Keman, insanın ciğerini dağlar…

“Arşe” dedikleri yay, sanki dört telde değil, yüreğinde, yaşlı hatıralarında dolanır…

Zaten her Ülkücünün kemanın ve curanın ağlattığı bir sevda şarkısı vardır…

“Derdindeyim”, öyle bir eser işte…

“Sanatkâr” kişilikli üç-beş kişiden biridir Mustafa Yıldızdoğan

Güfte ve beste kendisinin, 2020’nin ilk eseri… Uşak makamında ve muhteşem, sazlar da, ses de… Düzenlemesini Ercüment Ekin yapmış…

Naif ruhunda ne fırtınalar koptu kim bilir?

*

İster nefsine, ister sevdana, ister davana yor sözleri:

“Ben duymadım böyle derdi / Namerde çevirdi merdi…”

“Aha tam bana göre” dersin, için yanar…

Yağlı urgan yarası, Başbuğ’un anısı, Devlet Ata’nın vefası, ne dersen de işte!

Sonrası…

“Dert olan murada erdi/Bense hâlâ derdindeyim…”

“Ne derdi” diye sorma sakın…

Vatan, millet, bayrak, hürriyet, Turan, ana baba, evlat, yâr, yoldaş, ihanet… Hangisini saysın Ülkücü?

*

Hele bir nakaratı var ki şarkının işte dersin, “hâlimiz”:

“Hаberim yok yıl iklimden / Aynа korkuyor şeklimden...
Seni bir anlık aklımdаn / Atаmаdım derdindeyim”

Böyle bir sevda seninki… Ne yârden vazgeçersin, ne davâdan… Gidenler “aynanın korktuğu” yiğitlerdi, delilerdi, sevda kanatlı yağız atlara binip gittiler… Geriye senle ben kaldı!

İçinden atamazsın, vatanın, bayrağın, milletin, evlatların, aslanın karnına inmiş rızkının derdindesin…

Derdindesin zulalanmış hançerlerin, hayınların…

Görsen, ayna korkar şeklinden! Müthiş buluş, farkımız yok Yıldızdoğan’ın tarifinden…

*

Beyefendi, asil ruhlu sanatkâr Mustafa Yıldızdoğan’ın “Derdindeyim”i “insan” olan herkesin yüreğini tetikler…

Kafamıza kazınan Atsız’ın “Ruhun mu ateş, yoksa o gözlerin mi alevden”, Sefaî’nin “Deli divane olan benim, sana göre ne var ki”, Öztunç’un “Öldür öldür sök at beni, her gün seni düşünmekteyim”, Kınık’ın “Döşümde bıçağın yarası sensin”, Şafak’ın “Sen bu kurşunu yine mi yedin” nağmeleri gibi “Ellerden duy öldüğümü / Son nefeste derdindeyim” de yıllarca dillerde dolanacak…

Yıldızdoğan, Türkiye’ye marş olan “Türkiye’m” bestesinden sonra “türkü” olarak repertuara girecek yumuşacık bir beste yapmış. Sesinin rengi oturmuş… Sazlar nefis… Şarkı zirveden girdi listelere… İnsan var içinde, sevda var, dert var, akıbet var:

“Rabbim artık çöz düğümü / Gören var mı güldüğümü

Ellerden duy öldüğümü / Son nefeste derdindeyim…”

*

Gerisi yaşadığın, gerisi devraldığın, gerisi hasret, gerisi senle ben…

Memleket zorda, yüreğin darda, ister kendini düşün, ister âlemi…

Gerisi Ülkücünün kaderi… Gerisi teferruat…

Nasıl dayandı bilinmez, bestekârın yediği şamara bak sen:

“Şu feleğin işine bak / Senin için düşene bak

Sen gül oyna neşene bak / Ben kederde derdindeyim!”

*

Yüreğin, mızrabın, ellerin, sesin, ilhamın bereketli olsun Yıldızdoğan…

Selâm olsun gönül telimizi titretenlere!