Seçimler bitti, ama rüzgarı devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının kim olduğu hala belli değil. Bütün dünya gözlerini İstanbul’a dikmiş durumdadır. Bazı ülkelerden akla ziyan açıklamalar geliyor. Utanmasalar itirazların dikkate alınmamasını ve şehrin kayıtsız şartsız CHP’ye teslim edilmesini isteyecekler. Aynı şekilde içeride de asla iyi niyetli olmayan açıklamalar, daha doğrusu tehditler birbirini izliyor.

KUYUMCU TİTİZLİĞİ GEREK

Seçimler büyük bir demokratik olgunluk içinde yapıldı. Hiç kimsenin milli iradeyi yok saymak gibi bir hakkı ve yetkisi yoktur. Sandıktan çıkan sonuç esastır ve buna herkes uymak zorundadır. Bütün mesele sandıktaki oyların, tek bir tanesini bile ziyan etmemek ve saygı göstermektir. İşin püf noktası buradadır. Yapılan itirazlar belli bir gerekçeye dayanıyor ve hukuki bir hak kullanılıyor. Eğer hukuk varsa bu itirazları dikkate almak şarttır. Nitekim, yapılan budur. Hiç kimsenin telaş etmesine, başka yerlere çekmesine gerek yoktur. Eğer usulsüzlük varsa, eğer kullanılan oylar tutanaklara geçirilmemişse bunun mutlaka tamir ve telafisi gerekmektedir. Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi geçersiz oyların bir kuyumcu titizliği ile incelenmesi, hem milli iradeye saygının, hem de hukukun gereğidir. Ortada çok çarpıcı iddialar dolaşmaktadır. Her ne olursa olsun, oy dolandırıcılığına, demokrasi kalpazanlarına fırsat verilmemesi asıldır, esastır.

IĞDIR’DA VAHİM İDDİALAR VAR

Her ne kadar İstanbul öne çıkmış olsa da başka yerlerde de itirazlar yapılmıştır. Özellikle Iğdır ilimizde çok vahim iddialar vardır ve mutlaka sonuna kadar gidilmelidir. Bu serhat ilimiz bölücü ve hainlerin insaf ve iradesine terk edilemez. Yapılan itirazların nasıl sonuçlanacağını hep birlikte göreceğiz. Sonucun vicdanları tatmin etmesi, hakkı ve hukuku sağlaması şarttır. İlçe ve il seçim kurulları ve son aşamada Yüksek Seçim Kurulu’nun en sağlıklı ve sağduyulu sonuca ulaşacaklarına olan inancımızı sonuna kadar koruyacağız.

BÜYÜKŞEHİR ÇARPIKLIĞI

Seçim sonuçlarının kesinleşmesi ve siyasetin normal akışına dönmesiyle birlikte, sandığın verdiği mesaj konusunda daha sağlıklı ve derinlikli bir analiz yapılabilecektir. Nitekim, Sayın Devlet Bahçeli’den çok dikkat çeken, yerel hizmetlerin görülmesini hızlandıracak ve Büyükşehir uygulamasındaki çarpıkların giderilmesini sağlayacak bir öneri gelmiştir. Ankara’da Cumhur İttifakı 22 ilçede belediye başkanlığını kazınırken, zillet ittifakının sadece üç ilçede sonuç alması çok ilginç bir durumdur. İlçelerde ve belediye meclislerinde ezici üstünlük Cumhur ittifakındadır, ama büyükşehir belediye başkanlığına maalesef CHP’li bir isim seçilmiştir. Benzeri bir durum İstanbul için de geçerlidir. Bu bir sistem adaletsizliğidir. İlçelerin tamamına yakınında kazanıp büyükşehirde kaybetmek sorunlu ve sıkıntılı bir durumdur.

SİSTEM ARIZASI GİDERİLMELİ

Sayın Bahçeli, bu çarpıklığı hatırlatıyor ve şöyle bir teklifte bulunuyor: “Bu sistem sorununun ele alınıp çözüme kavuşturulması önümüzdeki gündem konularından birisi olmalıdır. İlçelerde sandığa yansıyan iradeyle büyükşehir belediyesi seçiminde sandıktan çıkan neticenin çelişmesi demokrasi açığı, bir sistem arızasıdır. Bu kadar yorulmaya gerek yoktur. Pek çok oy pusulasıyla kafaların karışmasına da gerek yoktur. Büyükşehir belediye başkanlığı seçimi olsun olmasına, ama ilçelerdeki irade büyükşehire istikamet çizmiyorsa, etki etmiyorsa buna ne diyeceğiz, nasıl yorumlayacağız? Öyle bir sistem inşa edilsin ki, sadece büyükşehir belediye başkanını seçelim, o da üstlendiği görev ve yetkiye dayanarak ilçe belediye başkanlarını belirlesin. Hiç olmazsa büyükşehir ölçeğinde hem bir tutarlılık, hem bir ahenk, hem de bir denge sağlanmış olur. Tıpkı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde olduğu gibi. Bu kapsamda da merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında tam bir uyum sağlanarak Türkiye daha da güçlenmiş hale gelecektir.” Yerel seçim sonuçlarının kesinleşmesi ve normalleşme ile birlikte bu teklif çok daha ayrıntılı biçimde değerlendirilecek ve bir sonuca bağlanacaktır.

VEFATININ 22’NCİ YILINDA ALPARSLAN TÜRKEŞ

Türk siyasetinin büyük lideri, Türk milliyetçilerinin önderi, ülkücülerin Başbuğu Alparslan Türkeş Bey’in hakka yürümesinin üzerinden 22 yıl geçti. Devlet bekası, milli birlik ve kardeşlik, Türkiye’nin tarihi hak ve çıkarlarını gözetmek, korumak ve kollamak rahmetli Başbuğ’un siyaset zeminini oluşturuyordu. Türklük onun vazgeçilmezi, Türk-İslam Ülküsü onun varlık sebebiydi. Milliyetçi Hareket Partisi bu ilke ve hedeflerin siyasi yapılanması olarak ortaya çıktı. “Türklük gurur ve şuuru ile İslam ahlak ve fazileti” milliyetçilik anlayışının özü ve esasıydı. Çileyle, zorlukla, mücadele ile geçen ömründe ne dönüp geriye baktı, ne yoruldu, ne vazgeçti. Yetiştirdiği nesiller bugün ülkenin bekasının teminatıdır. Ülkücüler onun eseridir. Bütün milliyetçiler için vazgeçilmez bir rehberdir. Cumhuriyeti kuran iradenin devamı, koruyan iradenin lideridir. Başbuğ Alparslan Türkeş’e, ebedi hayata intikal etmiş bütün ülkü devlerine, bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun.