Eğer kapak olacak iş, icraat, söz, eylemleri burada sıralayacak olsak, Kılıçdaroğlu’nun insan içine çıkacak hali kalmaz. Daha birkaç gün önce şehit ailelerinin taktığı kapak, ömrü boyunca kendisine yeter de artar bile.

YSK’nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı, bizim için sürpriz değildir. Gerek yazdığımız yazılarda, gerek katıldığımız televizyon programlarında, eğer hukuk varsa bu seçimlerin yenilenmesi gerektiğini kesin şekilde söylemiştik. Gerekçe gayet açık ve nettir. Şaibeli oy oranı, iki aday arasındaki farktan çok daha fazladır. Kaldı ki, bu seçimin iptalini gerektiren sandık kurulu usulsüzlükleri gibi başka haklı gerekçeler de vardır ve YSK bütün bunları dikkate almalıydı ve böyle de oldu. Açıklan hüküm, akla da, hukuka da, gerçeklere de, YSK’nın daha önceki kararlarına da son derece uygundur.

YENİLEME SÜRPRİZ DEĞİL

  Aslına bakarsanız, İstanbul seçimlerinin çok tartışılacağı, birçok şeye gebe olduğu, daha seçim akşamından belliydi. Nitekim 1 Nisan sabahı NTV’de katıldığınız programda, belirsizliklere dikkat çekmiş ve seçimlerin yenilenme ihtimalin olduğunu dile getirmiştim. İstanbul gibi 8,5 milyon vatandaşımızın oy kullandığı bir seçimde, 13 bin fark çok küçüktür. Bu kadar az fark olan yerlerde itiraz kaçınılmazdır. Kaldı ki, daha sonra bu itirazları haklı çıkaracak çok şey ortaya dökülmüştür. Elbette 1 oy fark bile yeterlidir, ama o oyun vicdana, hukuka, ahlaka, demokrasiye uygun verilmiş olması gerekir. Eğer sandıkların yüzde 4’nün yeniden sayımında aradaki farkta çok ciddi değişimler oluyor ve bu fark da hep bir aday lehine azalıyorsa, orada durmak gerekiyor. O sandıklarda görev yapanların da kanunun, hukukun dışına çıkarak görevlendirildikleri ve bir organize durum olduğu ortaya çıkarsa, kimse haktan, adaletten söz edemez.

İTİRAZ SADECE CHP’NİN HAKKI MI?

  CHP ilk dakikadan itibaren bir samimiyet ortaya koyamamış, oldu-bitti ile İstanbul’un üzerine oturmaya kalkışmıştır. Telaşla sürecin biran önce bitirilmesini, mazbatanın verilmesini ve bütün şaibelerin, iddiaların, ortaya çıkan bilgi ve belgelerin üzerinin örtülmesini ve yok sayılmasını ısrarla istemiştir. İtirazın bir hak olduğunu kabul etmiştir, ancak söz ve davranışları ile bu hakkı sadece kendisinin kullanabileceğini göstererek ucube anlayışının herkes tarafından kabul germesini beklemiştir.Hukuku, demokrasiyi kendi varlığı ve menfaatleriyle sınırlayan CHP zihniyetinin, YSK kararından sonra nasıl bir kızgınlık gösterdiğini ibretle izliyoruz.

KAOS VE KRİZ ARIYORLAR

  Hiç boşuna debelenmeye gerek yok. Meseleyi sulandırmaya, başka yerlere çekmeye, özellikle de demokrasi dışı yollara tevessül ederek, bir kriz ve kaos oluşturmaya çabalamak, CHP’nin karanlık sayfalarına bir yenisine eklemekten başka bir sonuç doğurmayacaktır. Belli ki, mağduru oynamaya, milletin zihnini bulandırmaya uğraşıyorlar. Her zaman olduğu gibi, iktidarı, belediye başkanlığını millet iradesinde değil, olağanüstülüklerde, kriz ve gerginliklerde, hatta mümkünse iç ve dış müdahalelerde arıyorlar. Bu arayışlar CHP’nin geçmişine de, kimyasına da, zihniyetine de uygun olabilir, ama bunu ne kabul ederiz, ne de hoş görürüz.  

YSK’YA SALDIRI SUÇTUR

  YSK İstanbul için kimin belediye başkanı olacağını belirlemedi. Millet iradesine yapılan müdahaleyi durdurdu. Son sözü hak ve yetki sahibi olan Türk milletinin söylemesinin yolunu açtı. Bu kadar basit, bu kadar nettir. CHP kime neyi anlatıyor, kime neyi şikayet ediyor. Kararı verecek olan İstanbul’da yaşayan vatandaşlarımızdır. YSK Hakimlerini hedef göstererek, hakaretler yağdırarak, tehditler savurarak belki, kendi yandaşlarının gazını alabilir, ama ne miller iradesini değiştirebilir, ne de hukukun işlemesine engel olabilir. Yapılan açık şekilde bir suçtur.

AL SANA KAPAK!

  Kılıçdaroğlu’na tavsiyemiz, altından kalkamayacağı sözler söylememesi ve haddini aşmamasıdır. Özellikle, böyle bir sicile, böyle bir geçmişe sahipken bir şey söylemeden önce bir değil, bin defa düşünmeli, hatta önce aynaya bakmalıdır. Eğer kapak olacak iş, icraat, söz, eylemleri burada sıralayacak olsak, Kılıçdaroğlu’nun insan içine çıkacak hali kalmaz. Daha birkaç gün önce şehit ailelerinin taktığı kapak, ömrü boyunca kendisine yeter de artar bile. PKK uzantısı PYD’yi terör örgütü olarak görmediğinizi bu milletin gözlerinin içine bakarak söyleyeceksiniz, sonra da o PYD’nin şehit ettiği kahramanların cenaze törenlerine gidip, hiçbir şey olmamış gibi yüreği yanık ailelerin ellerini sıkmaya kalkışacaksınız. Bırakın elinizi sıkmayı, yüzünüze bile bakmaz, kapağı takar sizi geldiğiniz gibi geri gönderirler. Tabi, “bunu anlayacak izan, hazmedecek vicdan, kızaracak yüz var mı?” diye sormak gerekiyor.

TC SİZİ ÇARPAR

  Eli kanlı katillerin siyasi uzantıları ile seçim ittifakı kuracak, kazandığınız yerlerde kirli paylaşımlar yapacak, teröristlerin ümidi haline geleceksiniz, sonra da tabelaya TC koydurarak, bu kiri, bu ayıbı örtmeye çabalayacaksınız. TC’yi kirli emellerinize kapak yapmaya kalkışırsanız, işte sizi böyle çarpar. Dışarıya TC asmak, içerideki ihaneti örtmeye yetmiyor. Kimleri cesaretlendirdiğinizi, azdırdığınızı son günlerde arka arkaya gelen şehit cenazeleri göstermiyor mu? Hiç şüpheniz olmasın, bütün Türkiye’de, İstanbul’da nasıl bir kirli oyunun içinde olduğunuzu görüyor.