada, ekmek, bal ve pekmezden uzak durulması gerektiğini ileri sürdü.

Balın sıvı şeker olduğunu iddia eden Karatay, "Yüzde 60 fruktoz, yüzde 40 glikozdur. Bal da pekmez de sıvı şekerdir. Eğer kiloluysanız, tansiyon hastasıysanız ya da kalp hastasıysanız bilin ki şekerinizi çok çabuk fırlatır ve vücudunuzu yağlandırır. Onun için bizi sürekli tok tutacak, enerji verecek yiyecekleri tüketmemiz acıkmamızı önler." dedi.

Sık sık yemek tüketilmesi halinde çok çabuk acıkıldığına dikkati çeken Karatay, şöyle devam etti:
"Ekmek yersek acıkırız. Bal yersek acıkırız. O halde sağlıklı köy tereyağı, sağlıklı soğuk sıkım zeytinyağı yediğiniz zaman ya da yumurtayla beraber yendiği zaman sağladığı enerji, kömür enerjisine benzer ama ekmek yediğiniz zaman sağladığı enerji saman alevinin verdiği enerji gibidir. Çok çabuk söner ve çok çabuk acıkırsınız. Onun için 'Ben doyamıyorum' ya da 'Ben ekmek yemeden duramıyorum' oluyorsunuz. Bilin ki ekmeğin içindeki lektin (bitkisel kökenli protein) beyninizde morfin reseptörlerini uyarmıştır. Onun için morfinman gibi ekmek bağımlısınız."


Karatay, ekmek tüketiminin azaltılması halinde birçok hastalık riskinin de azalacağını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:

"Bütün unlu gıdalar kan şekeri olarak vücutta müdahale görür, karaciğerinizi yağlandırır ve hastalıkların temeli atılır. Siz sanmayın ki kepek ekmeği ayrı, buğday ekmeği ayrı. Vücut bunları şeker olarak algılıyor, bizim algılamamız önemli değil. Onun için bunlardan mümkün olduğunca uzak duracağız.

Neden? Çünkü Türkiye'de en çok tükettiğimiz, en çok hastalıkların olduğu artık biliniyor. Altında da çok aşırı tükettiğimiz ekmekler, şekerler ve gazlı içecekler olduğu biliniyor. Ekmeği azaltırsak sadece kanser değil, bütün hastalıklar, kalp krizi, şeker hastalığı, özellikle kanser azalır."

Pakete girmiş gıdalardan da uzak durulması gerektiğini anlatan Karatay, bu yiyeceklerin vücutta şeker ve trans yağı yükselttiği, kanseri başlattığını söyledi. Bütün gelişmiş ülkelerin buna karşı tedbir aldığını dile getiren Karatay, "'Artık yağ yemeyin demeyeceğim. Yağ faydalıdır. Şeker yemeyeceksiniz' diye öneride bulundu. Dünya Sağlık Örgütü son yıllarda bütün ülkelerde şekere karşı savaş açtı. Kendi binalarına da şekerli ve gazlı içecek sokmamaya başladı. Meyve suları da dahil, tüm gazlı içeceklerin özellikle çocuklardan uzak tutulması gerekir." açıklamasında bulundu.

Tarih boyunca doğal ilaç olarak kullanılan, antik çağdan bu yana kadınların yüz maskesi yapmak için güzellik reçetelerine eklediği bal, raf ömrü en uzun gıdaların başında yer alıyor. Tarih boyunca doğal ilaç olarak kullanılan bal, raf ömrü en uzun gıdalar arasında ilk sırada yer alıyor. Bozulmadan yüzlerce yıl muhafaza edilebilen bal, kendisini koruyabilmek için şekerlenerek, sertleşiyor. Halk arasındaki, şekerlenen balın sahte olduğu ya da bozulduğuna yönelik inanışlar ise gerçeği yansıtmıyor. Şekerlenen balı eski haline getirmek için tek yöntemin, 45 dereceyi geçmemek şartıyla, balı benmari usulü eritmek olduğu belirtiliyor. Bal üreticileri, şekerlenmeyen balın sahte olduğunun altını çiziyor.

Peki, Sahte balın belirtileri nelerdir? Sizler için araştırdık...

Balın şekerlenmesinin doğal bir olay olduğunu ve balın kendisini koruyabilmek için bir sene içinde kristalize olabildiğini söyleyen 32 yıllık bal üreticisi Ahmet Bağran Aksoy, benmari usulü eritilerek eski haline getirilebilen balın, kaynatılmamasına dikkat etmek gerektiğinin altını çizdi.

Sahte bal şekerlenmez
Gerçek balın kristalize olduğunu ancak donan her balın gerçek olmadığını vurgulayan Ahmet Bağran Aksoy şöyle konuştu:

“Hakiki çiçek balı çabuk donar. Ancak glikoz şurubu ve esans eklenerek bal adı altında satılan sahte ballar kristalize olmaz. Bal, binlerce yıl bozulmadan kalabilmek için kendisini korumaya alır ve bu nedenle kristalleşir. Kristalize olan bal, besleyici özelliğinden ve lezzetinden hiçbir şey kaybetmez. Özellikle Avrupa ülkelerinde kristalize bal kullanımı oldukça yaygın.”

Termometreyle sıcaklık kontrol edilmeli
Şekerlenen balın ısıtılırken, yüksek sıcaklığa maruz kalmamasına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten Aksoy, “Balı eski haline getirmek için tek yöntem benmari usulü eritmektir. Ancak bal, kaynamadan, yavaş ve çok dikkatli bir şekilde ısıtılmalıdır. Eğer bal, bir anda yüksek sıcaklığa maruz kalarak, kaynarsa; aromasını, enzimlerini ve besleyici değerlerini kaybeder. Isıtma mutlaka gerekiyorsa, balın ısısının 45 derecenin üzerine çıkmaması için termometre ile sıcaklık kontrol edilmeli. Isıttığınız balı uzun süre sıcak tutmak doğru değil. Bu nedenle yeniden kavanozlara koymadan önce balın hızlı bir şekilde soğutulması gerekir” ifadelerini kullandı.

 

 

Editör: Haber Merkezi