Ucube CHP zihniyetinin akla ziyan bir şımarıklık, üstten bakma, kendileri dışındaki herkesi, her şeyi yok sayma ve ellerinden gelse hayat hakkı dahi tananımama tavrının ibret veren tezahürlerine rastlıyoruz.

Çok partili sisteme geçildikten sonra Türk milleti hiçbir zaman CHP'ye tek başına iktidar vermedi. CHP yönetimleri bunun sebebini düşünmek, bulmak ve buna göre siyaset üretmek yerine, hep milleti suçladılar, hatta hakaret ettiler. Daha düne kadar, bu millete en hafifi "göbeğini kaşıyan adamlar" olan, aptallık yakıştırmaları ile devam eden hakaretler sıralayan CHP ve yancılarıydı. Şimdi, birkaç belediyeyi ele geçirince birden bire, Türk milletini hatırlayıp, övgüler dizmeye, demokrasinin ne güzel olduğunu anlatmaya başladılar.

ÇÜRÜK ZİHNİYET

  Her zamanki güdük CHP mantığının tipik bir tezahürü ile karşı karşıyayız. Türk milleti eğer CHP'ye onay vermişse, her şeyi görmüş ve anlamıştır. Kararları değerli ve önemlidir, her zaman sağduyu sahibidir. Demokrasi bütün kurum ve kuralları ile işlemektedir. Aksi halde ne millette akıl vardır, ne demokrasinin zerresi bulunmaktadır. Milli irade ve demokrasi ancak CHP'yi seçiyorsa bir hüküm taşır. Bu kadarla da bitmiyor, devletin kurumları da buna dahildir. Mesala mahkemeler, yüksek yargı CHP'nin beklentileri doğrultusunda karar veriyorsa, bağımsız ve tarafsızdır. Aksi halde son YSK örneğinde olduğu gibi en hafifi "çete" olan suçlamalara, hakaretlere maruz kalması kaçınılmazdır. Medya CHP'yi onaylıyor, övüyor ve destekliyorsa bir önem ve anlam ifade eder. Bunun dışında kalan bütün medya kurumları satılıktır, yandaştır ve dolayısı ile her türlü yakıştırmaya ve hakarete müstehaktır.

İKTİDAR MI DEĞİŞTİ?

  El değiştiren belediyelerle birlikte ucube CHP zihniyetinin marifetlerinin bu kadarla da sınırlı olmadığını gördük. Akla ziyan bir şımarıklık, üstten bakma, kendileri dışındaki herkesi, her şeyi yok sayma ve ellerinden gelse hayat hakkı dahi tananımama tavrının ibret veren tezahürlerine rastlıyoruz. Kimi meydan okuyor, kimi hakaret ediyor, kimi saldırıyor, kimi hedef gösteriyor. Zannedersiniz ki, bütün Türkiye ezici bir şekilde CHP adaylarına onay vermiş, iktidar değişmiş ve bütün kurumlar CHP'nin eline geçmiş. Genel Başkanları daha ilk günden sisteme, rejime, hükümete meydan okudu. Referanduma gitmeli, Cumhurbaşkanına haddi bildirilmeli, hükümet sistemi tamamen değiştirilip CHP'nin keyfine göre bir düzen kurulmalıymış.

ÇOĞUNLUK CUMHUR İTTİFAKINDA

  Beyler kendinize gelin. Yerel seçimler 31 Mart'ta yapıldı. İstanbul bir istisna olarak seçim yenilemesine gitti. Yenileme sebebi iyi anlatılamadı, şer cephesi algı operasyonlarını etkili yaptı, bir takım yanlışlar üstüste geldi ve ortaya böyle bir sonuç çıktı. Olabilir, demokrasi böyle bir şeydir. Kazanmak kadar kaybetmek de var. Kazanı tebrik ettik. Ancak ortada kesin ve değişmez bir gerçek var. Türk milleti açık ve tartışmasız biçimde çoğunluğu yine Cumhur ittifakına verdi. Yeni hükümet sistemini onayladı ve yürütme organına, "sen görevine devam et" dedi. Bu kadarla da kalmadı Ankara ve İstanbul gibi şehirlerde Büyükşehir Belediye Başkanını değiştirse de, belediye meclislerini, ilçe belediyelerini yine Cumhuhur ittifakına bırakarak, "sen denetle, kontrol et ve onayla" dedi. İstanbul'da ortaya çıkan sonuç bu gerçeği değiştirmeyeceği gibi, çok daha belirgin ve anlamlı hale getirmiştir. Kaldı ki, kaybedilen belediyelerle ilgili asıl sebep CHP adaylarına güven veya CHP zihniyetine onay değil, tamamen ekonomidir. Ekonominin sıkıntıya girdiği her dönem gibi, şimdi de bunun siyasi sonuçları olmuştur ve bu çok normal, çok doğaldır. Gerekli tedbirlerin alınması ve ekonominin düze çıkması ile birlikte, CHP'nin müzmin muhalefetliğe geri döneceğini hep birlikte göreceğiz.

KİM BİLİR DAHA NELER GÖRECEĞİZ

  Bir defa daha ve altını çizerek belirtelim, bu millet aç kalsa da CHP'ye güvenmez, inanmaz ve onay vermez. Bunda ne kadar haklı olduğunu şu geçen bir kaçgün çarpıcı şekilde göstermiştir. El değiştiren belediler ve İstanbul'u almakla bu kadar şımarıp ileri gidenler, bir de tek başına iktidar olurlarsa neler yaparlar, varın siz hesap edin? Bir aklıevvel CHP'li bizim resimlerimizi koyarak, "sayenizde kazandık" diye twit atmış. 17 yıldır da bizim sayemizde kaybettiğini peşinen kabul etmiş. Millet bu işin neresinde hala haberi yok. Bu zırvalarla yetinmeyip  çok daha ileri gidecekleri anlaşılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu daha ilk grup konuşmasında hücümu geçip yeni hükümet sistemini hedefe koydu. Bir kriz ve kaos arayışında olduğunu gösterdi. Diğer taraftan CHP'nin ümit verdiği PKK ve uzantıları, İP kaçkınları bir azgınlık içinde saldırmaya başladılar. Kim bilir daha neler görecek, nelere şahit olacağız.

PARTİ İÇİN KAVGA HIZLANACAK

  Bütün bunlar bizim için sürpriz değildir. Sayın Devlet Bahçeli yerel seçimlerin gündeme girmesi ile birlikte, bu muhtemel gelişmelere dikkat çekmiş ve uyarılarda bulunmuştu. Ankara ve İstanbul ve İzmir'in kaybedilmesinin CHP ve yancılarını azdıracağını, kriz ve kaos arayışlarının hızlanacağını, beka sorunun derinleşeceğini söylemişti. Henüz cicim aylarında olmamıza rağmen, bu uyarıların ne kadar doğru ve haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Hükümet görevinin başındadır. Cumhur ittifakı milletten onay almıştır ve Meclis'te yeterli çoğunluğa sahiptir. Azgınlıklara, şımarıklıklara, haddi ve yetkiyi aşmalara hiç şüphesiz izin verilmeyecek, sistem bütün kurumlarıyla işletilecektir. Burada bir sorun yok. Bize göre asıl sorun yine CHP'nin içinde yaşanacaktır. Bu toz duman ortadan kalktıktan sonra, kazanılan belediyelerde paylaşım kavgaları başlayacak, diyet ödemeler ortaya hazin tablolar çıkaracaktır. Bütün bunların daha da ötesinde CHP'de yeni genel başkanlık arayışları, parti içi iktidar kavgaları çok daha hızlanacak ve kendi dertleri her şeyin önüne geçecektir. Bunları bir öngörü olarak buraya yazıyoruz, zamanı gelince yine hatırlatırız.

  CHP'nin ne olduğunu Türk milleti çok iyi biliyor. Birkaç belediyenin el değiştirmesi, unutanların da tekrar hatılmaması için çok hayırlı bir vesile olacak gibi görünüyor.  CHP'ye iktidar vermenin intihar olacağını şu geçen kısa zaman bile fazlasıyla göstermiştir.