Türkgün | Gündem | İşte CHP'nin topyekün reddettiği, Ekrem İmamoğlu iddianamesindeki tüm detaylar... Mideniz bulanacak!

İşte CHP'nin topyekün reddettiği, Ekrem İmamoğlu iddianamesindeki tüm detaylar... Mideniz bulanacak!

Kimi CHP'liler "İddianamenin yüzde 1'i bile doğru olsa sokağa çıkamayız" derken, CHP yöneticileri tüm tutukluları körü körüne savunmayı sürdürüyor, iddianameyi topyekün reddediyor. Peki iddianamede neler var? Sizler için büyük bölümünü özetledik...

Kimi CHP'liler "İddianamenin yüzde 1'i bile doğru olsa sokağa çıkamayız" derken, CHP yöneticileri tüm tutukluları körü körüne savunmayı sürdürüyor, iddianameyi topyekün reddediyor. Peki iddianamede neler var? Sizler için büyük bölümünü özetledik...

KAYNAK: TÜRKGÜN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 105’i tutuklu 402 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı. 5 kişinin de “müşteki şüpheli” olarak yer aldığı iddianamede, şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun 142 eylemle ilgili cezalandırılması istendi. “İddianamemizle 105’i tutuklu, 170’i adli kontrollü, 7’si yakalama emriyle aranan 402 şüpheli ve 1’i adli kontrollü 5 müşteki şüpheli hakkında toplam 143 farklı eylemle ilgili olarak ‘suç örgütü kurma ve yönetme’, ‘suç örgütüne üye olma’, ‘örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme’, ‘rüşvet alma’, ‘rüşvet verme’, ‘irtikap’, ‘ihaleye fesat karıştırma’, ‘kamu kurum ve kuruluşları zararına dolandırıcılık’, ‘Vergi Usul Kanunu’na muhalefet’, ‘suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama’, ‘kişisel verilerin kaydedilmesi’, ‘kişisel verileri ele geçirme ve yayma’, ‘çevrenin kasten kirletilmesi’, ‘Orman Kanunu’na muhalefet’, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, ‘kamu malına zarar verme, ‘Maden Kanunu’na muhalefet ve Orman Kanunu’na muhalefet’ suçlarından İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde kamu davası açılmıştır”

Peki iddianamede neler yer alıyor? Gelin isterseniz özetle bunlara bir bakalım...

39 milyar 872 milyon 870 bin lira kamu zararı

İBB tarafından 14 yurt dışı finansmandan başka, raylı sistemlerde kullanmak üzere toplamda 69 milyar 516 milyon 54 bin kredi alındığı belirtilen iddianamede, kredinin bir kısmının yurt dışı finansal kuruluşlara, bir kısmının iştirak şirketleri, bir kısmının da örgüte bağlı şirketlere aktarılarak toplamda 39 milyar 872 milyon 870 bin lira kamu zararına sebep olunduğu vurgulandı.

Kaçak hafriyat dökümünden 31 milyar liranın üzerinde suç geliri

İddianamede, örgütün 2021-2025 yılları arasında kamu zararı ve suçtan elde ettiği menfaatin detaylarına yer verilen iddianamede, örgüt yöneticisi şüpheli Murat Gülibrahimoğlu koordinesinde kaçak hafriyat sistemi ile 185 milyon 877 bin 621 ton izinsiz hafriyat dökümü gerçekleştirildiği, maden ruhsatlı alanlara yapılan kaçak hafriyat dökümünden 2021-2025 arasında 31 milyar liranın üzerinde suç geliri elde edildiği kaydedildi. Yapılan kaçak döküm neticesinde maden sahalarının zarar görmesine sebep olarak 81 milyar lira kamu zararı oluşturulduğu ifade edilen iddianamede, İBB tarafından 14 yurt dışı finansmandan başka, raylı sistemlerde kullanmak üzere toplamda yatırıldığı kur günü göz önüne alındığında Türk lirası karşılığı 69 milyar 516 milyon 54 bin kredi alındığı, bu kredinin amacı dışında 19 milyar 846 milyon 967 bin lirasının yurt dışı finansal kuruluşlara gönderildiği vurgulandı.

İETT ihalelerinde yüklenici firmalardan alınan payların suç örgütü yöneticilerine aktarıldığı iddiası

İddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Aziz İhsan Aktaş suç örgütü” soruşturmasında yer alan İETT ihalelerinde, sözleşme bedelinin yüzde 10-12 oranındaki payın firmalardan istenildiği, bu payın her hak ediş döneminde suç örgütü yöneticilerine teslim edildiğinin belirlendiği ifade edildi.

Kültür AŞ’deki ihalelerin usulsüz yapılarak gelirlerin suç örgütüne aktarıldığı iddia edildi

Etkinlik ve organizasyon kapsamındaki ihalelerin iştirak şirketleri tarafından kazanıldıktan sonra, örgüt yöneticisi şüpheli Murat Ongun’un, örgüt üyesi olan şüpheli Emrah Bağdatlı ve şüpheli Barış Kılıç üzerindeki hiyerarşik gücünü kullanarak alt ihaleleri alacak firmaları belirledikten sonra, davet usulüyle yapılan ihalelere bu firmaları davet ettiği belirtildi.

Kültür AŞ’de Satın Alma Müdür Vekili olarak görevli olan Gökhan Köseoğlu, Sergen Kurt, Deniz Dörtyol, Burak Biçer, Cem Çelik’in ifadelerinin yer aldığı iddianamede, şüphelilerin beyanlarının benzer nitelikte olduğu ve örgüt üyeleri Emrah Bağdatlı ile Güldem Şık’ın Kültür AŞ’nin kasasını boşaltmak için kişilerden nasıl sahte fatura teminini sağladıklarının açıkça ortaya konulduğu vurgulandı.

“Şöförler nakit paraları taşıdı” iddiası

“Ekrem İmamoğlu suç örgütü”nün, rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma ve hafriyat gibi alanlardan temin ettiği suç gelirlerini aklama faaliyetlerinde, örgüt elebaşı İmamoğlu’nun talimatı ile örgüt yöneticisi şüpheliler Murat Ongun, Ertan Yıldız, Murat Gülibrahimoğlu ve Fatih Keleş’in kurduğu sistemin yalnızca üst düzey bürokrat ve şirket yöneticileriyle sınırlı kalmadığı anlatılan iddianamede, alt kademe personel arasında da görev paylaşımı yapılarak “taşıyıcı zincir” oluşturulduğu belirtildi.

İddianamede, “Bu zincirin en önemli halkasını, belediye bünyesinde görev yapan örgüt yöneticilerinin ve örgüt üyesinin şoförleri oluşturmuştur. Şüpheli şoförlerin çoğu zaman bir kurye gibi hareket ettikleri, görev tanımlarını aşarak örgüt lideri ve yöneticilerinin yönlendirmesiyle nakit paraların taşınması, gizlenmesi ve farklı adreslere ulaştırılması işlevini yerine getirdikleri anlaşılmıştır.” denildi.

İBB ve İSKİ tarafından yurt dışından alınan kredilerde amaç dışı kullanım iddiası

İddianamede, İBB ve İSKİ tarafından toplam 14 yurt dışı borçlanma yapıldığı, bunların 10’unun raylı sistem projeleri ve 4’ünün diğer altyapı projeleri için temin edildiği belirtildi. Örgütün, yurt dışı borçlanma kapsamında 19 yurt dışı finansal kuruluştan ilgili oldukları proje için Türkiye’deki iki bankada açılan mevduat hesaplarına 2 milyar 36 milyon 7 bin Euro ve 1 milyar 588 milyon 29 bin doları aktardığı iddianamede yer aldı. İddianamede, bu tutarların, ilgili tarihteki kurlar üzerinden yapılan hesaplamaya göre karşılığının 69 milyar 516 milyon 54 bin lira olduğu bilgisi paylaşıldı. Finansman sözleşmelerinde “alınan kredi veya tahvil yollu finansmanın amacı belirtilmiş ve bu amaç ile kullanılacağı” yer almasına rağmen, soruşturmaya konu finansmanlardan gelen paraların büyük bir kısmının amacı dışında kullanıldığı iddianamede öne sürüldü.

“İstanbul Senin” uygulamasındaki 4,7 milyon kişinin bilgileri izinsiz ABD ve Almanya’daki sitelere gönderilmiş

Ulusal Siber Olaylara Müdahale (USOM) tarafından hazırlanan rapora yer verilen iddianamede, şu tespitler yer aldı:

“Siber saldırgan(lar) tarafından, ‘İstanbul Senin’ uygulamasını kullandığı değerlendirilen 3,7 milyon vatandaşa ait kimlik (ad, soyad, TCKN), GSM, konum (enlem, boylam) gibi kişisel verilerinin ele geçirildiği ve yasa dışı platformlarda paylaşıldığı/satışa sunulduğu tespit edilmiştir. ‘İstanbul Senin’ uygulamasını kullandığı değerlendirilen vatandaşlara ait enlem, boylam, rakım, IP, telefon (marka, model, işletim sistemi), userld ve anonymousld gibi verilerin anlık olarak uygulama tarafından kayıt altına alındığı, analitik ve kullanıcı davranışı izleme servisi sağlayan Amerika merkezli Mixpanel (mixpanel[.]com), Sentry (sentryf.Jio) ve Almanya merkezli Adjust (adjustf.Jcom) isimli web sitelerine gönderildiği tespit edilmiştir.”

Ayrıca iddianamede, “İstanbul Senin” uygulaması üzerinden 3,7 milyon vatandaşın verisinin “Powerful Greek Army” ismiyle “dark web”e sızdırıldığı kaydedildi.

İddianamede yer alan raporda ayrıca, “Saha ve reklam ekiplerinin kullanımına sunulmak üzere İBB hizmetlerinden faydalanan vatandaşların dilek ve şikayetlerinin alınması ve varsa sorunlarının çözülmesi amacıyla ‘İBB Hanem’ isimli proje üzerinde yapılan incelemelerde uygulamanın çalıştığı sunucu üzerinde 11 milyon 360 bin 412 vatandaşa ait olduğu değerlendirilen kimlik (ad, soyad, TCKN, anne adı, baba adı, cinsiyet, doğum tarihi, doğum yeri), adres (nüfus ili, nüfus il ve ilçe kodu), ikametgah adresi (ilçe adı, mahalle kodu, muhtarlık adı, cadde numarası, sokak numarası, kapı numarası, daire numarası), GSM ve sandık bilgilerini içeren kişisel verilerin bulunduğu tespit edilmiştir.” bilgisi yer aldı.

“İletişim çadırı” olarak adlandırılan yerde örgütün lehine “gerçek dışı” haber yapıldığı iddiası

Şüpheli Ahmet Köksal hakkında yapılan değerlendirmelerde, Köksal’ın örgüt üyesi şüpheli Hüseyin Köksal’ın amcasının oğlu olduğu, Kültür AŞ ve Medya AŞ üzerinden gerçekleştirilen ihalelere katılan, bu ihaleleri kazanan veya başka kişilerin kazanmasını sağlayan kişilerden olduğu, suç örgütü içerisinde Murat Ongun isimli örgüt yöneticisi hiyerarşisinde bulunduğu kaydedildi.

İddianamede, Köksal hakkında şu ifadelere yer verildi:

“Tüzel kişi yararına elde edilen ciddi karlılık sonucunda BVA Reklam ve Danışmanlık Hizmetleri Anonim Şirketinin almış olduğu yönetim kurulu kararları ile genel kurul kararları çerçevesinde ortakları Murat Kapki, Ahmet Köksal ve Hüseyin Köksal adlı şahıslara yeni bir vergiye (gelir vergisi) katlanmak pahasına kar dağıtımları yapılması, vergisi verilmiş bir kazanç olarak suç gelirinin ortakların hesaplarına aktarılması, Murat Kapki’ye dağıttığı 71 milyon 494 bin liralık kar dağıtım taahhüt kaydı, Ahmet Köksal’a dağıttığı 207 milyon 758 bin 742 liralık kar dağıtım taahhüt kaydı, Hüseyin Köksal’a dağıttığı 78 milyon 217 bin 292 liralık kar dağıtım taahhüt kayıtları olmak üzere toplam 357 milyon 470 bin liralık kar dağıtımının nihai suç geliri olarak değerlendirildiği, Ahmet Köksal adına kayıtlı banka hesaplarına yatırılan tutarların (kar dağıtımlarının) büyük çoğunluğunun illiyet bağını koparmak ve kaynağından uzaklaştırmak amacıyla nakit olarak çekilmesi ve nakit olarak çekilen tutarların aracılar vasıtasıyla Hüseyin Köksal adlı şahsın banka hesaplarına nakit olarak yatırılması, kalan tutarların ise Hüseyin Köksal adlı şahsın doğrudan kendi adına kayıtlı banka hesaplarına veya bu şahsın ortağı olduğu firmalar adına kayıtlı banka hesaplarına aktarılması şeklinde değerlendirmelere yer verildiği anlaşılmıştır.”

İddianamede şüpheli Mahir Gün’ün, Ongun’un himayesinde kurulan, “troll” diye tabir edilen sosyal medya oluşumunun mensubu olduğu, “iletişim çadırı” olarak adlandırılan yerde Ongun’un yönlendirmesiyle suç örgütünün menfaatleri doğrultusunda, gerçek dışı haber yaparak veya yayarak geniş kitleler üzerinde algı oluşturma eylemlerinde bulunduğu anlatıldı.

Şüpheli Gün’ün, devletin organları aleyhine gerçekte var olmayan olayları gerçekmiş gibi göstererek, halkı devlete karşı kinlendirmeye yönelik, yanıltıcı bilgilerin yayılmasının organizasyonlarını gerçekleştirdiği, şüpheli Emrah Bağdatlı’nın temin ettiği suç gelirleri ile finansman süreçlerine dahil olduğu iddianamede ifade edildi.

Ekrem İmamoğlu’nun gayri resmi ilişkilerini Murat Ongun’un yürüttüğü iddia edildi

İddianamede, “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”nün kuruluşundan itibaren örgüt elebaşının basın danışmanı olarak kendisini tanıtan şüpheli Murat Ongun’un, suç örgütüne ve elebaşına yönelik soruşturmaları “siyasi operasyon” gibi göstermek ve bu yönde algı oluşturmak amacıyla örgüt üyesi Emrah Bağdatlı üzerinden faaliyet yürüttüğü kaydedildi.

Ongun’a bağlı hareket eden Bağdatlı’nın Karpuz Medya adlı şirket üzerinden sosyal medya hesaplarına para aktarımı yaptığı ve belediye içerisindeki “troll yapılanmasını” finanse ettiği belirtilen iddianamede, tespitlerine yer verildi:

“Örgüt yöneticisi Murat Ongun’un emir ve talimatlarını yerine getiren şüpheli Emrah Bağdatlı’nın soruşturma dosyasının ilgili eylemlerinden de görüleceği üzere Medya A.Ş ve Kültür A.Ş gibi kurumlardan dolandırıcılık suretiyle temin ettiği işler neticesinde elde ettiği suç gelirleri ile örgütün amaçları uyarınca birçok sosyal medya içerik üreticisini de finanse ettiği MASAK raporundan anlaşılmıştır. MASAK tarafından hazırlanan mali inceleme raporunda, örgüt üyesi Emrah Bağdatlı’nın sahibi olduğu Karpuz Medya’nın kısa bir süre içinde sosyal medya hesapları ve haber sayfalarına toplam 13 milyon 237 bin 500 lira ödeme gerçekleştirmiştir. Bu ödemelerim bir kısım hesaplara düzenli aralıklarla yapıldığı, tüm bu platformlarda örgüt lehine, manipülatif içerikler paylaşılması sağlanmıştır.”

İddianamede, “Şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından kurulan çıkar amaçlı suç örgütünün sistematik isleyişi dahilinde elde ettiği suç gelirleri ile Sarıyer’deki nitelikli taşınmazı Cumhuriyet Halk Partisi tüzel kişiliğine geçirerek, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı olarak kullanmaya başladıkları tespit edilmiştir. Yine söz konusu binanın tadilat işlemlerinin de etkin pişmanlıktan faydalanan örgüt yöneticisi şüpheli Adem Soytekin tarafından örgütün temin ettiği suç gelirleri ile (Mustafa Keleş’ten rüşvet olarak temin edilen 3 daire) yapıldığı, soruşturma dosyası kapsamında alınan ifadeler, banka hareketleri ve tapu devirlerinden anlaşılmıştır.” bilgisine yer verildi.

Suça konu binanın İmamoğlu suç örgütünün elde ettiği haksız kazanımlar ile satın alındığı hususunda bir şüphe bulunmadığı ve satın alma sürecini ise olay tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin İBB Başkan adayı olan ve sonrasında da belediye başkanı seçilen şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun organize ettiği tespit edilen iddianamede, İmamoğlu’nun “kasası” olarak birçok ifadede yer bulan şüpheli Fatih Keleş’in valizlerle kaynağı belli olmayan paraları getirdiğinin görüldüğü anlatıldı. Aynı görüntülerde 2020 yılı itibarıyla Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nda yazı işleri müdürü olarak görev yapan şüpheli Mustafa Can Poyraz’ın da olduğu iddianamede belirtildi.

Reklam ihalelerinde 12 milyon 601 bin lira kamu zararı oluştuğu iddiası

İddianamede, 2023 yılında İstanbul genelinde 44 lokasyonda bulunan toplam 5 bin 610 metrekarelik parapet, pano ve billboard tipi reklam uygulamalarının 1 yıl süreyle işletmeye verilmesinin ihaleye çıkarıldığı anlatıldı.

İBB tarafından bu iş için yapılan ihalede, işi üstlenebilecek firmaların bu ihaleye girmesine engel olunduğu, başka bir firmanın bulunmadığı ve ihalenin 26 milyon lira artı KDV ile İBB iştirak şirketi Kültür AŞ’ye “adrese teslim olarak” verildiği iddiası iddianamede yer aldı.

Kültür AŞ’nin ise ana ihaleyi kısımlara ayırmak suretiyle 3 ayrı alt ihale yaptığına değinilen iddianamede, bu alt ihalelerde, ana ihalenin idari şartnamesinde istenen mali ve teknik yeterlilik ile niteliklerinin hiçbirisinin istenmediğinin anlaşıldığı kaydedildi.

“İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” faaliyetlerinden elde edilen paranın kişisel zenginleşme için kullanıldığı iddiası

İmamoğlu İnşaat’ın 2024 yılı yasal defterleri ve bankacılık işlemlerinde gerçekleştirilen incelemeye yer verilen iddianamede, şirket tarafından yapılan “İn Mari Prime” projesinde yer alan 6 No’lu villa alımı kapsamında Tuncay Yılmaz adına açılan sipariş avansları hesabında 21 milyon 330 bin lira bakiye kaydı bulunduğu aktarıldı.

Söz konusu villa için sipariş avans ödemelerinin ne şekilde yapıldığına ilişkin araştırmalarda, farklı tarihlerde şüpheli Tuncay Yılmaz’ın banka hesaplarından İmamoğlu İnşaat AŞ’nin hesaplarına 13 milyon 853 bin lira gönderildiğinin tespit edildiği kaydedildi.

İddianamede, İmamoğlu İnşaat AŞ’ye şüpheliler Yiğit Çam ve Selver Yılmaz’ın banka hesaplarından 7 milyon 477 bin lira para transferinin gerçekleştiğinin belirlendiği bildirildi.

İddianamede yer verilen 37. eylemde, örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu tarafından kurulan “çıkar amaçlı suç örgütüne” yönelik soruşturmada, İmamoğlu’nun birinci dereceden yakınlarının mal varlıklarının araştırıldığı bildirildi.

Şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun oğlu Mehmet Selim İmamoğlu’na yönelik çalışmada, şüphelinin sahip olduğu teknenin alım tarihi ile Ekrem İmamoğlu tarafından gönderilen 772 bin liranın transfer tarihinin örtüştüğü belirtilen iddianamede, “parayı gönderen Ekrem İmamoğlu her ne kadar 40 yıldır inşaat işi ve ticaretle uğraştığını beyan etmişse de şüphelinin soruşturmanın bütününden görüleceği üzere kurmuş olduğu çıkar amaçlı suç örgütünün rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma ve dolandırıcılık gibi faaliyetlerle temin ettiği suç gelirlerinin bir kısmını kişisel zenginleşmesinde kullandığı” yönünde tespitte bulunuldu.

“Maden sahasındaki kaçak hafriyat dökümü ile 80 milyar liralık kamu zararı oluştuğu” iddiası

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, 105’i tutuklu, 5’i “müşteki şüpheli” olmak üzere toplam 407 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, şüpheliler Murat Gülibrahimoğlu ve İbrahim Bülbüllü tarafından Cebeci Maden bölgesindeki birçok maden sahasının farklı yollarla alınarak, bölgede hakimiyet sağlandığı anlatıldı.

İddianamede, Alibeyköy Havza Koruma Kuşağı içerisinde yer alan Cebeci Maden Bölgesi’ne İmamoğlu suç örgütü tarafından gerçekleştirilen kaçak hafriyat dökümü ve atık döküm işlemleri neticesinde insan sağlığı, can ve mal emniyeti açısından riskli durumların oluştuğu ve bu usulsüz, kontrolsüz işlemler nedeniyle maden alanının ciddi oranda daraldığı belirtildi.

Şüpheliler Ekrem İmamoğlu, Fatih Keleş, Murat Gülibrahimoğlu ve İbrahim Bülbüllü’nün eylem ve fikir birliği içerisinde kasten çevre kirliliğine yol açarak insan sağlığını, can ve mal emniyetini hiçe saydıkları aktarılan iddianamede, 2020- 2025 yılları arasında kaçak hafriyat dökümünün yapıldığı maden sahasına, toplam 185 milyon ton kaçak hafriyat dökülerek yaklaşık 80 milyar lira kamu zararına yol açıldığı kaydedildi.

İddianamede, çıkar amaçlı suç örgütünün en önemli gelir kaynağı olan kaçak hafriyat döküm işi için, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen döküm sahası izni olmamasına karşın, belediye tarafından “Atık Taşıma ve Kabul Belgeleri” düzenlenerek, kaçak döküm işleminin örgütün faaliyet gösterdiği maden sahasına yaptırıldığı anlatıldı.

İddianamede, Cebeci Maden sahasına yapılan dökümün herhangi bir izne dayanmadığı, 2021-2025 yılları arasında yapılan kaçak döküm neticesinde 31 milyar liranın üzerinde suç gelirinin elde edildiği ve yapılan kaçak döküm neticesinde maden sahalarının zarar görmesine neden oldukları vurgulandı.

“İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” iddianamesinde, Ağaç AŞ’deki rüşvet ve ihale usulsüzlükleri anlatıldı

İddianamede, yapılan ihalelerin ve alımların, suç örgütü tarafından nasıl organize edildiğinin en büyük göstergelerinden birisinin, şüpheli Dinçer Kantar’ın şu ifadesi olduğu belirtildi: “2024 yılında Ağaç AŞ’de yaklaşık 54 milyon lira bedelli bir ithal torf alımı ihalesi yapılacaktı, ihalelerle ilgili bizden de teklif istenildiği için bilgim oldu ve bu konuda çalışma yürüterek m3 başına 2 bin 600 lira teklif verdim. Daha sonra beni Ümit Polat arayarak Ağaç AŞ’ye çağırdı ve en uygun teklifi bizim verdiğimizi, ancak bu fiyatı revize etmem gerektiğini m3 başına 2 bin 930 lira teklif vermemi, arada kalan 330 liralık farkı da kendilerine ödemem gerektiğini, bu durumdan yine genel müdür Ali Sukas’ın haberinin olduğunu, bu paranın İştirakler Daire Başkanlığına gideceğini söyledi. Ben de Ümit Polat’ı arayarak bunu kabul ettiğimi söyledim ve tekrardan m3 başına 2 bin 930 lira teklif verdim. Bu ihaleyi DY Grup olarak biz kazandık.”

İddianamede, İmamoğlu’nun İBB Başkanı olarak seçilmesinin ardından o dönemki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yönetimini partiden uzaklaştırmaya yönelik çalışmalar yürüttüğü, bu amaç doğrultusunda kamuoyu desteği sağlamak üzere çeşitli gazetecilere fon sağlayarak PR yaptırdığı vurgulandı. 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı Genel Seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmeyen İmamoğlu’nun o dönemki CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na karşı parti içinde gizli çalışmaları hızlandırarak Kılıçdaroğlu’na yakın yöneticileri çeşitli vaatlerle yanına çektiği ve bu konuda gizli toplantılar yaptığından bahsedilen iddianamede, İmamoğlu’nun CHP’nin fiili genel başkanı gibi davrandığı kaydedildi.

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

“8 Ekim 2023’te yapılan Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı seçimlerinde parti içi siyasette Kemal Kılıçdaroğlu’na yakınlığıyla bilinen, yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanan Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ile ittifak yaparak, Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday gösterdiği Cemal Canpolat’a karşı Rıza Akpolat’ın aday gösterdiği, yakın arkadaşı Özgür Çelik’i desteklemiştir. Örgüt elebaşının o dönem delegeler ve ilçe belediye başkanları üzerinde mutlak hakimiyeti bulunmadığı için Rıza Akpolat ve onunla birlikte hareket eden birkaç belediye başkanı ile ittifak yapmak durumunda kalmıştır. İstanbul’un en ‘zengin’ ilçelerinden Beşiktaş’ın belediye başkanlığını yapan Rıza Akpolat’ın yolsuzluklarla büyük maddi güce ulaştığı, il başkanlığı seçiminde oy kullanacak delegelere maddi menfaat sağladığı ve bu konuda vaatlerde bulunarak oy tercihlerini Özgür Çelik’ten yana kullanmalarını sağlamıştır.”

İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı aday adaylığını gündeme getirerek kurduğu örgütün tartışılmasını engellemeye çalıştığı iddiası

CHP Genel Başkanlığı’nda yaşanan değişimin ardından partinin kontrolünün tamamen İmamoğlu’na geçtiği belirtilen iddianamede şu ifadeler kullanıldı:

“2024 mart ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerinde İstanbul ilçelerinde ve Türkiye genelinde il ve ilçe belediye başkan adaylarının birçoğu örgüt elebaşı (Ekrem İmamoğlu) tarafından belirlenmiştir. Şişli, Üsküdar, Beylikdüzü, Esenyurt, Eyüpsultan, Bakırköy, Sancaktepe, Kadıköy, Çekmeköy gibi ilçelerde örgüt elebaşı kendisine bağlı kişileri aday göstermiş, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Tuzla Belediye Başkanlarını ise kendisine tabi kılmıştır. Avcılar, Sarıyer, Beyoğlu, Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa belediye başkan adayları ise İstanbul il başkanlığı seçimleri ve olağan kurultaydaki rolünden dolayı Rıza Akpolat tarafından belirlendi.”

İBB’nin “adrese teslim” ihaleleriyle kamunun milyonlarca lira zarara uğratıldığı iddiası

İfadeleri alınan kişilerin, belediyece yapılan ihalelerin suç örgütünün organizasyonu dahilinde önceden ayarlanarak “adrese teslim” şekilde gerçekleştiğini beyan ettikleri aktarılan iddianamede, beyanların bilirkişiler tarafından yapılan tespitlerle uyumlu olduğu kaydedildi.

İddianamede, “Muhtelif birçok şahsın aynı yönde beyanda bulunmasının, hayatın olağan akışı içerisinde tesadüfle açıklanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.” ifadesine yer verildi.

“2024 Yılı Muhtelif Video Çekimleri, Film Yapımları, Kitap Basımları, Medya/Basın Takip Hizmetleri ile Mobil İletişim Araçları Temini Alımı İşi” ihalesine fesat karıştırıldığı aktarılan iddianamede, açık ihale usulüyle yapılan bu ihale dokümanını 6 isteklinin Elektronik Kamu Alımları Platformu (EKAP) üzerinden indirmesine rağmen, ihaleye İBB’nin iştirak şirketi Medya AŞ ile birlikte 2 şirket tarafından teklif verildiği, sadece MEDYA AŞ’nin teklifinin geçerli sayıldığı, 22 Ekim 2024’te Medya AŞ ve idare arasında 168 milyon 305 bin 500 lira bedelle sözleşme imzalandığı belirtildi.

İddianamede, etkin pişmanlık kapsamında ifade veren İnova Reklam firmasının yetkilisi İnan Boztaş’ın ihalelerle ilgili beyanları yer aldı.

Boztaş, 2020-2024’te üçüncü şahıslardan kiralanan reklam mecralarını kullanmak için normalde İBB Kentsel Tasarım Müdürlüğünden izin almak gerektiğini ancak Kültür AŞ ve Medya AŞ’ye yönlendirildiğini anlattı.

Bu iştiraklerin, dron çekim hizmeti, grafik tasarım hizmeti, ajans hizmetleri, fotoğraf çekimleri hizmeti, arşiv video görüntü hizmeti gibi açıklamalarla şirketine fatura keserek, kendisinden zorla bazı paralar tahsil edildiğini belirten Boztaş, ifadesinde şunları kaydetti:

“Bu paralar ödenmezse reklam şirketlerine izin veya herhangi bir iş verilmiyordu ve bu paraları ödemeyenlerin iş yapması engelleniyordu. Bu faturaların açıklama kısmında belirtilen hizmetler normalde hiç yapılmamış olan farazi şeylerdir. Sadece para tahsil etmek için işler yapılmış gibi gösterilip iştirak şirketlerine para göndermemiz isteniyordu. Biz de bunu fatura kestikleri ve resmi olduğu için, aynı zamanda belediyeye gelir olduğunu düşündüğümüzden göndermek zorunda kalıyorduk. Bu bedeller bazen çok afaki ve acımasız olabiliyordu. Sistem 2019 belediye seçimlerinden önce böyle değildi.”

İddianamede, 2021’de İBB mülkiyetindeki Avcılar Denizköşkler, Bakırköy Florya, Beykoz Koru ve Zeytinburnu 1453 Çırpıcı Sosyal Tesisleri’nin organizasyon hizmetlerinin 3 yıl süreyle işletilmesine ilişkin ihalelerindeki usulsüzlüklere yer verildi.

İhalenin 3 milyon 715 bin lira tahmini bedelle açıldığı aktarılan iddianamede, ihaleyi 3 milyon 800 bin lira teklif veren tek istekli Medya AŞ’nin kazandığı, Medya AŞ’nin daha sonra tesisleri alt kiralama ihalesine açtığı bildirildi.

İddianamede, ihalede tahmini bedelin hatalı ve düşük belirlendiği, ihaleye katılmak için yıllık 1 milyon 238 bin liralık bir iş için en az 2,5 milyonluk sermaye, 5 yıl için 4 milyonluk ciro, 1 milyonluk iş deneyimi, konusu “organizasyon hizmetleri” olmasına rağmen, dijital baskı veya medya hizmetleri ile reklam, tanıtım ve dijital yayıncılık hizmetlerinin tamamında aynı anda en az 3 yıl çalışmış ve halen de faaliyet gösteriyor olma şartlarının birlikte arandığını, bu durumun birçok firmanın ihaleye katılamaması sonucunu doğurduğu ve rekabetin sağlanamadığı kaydedildi.

Altyapı çalışmaları için yabancı bankadan alınan finansmanın tekrar yurt dışına aktarıldığı iddiası

İddianamede yer alan ve “kamu kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçunun işlendiği 60. eylemde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve İSKİ tarafından toplam 14 yurt dışı borçlanması yapıldığı, bunların 10’unun raylı sistem projeleri, 4’ünün ise diğer altyapı projeleri için temin edildiği aktarıldı.

Yurt dışı borçlanma kapsamında 19 finansal kuruluştan ilgili proje için açılan mevduat hesaplarına 69 milyar 516 milyon 54 bin lira geldiği ve soruşturmaya konu finansmanlardan gelen paraların büyük bir kısmının amacı dışında kullanıldığı belirtildi.

Yurt dışı krediyle finanse edilen projeler arasında yer alan Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli Metro Hattı araç alımı projelerinde hazine garantisi olmaksızın sağlanacak finansman için bakanlıkça uygunluk verildiği, İBB ile “Deutsche Bank AG-Londra Şubesi” arasında 18 Ekim 2019’da 110 milyon avro tutarında sözleşme imzalandığı anlatıldı.

Sözleşme kapsamındaki 110 milyon avronun ilgili hesaba geldiği, akabinde Kentsel Katı Atık Yakımı Projesi kapsamındaki 30 milyon 323 bin 476 avronun da aynı hesaba geldiği iddianamede yer aldı.

İddianamede, gelen paranın yaklaşık 51 milyon 900 bin avrosu ile 6 bin 200 dolarının Credit Agricole CIB, Fransız Kalkınma Ajansı gibi yurt dışı yerleşik finansal kuruluşlarına aktarıldığının tespit edildiği belirtildi.

Kalan paradan 387 milyon liranın vergi, SGK, elektrik, icra ve benzeri ödemeler için, 3 milyon liranın yurt içindeki banka şubelerine, 9 milyon 300 bin lira ve 2 milyon 500 bin avronun ise İBB ve ortaklıklarına gönderildiği iddianamede kaydedildi.

İddianamede, İBB ve İSKİ tarafından 2019-2025 yıllarında kullanılan yurt dışı finansmanların yaklaşık yüzde 10-15’nin doğrudan finansman sözleşmelerinde yer alan ve finansmanın amacı olan yüklenici şirketlere ödendiği, kalan kısmının ise farklı kurum ve kişi hesaplarına aktarıldığı da yer aldı.

Öte yandan finansmanların yaklaşık yüzde 20’sinin tekrardan yurt dışı finans kuruluşlarına ödendiği ve bu nedenle de borç borçla kapatılarak kamunun zarara uğratıldığına da iddianamede yer verildi.

Kültür AŞ’nin 2 ihalede kamuyu 278 milyon lira zarara uğrattığı iddiası

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”ne yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, İBB Kültürel Etkinlikler Şube Müdürlüğü ile Kültür AŞ arasında iki ihale için imzalanan sözleşmede toplam kamu zararının 278 milyon 606 bin 75 lira olduğu iddia edildi.

İddianamede, İBB Kültürel Etkinlikler Şube Müdürlüğünce, İstanbul genelinde yapılacak muhtelif kültürel ve sanatsal etkinlikler, kültür ve sanat organizasyonları, bu etkinlik ve organizasyonların tanıtım ve duyuru hizmetleri ile muhtelif baskılı materyallerin temini hizmet alımı işinde, 10 Ocak 2024’e 468 kalemden oluşan bir ihale yapıldığı anlatıldı.

Firmalardan 6’sının doküman indirmesine rağmen sadece Kültür AŞ’nin teklif verdiği aktarılan iddianamede, İBB Kültürel Etkinlikler Şube Müdürlüğü ile Kültür AŞ arasında 934 milyon 447 bin 750 lira artı KDV bedelle sözleşme imzalandığı aktarıldı.

Bu kapsamda, “ihaleye fesat karıştırma” ve “kamu kurum ve kuruluşlarını dolandırma” suçlarının işlendiği aktarılan iddianamede, ana ihalenin ardından işlerin 18 kısma bölünerek toplam 346 milyon 126 bin 875 lira tutarındaki kısmının alt yüklenicilere verildiği tespit edildiği belirtildi.

Capacity AVM sahiplerinden 5 milyon dolar rüşvet istendiği iddiası

İddianamede, şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından kurulan ve yönetilen çıkar amaçlı suç örgütünün, adeta “ahtapot kolları” gibi İstanbul’un bütününe yerleşmiş, İBB yetki alanında olmayan işlerde dahi ilçe belediyelerin kritik konumlarına yerleştirdiği üyeleri ile suç faaliyetleri gerçekleştirdiği değerlendirmesinde bulunuldu.

Capacity AVM ortakları tarafından Bakırköy Belediyesine otopark işletme ruhsatı için başvurunun olduğu aktarılan iddianamede, 30 Mart 2024 yerel seçimlerinden sonra AVM ortaklarından müştekiler Selahattin Özgül, Seyfi Beyaz, Alaattin Kameroğlu ve İlker Keleş’in birlikte yeni seçilen belediye başkanına hayırlı olsun ziyaretinde bulundukları anlatıldı.

İddianamede, “Bu görüşmede, AVM ile ilgili başvuruların konusu açılınca örgüt lideri şüpheli Ekrem İmamoğlu tarafından Bakırköy Belediyesinde ‘sistem’e suç geliri aktarmak için rüşvet almak üzere görevlendirildiği anlaşılan örgüt üyesi şüpheli Ali Rıza Akyüz’ün müştekilere ‘17 senede burayı amorti ettiniz, esnafın da canına okudunuz. Bakırköy’e borcunuz var, otoparkı birlikte işletelim.’ şeklinde talepte bulunduğu ve görüşmenin bu şekilde sona erdiği anlaşılmıştır.” denildi.

Devam eden süreçte görüşmelerin, tanık olan alışveriş̧ merkezinin avukatı Mehmet İplikçioğlu, İsmail Serdar İplikçioğlu ve mimar Sefer Kocabaş tarafından yürütüldüğü belirtilen iddianamede, bu görüşmelerde şüpheli Ali Rıza Akyüz tarafından nakit 3 milyon Amerikan doları karşılığı otopark ile ilgili işletme ruhsatı probleminin çözülebileceğinin söylendiği kaydedildi.

İddianamede, tanıkların bu 3 milyon dolar rüşvet talebini alışveriş̧ merkezi sahibi olan müştekilere ilettiği, müştekilerin ise bunu kabul etmediğinin anlaşıldığı bildirildi.

İddianamede, şüpheli Süleyman Atik’in ilk görüşmede 5 milyon dolar istendiğini ve kendisinin bu gibi konuları çözme konusunda özel olarak yetkilendirildiğini, aracı olup kendi adına bir şey istemediğini, bu gibi görüşmeleri kendisinin yaptığını belirttiği kaydedilerek, “İkinci görüşmede ise şüpheli Süleyman Atik’in bu defa 5 milyon doların taksitle ödenebileceğini, bu paranın da onlar tarafından otopark yapımında kullanılacağını söylemesi üzerine, nakit rüşvet talebinin Mehmet İplikçioğlu tarafından reddedilmesi üzerine şüpheli Süleyman Atik’in ‘Bina için deprem konusunda rapor alınacağını, idari para cezası uygulanacağını, deprem riski var diye AVM’ye kimsenin gelmeyeceği.’ seklinde tehditlerde bulunduğu anlaşılmıştır.” ifadelerine yer verildi.

Müşteki Mustafa Keleş tarafından sunulan ses kaydı incelendiğinde, bu görüşmelerden sonra şüpheli Süleyman Atik’in örgütün elebaşı Ekrem İmamoğlu adına 5 milyon dolar nakit rüşvet talep ettiği anlatılan iddianamede, talep edilen rüşvetin bireysel değil, örgütsel bir amaç doğrultusunda istendiğinin değerlendirildiği ifade edildi.

İddianamede, şunlar kaydedildi:

“Ses kayıtlarından da görüleceği üzere örgüt lideri Ekrem İmamoğlu’nun adı ile müştekilerden defaten 5 milyon dolar rüşvet talep edilmiştir. Müştekilerin önce şüpheli Ali Rıza Akyüz tarafından talep edilen 3 milyon dolar ve sonrasında Ali Rıza Akyüz ve Ertan Yıldız’ın doğrudan ve şüpheli Süleyman Atik aracılığı ile talep ettikleri rüşveti kabul etmemeleri üzerine, örgütün kamu gücünü kötüye kullanmışlardır. Müştekiler üzerinde baskı yapmak amacıyla Bakırköy Belediye Meclisi Kararı ile dönemin kuru ile hesaplandığında yaklaşık 5 milyon dolara denk gelen 197 milyon lira idari para cezası kesildiği ve kamu gücünü kullanarak müştekilerden para tahsil etme çabasına girildiği anlaşılmaktadır.”

Ongun’un eşinin firma hesabına gönderilen rüşvet paraları

İddianamede, İmamoğlu’nun İBB başkanı seçilmesinin ardından, şüpheli Murat Ongun’u belediye iştiraklerinden Medya AŞ’ye yönetim kurulu başkanı olarak atadığı, Ongun’un buradan elde ettiği gücü de kullanarak iştirakte yapılan tüm alım ve ihaleler üzerinde tam bir hakimiyet yetkisi kurduğu ifade edildi.

Ongun’un hem kişisel zenginleşmesine hem de İmamoğlu suç örgütünün maddi menfaat elde etmesine imkan tanımak adına 17 Ağustos 2022’de eşi şüpheli Zeynep Ayten Gözdem Ongun adına BYZAG Sanat Tasarım ve Ticaret Limited Şirketi isimli firmayı kurduğu anlatılan iddianamede, Ongun’un ayrıca örgüt hiyerarşisi içerisinde kendisine bağlı olan şüpheli Emrah Bağdatlı üzerinden, piyasada faaliyet gösteren firmalar ile iletişim kurduğu, İBB ihalelerinde yer almak isteyen kişilerin eşinin firması tarafından kesilen faturaları ödemesi halinde iş alabileceklerine yönelik hukuksuz taleplerini ilettiği bildirildi.

İddianamede, bir kısım şüphelilerin İBB tarafından yapılan ihalelere katılım sağlayıp gelir elde edebilmek adına Ongun’un eşinin firması tarafından kesilen ve herhangi bir şekilde karşılığı olmayan faturalar ödediği, Zeynep Ongun’un ifadesinde üzerine atılı suçlamaları kabul etmese de bir kısım şüphelilerin ödedikleri paralar karşılığında herhangi bir şekilde mal ve hizmet almadıklarını beyan ettikleri, BYZAG isimli firmayla aralarında ticari bir ilişki bulunmadığını beyan ettikleri aktarıldı.

Bu konu kapsamında ifadesi alınan şüpheliler ile Murat Ongun arasında Emrah Bağdatlı aracılığıyla rüşvet anlaşması yapıldığı belirtilen iddianamede, “Zira bu şirketlerin Kültür AŞ ve Medya AŞ isimli iştirak şirketlerinden muhtelif tarihlerde iş almış olmaları, karşılığında da sahte faturalar üzerinden örgüt yöneticisi şüpheli Zeynep Ayten Gözdem Ongun’a ait olan BYZAG isimli firmaya para göndermeleri nedeniyle her iki tarafın maddi menfaat elde ettiği aşikardır. Bu nedenle rüşvet anlaşmasının yapıldığı hususunda bir şüphe bulunmamaktadır. Bu suretle toplamda 1 milyon 455 bin 994 TL tutarında rüşvet alınmıştır.” denildi.

İddianamede elde edilen rüşvet paralarının İmamoğlu suç örgütü içerisinde oluşturulan “sistem” isimli yapıya aktarılıp, örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda kullanıldığı vurgulandı.

“İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” iddianamesinde “iş adamlarından rüşvet istendiği” iddiası

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”ne yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, örgütün iş adamlarından rüşvet talepleri, KİPTAŞ’ın zarar uğratılması ve Ekrem İmamoğlu’nun para aklama suçunu nasıl işlediği anlatıldı.

İddianamede, 2018 yılında Gülaylar Grubun Ataşehir’de bulunan bir araziyi satın aldığı, arazi sahibi müşteki Mehmet İlhan Gülay’ın yeni bir imar planı ve uygulaması için İBB yetkilileri ile görüşmeler gerçekleştirdiği belirtildi.

Müşteki Mehmet İlhan Gülay’ın yapmış olduğu görüşmeler neticesinde arazinin değerli ve büyük olmasından kaynaklı konunun örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu’na aktarıldığı anlatılan iddianamede, şunlar kaydedildi:

“Örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu, mülk sahibi Mehmet İlhan Gülay’ın önemli bir iş insanı olması ve başvuruya konu arazinin değerli bir alan olması sebebiyle, şüpheli Yakup Öner’i müştekiden 22 milyon dolar rüşvet talep etmesi için görevlendirmiştir. Şüpheli Yakup Öner’in müşteki Gülay’a, örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu tarafından arazinin imar planında değişiklik ve arsa sahibine düşen payda artırım yapılması karşılığında yaklaşık maliyeti 22 milyon dolar olan otopark inşasının finansmanını üstlenmesi istenerek, rüşvet talebinde bulunulmuştur.”

İddianamede, müşteki Gülay’ın bu talebi kabul etmemesi üzerine söz konusu rüşvet eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı ifade edilerek, “Müşteki Mehmet İlhan Gülay’ın rüşvet talebini kabul etmemesi üzerine bu sefer örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu tarafından şüpheli Yakup Öner’e imar değişikliği talep edilen 5 bin 400 metrekare büyüklüğündeki taşınmazın bir kısmının bağışlanması talebi müşteki Mehmet İlhan Gülay’a iletilmiştir. ‘Haklı talebinin gereğince yapmayacağını ve isinin görülmeyeceğini’ anlayan müşteki, nakit rüşvet talebi kabul görmeyen örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu’nun sahip olduğu kamu gücünü kötüye kullanarak yapmış̧ olduğu baskılar neticesinde, 18 Aralık 2023 tarihli protokolle imar değişikliği talep edilen araziden İBB’ye intifa hakkı tesis ettirilerek, irtikap eylemini gerçekleştirilmiştir.” ifadelerine yer verildi.

Müteahhitinden 50 adet daire istenmiş

Bir diğer müşteki Bahattin Uçar’ın İnvest ünvanlı firması ile Sarıyer’de Vadi İstanbul içerisinde yer alan İETT’ye ait 49 dönümlük arazi üzerine yapılacak konut projesini Kiptaş’ın kapalı zarf usulü düzenlemiş olduğu ihaleyi kazandığı anlatılan iddianamede, şüpheli Ertan Yıldız’ın müştekiyi arayarak proje hakkında sunum yapmak üzere şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun kendisi ile tanışmak istediğini söylediği belirtildi.

Emirgan Korusu’nda örgüt elebaşısı Ekrem İmamoğlu, örgüt yöneticisi şüpheli Ertan Yıldız, örgüt üyesi şüpheli Ali Kurt ve müşteki Bahattin Uçar’ın toplandıkları kaydedilen iddianamede, toplantıda İmamoğlu’nun müştekiye proje ile ilgili tek muhatabının ve yetkilinin Ertan Yıldız olduğunu, Yıldız’ın lafının kendi lafı olduğunu söylediği kaydedildi.

İddianamede, şunlar kaydedildi:

“Mart 2023 tarihinde şüpheliler Ertan Yıldız ve Ali Kurt, müşteki Bahattin Uçar’ı Bayrampaşa’ya toplantı yapmak için çağırmış.̧ toplantıda şüpheliler, müştekinin yapmış̧ olduğu projeden 50 adet daireyi ekspertiz fiyatından düşük bedelle kendi söyleyecekleri İBB personellerine satışlarının yapılmasını istediklerini ve bunun Ekrem İmamoğlu’nun talimatı olduğunu iletmişlerdir. Müştekinin bu teklifi kabul etmemesi üzerine şüphelilerin defaten 50 adet daireyi ekspertiz fiyatından düşük bedelle kendi söyleyecekleri İBB personellerine satışlarının yapılması yönünde baskı kurup işlerini sekteye uğratacakları yönünde tehditlerde bulundukları anlaşılmıştır. Müştekinin tehditler neticesinde teklifi kabul etmemesi üzerine örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu’nun talimatı ile KİPTAŞ Genel Müdürü olan şüpheli Ali Kurt, 1 ay boyunca müştekinin yaptığı satışları onaylanmayarak, hak ediş almasını engellemiş̧ ve maddi olarak icbar uygulamaya başlamıştır. Müşteki Bahattin Uçar’ın şüpheli Ertan Yıldız’ı arayarak haklarında suç duyurusunda bulunacağını iletmesi üzerine şüpheli Ali Kurt’un satış onaylarını gerçekleştirdiği anlaşılmıştır.”

Örgüt elebaşı İmamoğlu’nun, örgüt “sistemi”nin kasası olarak kullandığı anlaşılan örgüt yöneticisi şüpheli Adem Soytekin’i müştekinin yanına inşaata ortak yapması için gönderdiği aktarılan iddianamede, Soytekin’in müştekiye islerinin İBB tarafından hiçbir şekilde yürümeyeceğini söylediği, müştekinin bu teklifi de kabul etmediği kaydedildi.

“Boğaz’daki yapılarda bağış adı altında rüşvet alındıktan sonra işlem yaptırıldı” iddiası

İddianamede, “Soruşturma dosyası kapsamında 2024 yerel seçimleri öncesi, Doğuş Holding Anonim Şirketi unvanlı firmanın satın aldığı Reina isimli adreste bulunan yapı hakkında imara aykırılıkları ve Galataport’un yapımında yer alan imara aykırılıklar hakkında işlem yapılmaması amacıyla 10 milyon dolar rüşvet talep edildiğine ilişkin beyanlar olduğu” belirtildi.

Doğuş İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi unvanlı firma hesabından Asoy İnşaat AŞ’nin hesabına 29 Aralık 2023, 8 ila 16 Şubat 2024’te iki kere olmak üzere toplamda 191 milyon 400 bin lira gönderildiği belirtilen iddianamede, “Örgüt yöneticisi Adem Soytekin’in ‘57 milyon lira para Hatay Deprem Konutları için ödemedir.’ beyanının üzerine atılı ‘rüşvete aracılık’ ve ‘suç gelirlerini aklama’ suçlarını gizleme maksadıyla olduğu, ifadesinde 6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde Kahramanmaraş, Hatay ve Osmaniye illeri olmak üzere birçok ilde ağır yıkımlara yol açan depremi de suç gelirini gizleme beyanına alet ettiği, rüşvetin hesaplarına geldiği tarih ve şüphelinin deprem bölgesinde herhangi bir kamu nitelikli inşaat yapmadığı göz önünde bulundurulduğunda anlaşılmıştır.” ifadelerine yer verildi.

İddianamede, Doğuş Grubu’nun sahibi olduğu boğaz ön görünümdeki yerlerinin imara aykırılıkları için rüşvet talep edildiği hususunun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından tanzim edilen rapor uyarınca sabit görüldüğü ifade edildi.

Bankaya gönderilen paranın yanı sıra marketten 500 bin liralık hediye çeki alındığı kaydedilen iddianamede, “Bu kapsamda örgüt elebaşı İmamoğlu’nun talimatı ile 2024 yerel seçimlerine fon oluşturmak maksadıyla Hüsnü Akhan’ın yöneticisi olduğu Doğuş İnşaat’ın Boğaz ön görünümünde bulunan mülkündeki imara aykırılıkları ve inşaat güçlendirme başvurusu bulunduğu bilgisinin, örgüt üyesi Elçin Karaoğlu tarafından tespit edilerek örgüt elebaşına aktarıldığı” tespitine yer verildi.

“İBB yönetiminin işlemlere göz yumması için 250 bin lira gönderildiği” iddiası

İddianamede, Yakup Öner’in “müşteki-şüpheli” Mehmet Torun’dan ruhsat onayı için nakit olarak 10 milyon dolar talep ettiği, Torun’un bu talebi kabul etmediği ifade edildi.

Torunlar İnşaat’ın Beykoz’daki arsa nitelikli taşınmazında “isim değişikliği ruhsatı” için Boğaziçi İmar Müdürlüğüne başvuruda bulunduğu kaydedilen iddianamede, Torun’un Boğaziçi İmar Müdürü Karaoğlu ile yaptığı görüşme neticesinde başvurunun örgüt elebaşı İmamoğlu’na iletildiği bildirildi.

İddianamede, Öner’in, Torun’dan “yurt yapımında kullanılmak üzere bahanesi”yle 10 milyon dolar rüşvet talep etmesi için görevlendirildiği, Torun’un yetkilisi olduğu şirketler tarafından yapılan başvurulardan da anlaşılacağı üzere atılı rüşvet eyleminin “şartlı bağış protokolü” kılıfıyla gizlenme gayretine girildiği ve bu koşulda, 250 bin liranın İBB yönetiminin yapılacak işlemlere göz yumması için verildiği belirtildi.

“Adnan Oktar’ın eski villasında güçlendirme için 700 bin dolar istendi” iddiası

İddianamede, suç örgütü elebaşı Adnan Oktar’ın eski sahibi olduğu, Rusya Federasyonu vatandaşı şüpheli Boris Borisenko’ya ait Vaniköy’deki villanın güçlendirme ruhsatı için 700 bin dolar rüşvet istendiğine ilişkin iddia da yer aldı.

Borisenko yurt dışında olduğu için suça konu işlerini takip eden şüpheli Cüneyt Yakut’un, Öner’in kendisinden önce 1 milyon dolar istediğini, pazarlık neticesinde ise 700-750 bin dolara anlaştıklarını, 150 bin doları bir telefon numarası üzerinden iletişim kurarak şüpheli Öner’e gönderdiğini söylediğine ilişkin ifadesine yer verilen iddianamede, söz konusu telefon numarasının örgüt yöneticisi Fatih Keleş’in emir ve talimatıyla Boğaziçi bölgesinde para tahsilatları yapan Süleyman Atik’e ait olduğunun anlaşıldığı belirtildi.

İddianamede, şüpheli Seyfet Taştan’a ait kaçak yapılara yönelik işlem yapılması gerekirken, işlem yapılmaması karşılığında 4 milyon 583 bin 750 liralık hediye çekleri temin edildiği ve bu çeklerin örgüt sistemine aktarıldığı kaydedildi.

Çevre, Şehircilik Ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünce Beykoz’da bulunan Uskumru Restoran ile alakalı düzenlenen rapora yer verilen iddianamede, söz konusu yerdeki yapının tamamının ruhsatsız ve kaçak olduğunun anlaşıldığı aktarıldı.

İddianamede, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün Beykoz’daki Mürdüm Kebap ile ilgili raporunda, işletmenin tamamının kaçak olduğu, encümenden yıkım kararı alındığı ancak yıkım yapılmadığına ilişkin tespit yapıldığı ifade edildi.

“Yıkım kararı bulunan bir binanın tamamlanmasına göz yumulduğu” iddiasına yer verilen iddianamede, buna karşılık olarak örgüt yöneticisi olan şüpheli Murat Ongun’un eşi şüpheli Zeynep Ayten Ongun’un sahibi olduğu “BYZAG” isimli firmadan toplamda 600 bin lira gerçeğe aykırı fatura kesildiği kaydedildi.

İddianamede, kesilen faturanın bedelinin ödenmesi gerektiğinin Murat Ongun’un talimatıyla hareket eden şüpheli Emrah Bağdatlı tarafından şüpheli Mehmet Muhittin Palazoğlu’na iletildiği ve “BYZAG” isimli işletmeye 600 bin lira gönderildiği aktarıldı.

“Halk TV’nin sahibi için işlem yapılmadığı” iddiası

İddianamede, Halk TV’nin sahibi şüpheli Cafer Mahiroğlu’nun Boğaziçi ön görünümünde yer alan yapısına kaçak kat eklemesi üzerine şüpheli Karaoğlu’nun özel vasfa haiz üye şüpheli Yakup Öner’den, şüpheli Ekrem İmamoğlu’na konu hakkında bilgilendirme yapmasını istediğinin tespit edildiği kaydedildi.

Öner’in, İmamoğlu ile görüştüğünde konunun önemli olduğunu, örgütün medya ayağından sorumlu yöneticisi Ongun’la görüşmesi yönünde talimat aldığının kaydedildiği iddianamede, Öner’in şüpheli Ongun’la yaptığı görüşmede, kendilerine destek veren tek kanalın Halk TV olduğunu söylemesi üzerine Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından hiçbir işlem tesis edilmediğinin anlaşıldığı belirtildi.

Mahiroğlu’nun yapmış olduğu kaçak yapının ulusal basına yansıması üzerine, göstermelik yapı tadil tutanağı düzenlemek zorunda kalındığı ve söz konusu yapı hakkında göstermelik yıkım işlemi yapıldığı kaydedilen iddianamede, bu durumun Ongun tarafından Mahiroğlu’na izah edildiğinin tespit edildiği ifade edildi.

İddianamede, yıkım işleminden bir süre sonra Mahiroğlu tarafından tekrar kaçak imalat yapılmak suretiyle yeni alanların kazanıldığı, Boğaziçi İmar Müdürlüğü tarafından bazı tespitlerin yapıldığı ancak herhangi bir işlem yapılmadığının anlaşıldığı kaydedildi.

İddianamede şüpheli Mehmet Faruk Baştürk’ün Boğaziçi İmar Müdürlüğü yetki sınırlarında bulunan, satın almak istediği otelin imara ilişkin usulsüzlüklerini çözmek amacıyla Malatya’da örgüt elebaşı Ekrem İmamoğlu ile görüşmeler gerçekleştirdiği anlatıldı.

Baştürk’ün İmamoğlu’nun yönlendirmesiyle satın alacağı otelin sorunları hakkında önce Karaoğlu’yla, sonrasında da İmamoğlu’nun talimatıyla Öner’le görüştüğü belirtilen iddianamede, görüşmelerde Baştürk’ten “sosyal yardım kılıfı” ile para talep edildiği, yardım ve kreş yapımı adı altındaki rüşvetin 13 milyon liraya dönüştürüldüğü kaydedildi.

Sarıyer’deki 480 milyon lira değerindeki 2 villanın usulsüz olarak “İmamoğlu İnşaat” şirketine devredildiği iddiası

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”ne yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, suç tarihinde toplam değerleri 480 milyon lira olan Sarıyer’deki 2 villanın usulsüz şekilde İmamoğlu İnşaat Ticaret ve Sanayi AŞ’ye devredildiği, bu gelirin örgütün mali yapılanması içerisinde şüpheli Ali Nuhoğlu’nun yönetim ve kontrolündeki şirketler aracılığıyla aklandığı öne sürüldü.

İddianamede, şüpheli Ali Nuhoğlu’nun, İmamoğlu suç örgütünün hiyerarşik yapılanması içinde hareket eden bir üye konumunda bulunduğu, İmamoğlu’nun talimatları doğrultusunda kamu ihalelerinden elde edilen gelirlerin yönlendirilmesi ve suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin meşrulaştırılması faaliyetlerinde aktif rol aldığı anlatıldı.

Nuhoğlu’nun sahibi olduğu Nuhoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ hakkında, İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararına istinaden 5 Ekim 2018’de konkordato ilan edildiği, dolayısıyla bu tarihte ekonomik olarak zor durumda olduğu, ancak İmamoğlu suç örgütü içerisinde yer almaya başladıktan sonra usulsüzce yapılan ihalelerden elde ettiği gelirler neticesinde ciddi miktarda zenginleşme sağladığı aktarıldı.

İddianamede, İstcon AŞ, Trend AŞ, Neoray İnşaat AŞ ve Akbulut Endüstri İnşaat AŞ unvanlı şirketlerin görünürde farklı kişiler adına kayıtlı olsa da fiilen şüpheli Ali Nuhoğlu’nun kontrolü altında bulunduğu, şirketler arasında personel, adres ve mali hareketler bakımından süreklilik arz eden bir ilişki olduğu tespit edildi.

Bu firmaların, kamu ihaleleri üzerinden elde edilen gelirlerin yönlendirilmesi ve paylaşımı noktasında, örgüt üyesi Nuhoğlu’nun kontrolü altında İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü adına faaliyet yürüttükleri belirtildi.

Şüpheli Nuhoğlu’nun, 2021’de kurduğu Güllüce Tarımcılık Sanayi ve Ticaret AŞ aracılığıyla, herhangi bir ticari geçmişi ve faaliyet konusu bulunmamasına rağmen yüksek bedelli taşınmaz alım satım işlemleri gerçekleştirildiğinin tespit edildiği belirtilen iddianamede, bu kapsamda Sarıyer’de 196 parselde bulunan 2 adet villanın 31 milyon liraya satın alındığı ve bu bedelin kaynağının İstcon İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret AŞ üzerinden sağlandığı aktarıldı.

MASAK Raporu’nda yapılan mali incelemeler sonucunda Güllüce Tarımcılık AŞ’nin taşınmaz alımı için yaptığı 31 milyon lira tutarındaki ödeme öncesinde, aynı gün içinde şüpheli Nuhoğlu tarafından Güllüce Tarımcılık’a aynı tutarda para transferi gerçekleştirildiği belirtilen iddianamede, bu paranın kaynağının ise İstcon AŞ’nin Trend AŞ’ye, Trend AŞ’nin ise Ali Nuhoğlu’na yaptığı ödemelerden oluştuğu tespit edildi.

“İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü” iddianamesinde “kreş yardımı adı altında rüşvet alındığı” iddiası

“İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”ne yönelik soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, şüpheli Dursun Keleş’in suç örgütünün kendisinden kreş projesi adı altında yardım talep ettiği, ekonomik durumunun iyi olmadığını belirterek geçiştirdiği, ancak daha sonra ticaretinin sekteye uğrayabileceğini düşünerek 3 daireyi bedelsiz olarak şüpheli Adem Soytekin’in söylediği şirkete devrettiği yönündeki iddiaları anlatıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca “İmamoğlu çıkar amaçlı suç örgütü”ne yönelik yürütülen soruşturmada 105’i tutuklu, 5’i “müşteki şüpheli” olmak üzere toplam 407 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin eylem 5 başlıklı bölümünde, şüpheliler Ekrem İmamoğlu, Mustafa Keleş, Fuat Keleş, Dursun Keleş, Adem Soytekin, Veysel Erçevik ve Fatih Keleş’le ilgili “rüşvet” suçuna ilişkin değerlendirmeler yer aldı.

İddianamede, şüpheli Dursun Keleş’in soruşturma kapsamında alınan ifadelerine yer verildi.

Keleş, ifadesinde “Deniz İstanbul” isimli projenin sahibi ve koordinatörü olduğunu, bu projeye 2015 yılında başladığını ve Adem Soytekin ile de proje döneminde tanıştığını belirtti.

Soytekin’in, Deniz İstanbul’un şantiye ofisine gelerek kendisi ile görüştüğünü aktaran Keleş, ifadesinde şunları anlattı:

“Projenin kalan etaplarının kaba inşaatına talip olduğunu söyledi ve dönemin Beylikdüzü Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu’nu kastederek ‘beni başkan gönderdi, bu işleri bana vereceksiniz’ dedi. Ben kendisini oyalayıcı sözlerle yolladım. Hatırladığım kadarıyla 2020 yılında beni arayarak ‘başkan sizden kreş projesi adı altında yardım yapmanızı istiyor’ şeklinde konuştu. O dönem İmamoğlu İBB başkanıydı ve basın yayın organlarında İmamoğlu’nun ‘şu kadar kreş yaptıracağım’ şeklindeki demeçlerini görüyorduk. Adem’e, ekonomik durumumuzun iyi olmadığını söyledim, geçiştirdim. Bunun üzerine Adem yardım olarak daire de verebileceğimi söyledi ancak ben reddettim. İmamoğlu ve Soytekin arasındaki diyaloğu sektörden bildiğim ve duyduğum için telefonu kapatırken ki ses tonundan yakın bir zamanda bana yeniden bir hamle yapılacağını anladım. Nitekim öyle oldu.”

Keleş, Adem Soytekin’in ofise geldiğini ve kendisiyle görüştüklerini kaydederek, şöyle devam etti:

“Aynı konuyu açarak kendisini başkanın gönderdiğini söyledi. Ben yine kendisine olumsuz yaklaşınca cep telefonunu çıkararak hoparlörde konuşacak şekilde İmamoğlu’nu aradı. Kreşe yardım konusunda anlaşamadığımızı söyleyince İmamoğlu, ‘Madem anlaşamıyoruz, ben de onlara o projeyi tamamlatmayacağım, yaptırmayacağım’ dedi. Ben bunun üzerine ticaretimin sekteye uğrayabileceğini anladım ve göz işaretiyle Adem’e ‘tamam’ anlamı taşıyan taleplerini kabul ettiğimi belirtir işareti yaptım. Netice olarak kreşteki ısrarlarına istinaden Deniz İstanbul isimli projesinin Mercan Konakları’nda toplamda 3 adet devri, Adem Soytekin’in belirtmiş olduğu Sulkar İnşaat’a devrettim. Karşılığında hiçbir şekilde para almadım ve Adem’e projemde hiçbir şekilde iş yaptırmadım.”

Devrettiği 3 dairenin 2’sinin sahibinden.com adlı sitede satışa sunulduğunu aktaran Keleş, “Devrettiğim 3 adet dairenin ikisini geri almak zorunda kaldım çünkü dairelerin sahihinden.com sitesinde ve piyasadaki emlakçılarda daha uyguna ilana konulduğunu gördüm. Projemdeki tarafıma ait daireleri istediğim fiyata satabilmek için toplamda 3 milyon liraya bu 2 daireyi geri aldım. Normalde o dönem bedelsiz ve karşılıksız şekilde devretmiş olduğum toplamda 3 dairenin fiyatının benim satış fiyatıma göre bedeli yaklaşık 5-6 milyon lira arasındaydı.” beyanında bulundu.

“İBB’ye destek olmak amacıyla 4 milyon lira yardım istendiği” iddiası

İddianamede, “Deniz İstanbul” projesinin sahibi olan şüpheli Mustafa Keleş’in soruşturma aşamasında alınan ifadesine de yer verildi. Mustafa Keleş ifadesinde, projenin devam ettiği dönemde aile şirketi oldukları için bazı sorumlulukları oğulları olan Dursun Keleş ve Fuat Keleş’e devrettiğini anlattı.

Bu projenin yapımının başlarında İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğunu anlatan Keleş, Adem Kameroğlu ile aralarında gerçekleşen bir hukuk davası ile alakalı olarak İmamoğlu’nun kendisini arayarak davayı geri çekmesini söylediğini, kabul etmeyince de tartıştıklarını ve İmamoğlu’nun telefonu kapattığını kaydetti.

Keleş, bu olaydan sonra İmamoğlu ile diyaloğunun koptuğunu belirterek, “Daha öncesinde de aramızda bir problem gerçekleşmişti. Beylikdüzü’ndeki Deniz İstanbul projemin satış ofisinde yüz yüze görüştük. Bu görüşmede bana ‘patron, bana buradan bir villa ver’ deyince kendisine ‘başkanım maliyeti hesaplayıp size maliyetine bir villa verebiliriz’ dedim. Bunun üzerine bana ‘ben buranın belediye başkanıyım, bu ne demek?’ dedi ve oradan ayrıldı. Aslında aramızın limoni olmaya başladığı olay buydu. Adem Kameroğlu ile bahsettiğim olayı ise bahane göstererek iletişimimizi kopardı. Yaşanan bu olaylardan sonra aramızda husumet gerçekleşti ve bu durum Beylikdüzü ilçesinde yapımı süren Deniz İstanbul isimli projeme yansıdı.” beyanında bulundu.

İnşaat ruhsatlarının uzun bir süre verilmediğini, devamında ise İmamoğlu’nun sağ kolu ve kasası olarak bildiği Fatih Keleş’in, oğlu Fuat Keleş’e gelerek inşaat ruhsatı konusundaki problemi çözebileceğini söylediğini belirten şüpheli Mustafa Keleş, oğlunun projeyi alabilmek için Fatih Keleş’e 1 milyon doları elden verdiğini öne sürdü.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...