Hiçbir zulüm ebedi, hiçbir haksızlık kalıcı olamaz. Yunan’ın Akdeniz ve Ege’de yaptığını; Ermeni de Kafkasya’da yapıyor. Her ikisi de boylarına, çaplarına, zavallı hallerine bakmadan, tamamen ağababalarına güvenerek hadlerini aşmakla kalmıyor, bir de yeni işgallere kalkışıyorlar. Zaten bütün tarihlerini bu tür rezillikler oluşturuyor. Yunanistan ve sırtını dayadığı kan emiciler, birlikte boylarının ölçülerini aldılar. Şimdi tıpış tıpış masaya geldiler. Masada olacaklar bellidir. Ya haksız, hukuksuz, ahlaksız, kaba ve rezil dayatmalarından vazgeçip uluslararası hukuk, akıl ve vicdan ölçüleri içinde haklarına razı olacaklar veya tekrar sahaya dönüp kendi hakkımızı söke söke alacağız.

AZERBAYCAN KENDİ İŞİNİ GÖRÜYOR

        Aynı şey Ermenistan için de geçerlidir. Birleşmiş Milletler, Minsk Grubu üçlüsü ve AGİT, Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğunu kabul etmiş, Ermenistan’ın işgal ettiği bu topraklardan derhal çekilmesini istemiştir. Uluslararası hukuk da, kamu vicdanı da kararını vermiştir, ama bu karar bir türlü hayata geçmemiş, geçirilmemiştir. Ermenistan’ın haksız şekilde, hem de katliam ve soykırım yaparak, üstelik kendi gücü ve imkânları ile de değil, tamamen Rusya’nın yardımı, desteği hatta bizzat sahaya inmesiyle ele geçirdiği bu topraklardan çekilmesi için doğru dürüst bir yaptırım uygulanmamış, her şey kâğıt üzerinde kalmıştır. Bu durumda tıpkı Türkiye’nin Ege ve Akdeniz’de yaptığı gibi, Azerbaycan’ın da kendi hakkını kendisinin teminat altına almasının yolu açılmıştır. Kaldı ki, Azerbaycan bu hakkını almak için kendiliğinden de harekete geçmemiştir. Ermenistan bu haksızlığına ve hukuksuzluğuna rağmen, hiç utanmadan ve tamamen rezil bir şekilde bütün kirli tarihinde olduğu gibi yine sivilleri katledip, kan dökerek yeni işgal girişimlerine yönelmiştir. Ancak bu defa çoktan hak ettiği dersi almakla kalmamış, hesap vermeye de başlamıştır.

DEVLET AKLI

       Unutulan veya unutulmasa da bir türlü kabul edilmek istenmeyen şey şudur: Ne Türkiye eski Türkiye’dir, ne Azerbaycan yeni bağımsızlığını ilan etmiş toy bir devlettir. Türk milletinin binlerce yıllık devlet geleneği, aklı, hafızası ve birikimleri vardır. Bu durum bize aynı zamanda şanlı tarihimizden gelen sorumluluklar da yüklüyor. Bizim, Yunanistan ve Ermenistan gibi, başkalarından himmet bekleme, başkalarının keyfine, durumuna ve çıkarlarına göre gelecek belirleme gibi bir hakkımız da, tercihimiz de olamaz. Kimsenin toprağına göz dikmeyiz, kimsenin hakkına tecavüz etmeyiz, ama bunu kendimiz için de aynen ister ve uygularız. Gerektiğinde de ne kimseye el açar, ne kimseden yardım dileniriz. Kendi işimizi kendimiz görür, kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Her zaman söylüyorum, yine altını çizerek belirtmek durumundayım: Bütün bu sebeplerden dolayı bizim zayıf kalmak, geride durmak ve verilene razı olmak gibi bir hakkımız yok. Her zaman güçlü, iddialı ve belirleyici olmak zorundayız.

AZERBAYCAN TÜRK DEVLETİ

       Ege’de, Akdeniz’de hakkımızı gasbetmek isteyenlere de, Suriye’de, Irak’ta doğrudan bekamızı hedef alan terör devleti kurma ve kurdurma girişimlerine de aynı cevabı verdik. Sahaya indik, gereğini yaptık. Şimdi aynı şey Karabağ için geçerlidir. Azerbaycan bir Türk devletidir. Bağımsızdır ve kendi kararlarını kendisi alma gücüne ve kudretine sahiptir. Rus esaretinden kurtulmuş, silkinmiş ve ayağa kalkmış, dünyanın medeni ve güçlü devletleri arasında yerini almıştır. Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi hareket etmesi, kendi işini kendi görmesi en doğal hakkıdır ve şu anda yapılan budur.

ÖNCE KARARINIZIN ARKASINDA DURUN

       İbret veren gelişmelere şahitlik ediyoruz. 30 yıldır Ermenistan’ın soykırımına seyirci kalanlar, aldıkları kararı hayata geçirmek için hiçbir şey yapmayanlar, şimdi Azerbaycan hakkının ve hukukunun gereğini yapıp, zulme ve işgallere son vermek için harekete geçince telaşla ortaya çıktılar. Kimi ateşkes çağrısı yapıyor, kimi BM’yi göreve çağırıp uluslararası kurumları devreye sokarak baskı kurmaya çalışıyor. Çözümün masada aranması gerektiğini söyleyip, görüşme tekliflerinde bulunuyorlar. Masada görüşülecek her şey görüşüldü, alınacak her karar alındı. Eğer bu kararlarınızda zerre kadar samimiyseniz gereğini yaparsınız ve uluslararası hukukun, “Karabağ, Azerbaycan toprağıdır” kararını hayata geçirirsiniz. Böylece sorun kökünden çözülmüş ve huzur sağlanmış olur. Başka türlüsü Ermeni işgaline, yeni Ermeni katliamlarına yol vermektir ki, buna artık hiçbir şekilde müsaade edilemez. Azerbaycan’ın da söylediği ve beklediği budur, Türkiye de bunu teklif ediyor, bunu istiyor. Can Azerbaycan şanlı ve onurlu bir tavır ortaya koymuştur. Türkiye’nin kardeşinin yanında olması varlık sebebinin gereğidir. Bundan İran dâhil rahatsız olan her kim varsa, istediği kadar olsun. Zira sonuç değişmeyecektir.