Çin Şian’daki Terracotta’dan Moğolistan’ın başkenti Ulanbatur’a kadar Türk, Soğd ve Hint alfabeli yazıtlar yeni yeni çözülüyor ve Türk tarihini 150 yıl daha erkene çekiyor. Türkçe ve Türkçenin en eski yadigârları dendiğinde hemen herkesin aklına ilk “Göktürk Abideleri” gelir. Bu abidelerle kastedilen, Göktürk Kağanlığı diye bilinen İkinci (Doğu) Türk Kağanlığı’ndan (İS 682-744) kalma, Türkiye’de neredeyse her aydının çok iyi bildiği Kül Tegin ve Bilge Kağan yazıtlarıdır. Bu yazıtlar günümüzden yaklaşık 1300 yıl geriye gider. Ancak konuyla ilgili uzmanların ve meraklılarının bildiği gibi, Moğolistan’daki çözülebilen ve çözülemeyen Türk yazıtları bunlardan daha fazladır. Özellikle Birinci Türk Kağanlığı’na (İS 552-630) ait yazıtlar çok az, neredeyse hiç bilinmemektedir. Bunun ilk sebebi, birinci döneme ait yazıtların ötekilerden 70 ve 90 yıl gibi çok sonraları ortaya çıkması ve onların gölgesinde kalmalarıdır; ikinci neden, sonradan ortaya çıkanlardan Bugut Yazıtı’nın günümüzden 40-45 yıl önce ancak çözülüp yayımlanabilmiş olmasıdır. Bu yazıtlardan Hüys Tolgoy ise son 40 yıldan beri bilinmekteyse de bugüne kadar çözümlenebilmiş değildi. Moğolistan’daki Birinci Türk Kağanlığı’ndan kalma Bugut ve Hüys Tolgoy yazıtlarının Türklerin tarihini 100-150 yıl geriye çektiğini özellikle belirtelim! Bunlara bir de 795 yılından kalma, ancak 2013’ten sonra haberdar olduğumuz Çin’in Şian-Terracotta bölgesi Uygur yazıtını eklemeliyiz. Günümüzden 1462 yıl evvel, yani 552 yılında Moğolistan’da kurulan Türk devletinin diline ve tarihine ait birinci elden bilgi neredeyse yok denecek kadar azdır. Bugün elimizde bu tür belgelerden ne var diye soracak olursak bunları kısaca üç başlık altında toplayabiliriz: