YEREL seçimlerden sonra CHP ve yancılarının nelerle uğraştığına bakarsanız, Cumhur ittifakının önemini ve Türkiye’nin bekası ve geleceği için ne kadar hayati olduğunu çok daha iyi anlarsınız. Tam da beklediğimiz gibi, ganimet paylaşımı yapıyorlar. CHP’nin kime daha çok diyet borcu olduğu konusunda aralarında zaman zaman kavgalar çıkıyor. PKK uzantısı HDP’lilerin daha fazla pay kapabilmek için çürük İp’in sahipleriye Mecliste yaşadıkları ibreti alemdir ve nasıl kirli ve karanlık bir iş birliği yapıldığını bütün çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir. Bir HDP milletvekili İP’i Meclise taşıdıklarını Meclis kürsüsünden itiraf etmiştir. Bu aslında İP’in ucunun nerelere uzandığının, seçim sonrası MHP’ye yönelik yalan, karalama, hakaret ve iftiralarla neyin gizlenmeye çalışıldığının itirafıdır. Daha cicim aylarındayız ve kim bilir neler görüp, neler duyacağız. Kir ve pasın bizim tahmin ettiğimizin çok ötesinde olduğu anlaşılıyor.

CHP VE YANCILARININ GÜNDEMİ

Sicili bu kadar bozuk, siyasetteki varlığı bu kadar tartışmalı olanların, Türkiye’nin faydasına, milletin hayrına bir şey yapmalarını beklemek beyhudedir. Ülkemizin bu kadar meselesi var. İçeride ve dışarıda bir sırat köprüsünden geçiyoruz. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulduğu bir dönemi yaşıyoruz. Peki, CHP ve yancılarının gündemi nedir? İki şeyle meşguller. Birincisi bir sistem tartışması başlatarak ülkede huzursuzluk çıkarmak, siyaseti kilitlemek ve buradan bir siyasi rant elde etmek. İkincisi de AK Parti ile yollarını ayırmış vefasızların kuracağı parti üzerinden bir siyasi kaos oluşmasına zemin hazırlamak. İşleri güçleri bozmak, karalamak, bölmek, yıkmak ve yok etmek. Bunun adı da siyaset, hem de ilkeli siyaset oluyor. Sizin siyasetiniz de, ilkeniz de olmaz olsun!

COŞTUKÇA COŞUYORLAR

Kemal Kılıçdaroğlu’nun referandum çağrısı, CHP sözcülerinin açıklamaları tamamen belirsizlik ve kriz çıkarmaya yöneliktir. Birkaç belediye ele geçirmenin şımarıklığı ile coştukça coşuyorlar. Bunları dinlerseniz zannedersiniz ki, parlamenter sistem varken her şey güllük gülistanlıktı. Hiçbir sorunumuz yoktu. Kuvvetler ayrımı teminat altındaydı. Hukuk mükemmel işliyor, demokrasi tıkırında gidiyordu. Şimdi bütün bunlardan mahrum kaldık. Tutturmuşlar bir “tek adam” türküsü, dönüp dönüp söylüyorlar. Bunların hadi akılları başka türlü çalışıyor, anladık. Hiç mi dünyada ne olup bittiğini merak etmezler? Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde yürütme organı meclis dışındandır. Seçilen Cumhurbaşkanı yürütmenin başıdır ve güvenoyunu milletten almıştır. Ne bekliyor, ne istiyorsunuz? Cumhurbaşkanı, “ben yürütmenin başıyım, ama gelin siz hükümet olun. Kimi istiyorsanız onları bakan yapın. Benim yetki ve sorumluklarımı da siz üstlenin. Bende uzaktan sizi seyredeyim” demesini mi bekliyorlar? Bu nasıl anlayış, nasıl mantık, nasıl siyaset, nasıl muhalefet etmektir? Böyle bir muhalefeti, böyle bir anlayışı ne kadar ciddiye alabilir, ne kadar üzerinde düşünebilirsiniz? Bunlar açık ve aleni şekilde Türkiye’nin vaktini, enerjisini ve geleceğini tüketiyorlar. Dolayısı ile söylediklerini ciddiye almak mümkün değildir. Hükümet işine bakmalı, Cumhur ittifakı bildiği yolda devam etmelidir.

AYRILIYOR VE AYRIŞTIRIYORLAR

Aynı durum çok daha trajikomik biçimde yeni parti peşinde olanlar için geçerlidir. Ne oldu, hangi ihtiyaç ortaya çıktı da, her şeyi bir kenara bıraktınız, kurduğunuz, uzun yıllar en yetkili makamlarında bulunup bütün icraatlarında birinci derecede sorumluluk taşıdığınız partinizi bir anda kenara atma noktasına geldiniz? Neyin peşindesiniz, ne istiyor, neyi hedefliyorsunuz? Kime hizmet ediyor, kimlerle işbirliği yapıyorsunuz? Türkiye’nin yeni bir partiye ihtiyacı yok. Böyle bir arayış, böyle bir talep de ortada görünmüyor. Ortalıkta bu kadar senaryonun dolaşması sizi hiç mi rahatsız etmez? Bölerek, ayrılarak, ayrıştırarak nereye varacaksınız? Daha önceki örnekleri biliyor musunuz? Tarih, sizin gibi kerameti kendinde görüp, bulunmaz olduğunu zannederek yollarını ayıranların hazin örnekleriyle dolu. Özellikle Türk siyasi tarihinde çok çarpıcı numuneler bulabilirsiniz?

İFŞA OLUYORLAR

CHP’nin bu ülke için bir ayak bağı olduğunu biliyoruz. Bu kadarla kalmayıp daha da ileri gittiğini ve çok ciddi bir milli güvenlik sorunu oluşturduğunu da söyledik. Doğal olarak yancıları da aynı yolu yürüyor, aynı şeyi yapıyor, aynı tehlikeyi oluşturuyorlar. Hep birlikte çok daha büyük bir tehdit haline gelmişlerdir. PKK içlerindedir, FETÖ yanlarındadır. Türkiye ile meselesi olan her kim varsa tamamı için ümit olmuşlardır. Neyse ki, milletin bunların gerçek yüzünü görmesi için fazla beklemeyeceğiz. Mecliste başlayıp ellerindeki belediyelerle devam edeceği anlaşılan paylaşım kavgaları, diyet ödeme mecburiyetleri fazla bir şeye gerek kalmadan, ifşa olmalarına yetecektir. Cumhur ittifakının ne kadar önemli ve hayati olduğunu bunların sicillerine bakarak çok daha iyi anlıyoruz.