Türkiye’de nüfus artış hızında belirgin bir yavaşlama yaşanıyor. TÜİK Başkan Yardımcısı Furkan Metin, doğurganlık oranlarının uzun vadede devam etmesi durumunda ülkenin ortanca yaşının 40 yıl içinde 45’in üzerine çıkabileceğini, bunun da iş gücü, sosyal güvenlik ve ekonomik dinamikler üzerinde ciddi etkiler yaratacağını vurguladı. Uzmanlar, mevcut trendin sürdüğü senaryoda Türkiye’nin yaşlanan bir toplum haline geleceğini ve kapsamlı önlemler alınması gerektiğini ifade ediyor.
Nüfus Artışında Düşüş Sürüyor
TÜİK verilerine göre, toplam doğurganlık hızı 2014’ten itibaren sürekli gerileyerek 2024’te 1,48 seviyesine indi. Bu oran, nüfusun yenilenme düzeyi olarak kabul edilen 2,1’in oldukça altında. Uzmanlar, bu eğilimin sürmesi halinde Türkiye’nin Avrupa Birliği ortalamasının da altına düşebileceği uyarısında bulunuyor.
Yaşlı Nüfus Oranı Artıyor
Metin, Türkiye’nin geçen yıl itibarıyla “çok yaşlı ülkeler” kategorisine girdiğini belirterek, önümüzdeki 25 yılda yaşlı nüfus oranının yüzde 25’in üzerine çıkabileceğini kaydetti. Uzman, mevcut doğurganlık trendinin devam etmesi durumunda sosyal güvenlik sistemi başta olmak üzere pek çok alanda ciddi sorunların gündeme geleceğini vurguladı.

Sezaryen ve Geç Evlilik Etkisi
TÜİK Başkan Yardımcısı, Türkiye’nin sezaryen doğum oranlarında dünyada ilk sırada olduğunu ve insanların hem geç evlendiğini hem de sezaryenle çocuk sahibi olduğunu belirterek, bu durumun nüfus artışını sınırladığını ifade etti. Metin, tek çocuk sahibi olan veya evlenmeyenlerin ilerleyen yaşlarda yalnızlık riskiyle karşı karşıya kalacağını söyledi.
Uzmanlar Topyekun Seferberlik Öneriyor
Milli Savunma Üniversitesi Deniz Harp Okulu Dekanı Prof. Dr. Cemalettin Şahin, Türkiye’nin nüfus krizinin yeni olmadığını, son 20 yıldır devam ettiğini ifade ederek, konut ve eğitim sisteminde köklü değişiklikler gerektiğini belirtti. Şahin, “Konut mimarisi, eğitim süreleri ve aile destek politikaları gözden geçirilmeli. Türkiye, topyekun bir seferberlik ile nüfus sorununa çözüm üretmeli” dedi.

Geleceğe Yönelik Uyarı
Uzmanlar, Türkiye’nin nüfus yapısındaki değişimin iş gücü, sosyal güvenlik, sağlık ve bakım harcamaları gibi alanlarda uzun vadeli etkiler yaratabileceğine dikkat çekiyor. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfus avantajını kaybetmemesi için kapsamlı politikaların hayata geçirilmesi gerektiği belirtiliyor.