MHP lideri Devlet Bahçeli, Milli Birlik ve Dayanışma Kardeşlik Demokrasi Komisyonu heyetinin İmralı ziyaretini, "Komisyon heyetinin İmralı ziyareti tarihi bir gelişmedir." sözleriyle değerlendirdi.
MHP Lideri Bahçeli, partinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Lider Bahçeli, Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda Meclis'te kurulan tarihi komisyonun İmralı'ya gitme kararının tarihi bir adım olduğunu vurguladı.
MHP lideri Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları:
Milli birliği, milli kimliği ve milli devleti korumak, 1000 yıllık kardeşliği yaşamak ve yaşatmak amacıyla Terörsüz Türkiye'nin sonuna kadar müdaafındayız
Partimizden, AK Parti'den ve DEM Parti'den bir temsilcinin İmralı Adası'na gitmesi tarihi bir gelişmedir.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE'NİN EN CİDDİ MUHATAPLARINDAN BİRİSİ İMRALI’DIR”
Şüphe, istismar; güven asıldır. Bizim tarafımız, asil Türk milletinin yeridir. Terörsüz Türkiye'nin en ciddi muhataplarından birisi İmralı’dır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun geçtiğimiz Cuma günü İmralı’ya gitmek üzere nitelikli çoğunlukla aldığı karar doğrultusunda Milliyetçi Hareket Partisi, AK Parti ve DEM Parti’den birer milletvekilinin adaya gitmesi tarihî bir gelişmedir.
Bu vesileyle genel başkan yardımcımız ve İstanbul milletvekilimiz Sayın Feti Yıldız ile diğer milletvekillerimize yürekten teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi ve komisyonda bulunan diğer partiler İmralı’ya gitmekten sarfınazar etmişler. Varsın etsinler, hiç sorun değil.
Ondan bundan medet umarak terörsüz Türkiye hedefini takip etmiş olsaydık, onun bunun ağzının içine bakarak izin ve icazet arasaydık, böylesi ağır bir sorunu bırakın konuşmayı, yerimizden bile kıpırdayacak kudreti bulamazdık.
“TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİNE CEPHE AÇANLAR BEŞ PARA ETMEZ”
Korkaklar, yaşayanlar yalnızca hayatı seyreder. Biz seyirci değiliz. Hayatın yönünü değiştirme iradesini taşıyan, zamanın ve zeminin müşahidi Milliyetçi Ülkücü Hareketiz. Cesaret zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık felakete götürür. Yüreğimizle, gönlümüzle terörsüz Türkiye’nin yanındayız.
Tarihe, ecdada, şehitlere ve bayrağa sahip çıkmak; ortak geleceğe kucak açmak; millî değerler etrafında birleşmek; Türkiye’nin onurunu muhafaza etmek; millî birliği, millî kimliği ve millî devleti korumak; bin yıllık kardeşliği yaşamak ve yaşatmak amacıyla terörsüz Türkiye’nin sonuna kadar müdafiyiz.
Siyasî, ahlakî ve vicdanî hiçbir ölçü tanımayan; ilkesi, iradesi ve heyecanı olmayan; yalan, rüya ve istismardan başka sermayesi kalmayan; yolsuzluk, hırsızlık ve soygun çamuruna batmış; sorunlara başka başkentlerden bakan; başarısız, kötü niyetli, şaibeli bir muhalefet zihniyetinin ne yaptığına, ne söylediğine bakmıyoruz.
Kalemi kiralamış sözde yazarlara; üniversite zeminini kullanmaya çalışan fırsatçı mihraklara; sipariş ve sonuç çıkartan araştırma şirketlerine; güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarına; ecdadımıza gayret eden kadrolu sahte aydınlara; menfaat bağıyla göbeklerinden bağlanmış medya kanallarına; sözde sivil toplum işbirlikçilerine; ekranlarda, manşetlerde, sütunlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin ortak paydasında kim varsa, alayı birden… Teslim olursak, taviz verirsek diyorum ki kanımız kurusun.
Biz köklere, kökenlere bakmayız. Biz inançlara, mezheplere ayırmayız; bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız. Bayrağa saygı var mı? Ona bakarız. Millete hürmet var mı? Ona bakarız. Vatana sadakat var mı? Ona bakarız.
Bizim çağrımız, Yesevî’nin, Dede Korkut’un, Hacı Bektaş’ın tarihten gelen çağrısıdır. Bizim çağrımız, Kürşad’ın, Ulubatlı’nın, Sütçü İmam’ın, Kara Fatma’nın maziden ulaşan çağrısıdır. Bizim çağrımız, zedelenen, aşağılanan, hor görülen millî onurun çağrısıdır. Bizim çağrımız, terörsüz Türkiye’nin yeni yüzyılda hüküm veren, hükümran olacak Türk milletinin çağrısıdır.
Nihayet bizim çağrımız, Türkiye’nin kurtuluş çağrısıdır. Geçmişte yaşanan her şey geride kalmıştır. Hayat devam etmekte ve ileriye doğru hızla ilerlemektedir. Bu nedenle geriye takılıp kalmak bizleri ileriye götürmeyecektir. Ancak bu, kusurlarımızı ve yanlışlarımızı örtmek demek de değildir. Ne var ki hedeflerimiz geriye doğru değil, ileriye doğrudur. Gelecekte neler yapabileceğimizin arayışları şimdi önümüzdedir.
Mücadelemiz, milletimizi esas alan büyük bir birlik ve birleşme mücadelesi vermektedir. Vatanımızı temel alan büyük bir kucaklaşma ve kaynaşma mücadelesi vermektedir. Bu kapsamda gün, her zamankinden daha fazla birlik ve dayanışma günüdür.
“BOZGUNCULARA, YIKICILARA FIRSAT VERMEYECEĞİZ, İFTİRACILARA İTİBAR ETMEYECEĞİZ”
Elbette gündelik yaşayış veya karşılaşmalarımızda bir elin parmakları gibi ayrı ayrı düşüncelerimiz olabilir. Ancak eğer konu ülkemizin hâli ise, bir yumruk gibi sıkılı olmaktan başka bir seçenek tanımayız. Eğer mevzu bahis olan Türkiye ise, ayrıyı gayrıyı bir kenara bırakıp birleşmek zorundayız. Bozgunculara, yıkıcılara fırsat vermeyeceğiz. İftiracılara itibar etmeyeceğiz. Tahrik ve tertiplere ihtimam göstermeyeceğiz. Birlik olup kucaklaşacağız. Kürt ve Türk olarak tek bir ses, tek bir nefes olacağız.
Türkiye’mizi ve aziz milletimizi çağların ötesine taşıyabilmemizin başka bir yolu ve yöntemi olmadığını aklımızdan çıkarmayacağız. Hepimiz bunu başaracak azim ve inanca sahibiz. Gün, kısır tartışmaların günü değildir. Gün, birleşme, bütünleşme, saflarımızı sıklaştırma günüdür. Hakikati arayan, hakkın peşinden giden hiç kimse gürültüye kulak asıvermez, yalan ve dedikoduya itibar etmez.