CHP’nin arsızlığı ve terbiyesizliği bir yöntem haline getirmesi hiçbir şarta altında kabul edilemez. Kılıçdaroğlu bu çirkin ve düşük adamın söylediklerini kendisini iade edip görevden almalı ve bizzat sayın Bahçeli’den özür dilemelidir.

Türkiye’nin en ciddi meselelerinden birisi de anamuhelefet partisi konumundaki CHP’nin, gün geçtikçe ağırlaşan bir milli güvenlik sorunu haline gelmesidir. Tutarsızlıkları, savrulmaları, çelişkileri, yanlışları, ihanetleri kavgaları, artık kendi iç meseleleri olmayı aşmıştır ve milli birliği tehdit eder hale gelmiştir.Genel Başkanın sözleri Türkiye ile meselesi olan herkesi ümitlendirip sevindirirken, parti sözcülerinin açıklamaları, edep, ahlak, vicdan dahil, her türlü değeri yerle bir etmektedir.

  BÖLÜCÜLERİN ARKA BAHÇESİ

CHP sözcülerinin sık tekrarladıkları, “Atatürk’ün partisiyiz” sözü, bu ülkenin kurucu değerlerine yapılabilecek en büyük hakarettir. Zira, bugünkü CHP’nin hiçbir yerinde Atatürk yoktur. Atatürk’ün ilkeleri, yaptıkları, hedefleri ve sözleri çok önceden bir kenara bırakılmış, bu değerlerin tam tersi istikamete yelken açılmıştır. CHP ile Atatürk düşmanı parti veya mahfiller arasındaki tek fark yöntemdedir.  Onlar doğrudan saldırıyor, CHP maske takıyor. O kadar ki, CHP Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete düşman olanlarla, bu ülkenin bölünmez bütünlüğüne tehdit oluşturanlarla işbirliği yapılmasında hiçbir sakınca görülmemiştir. PKK’dan FETÖ’ye bütün bölücü ve yıkıcı unsurlar CHP’nin arka bahçesine dönüşmüş durumdadır. Her türlü işbirliği yapılmakta, her türlü ihanete ortak olunmaktadır. Cumhurbaşkanı adayı olarak milletin önüne çıkardıkları ismin ilk işi, gidip PKK uzantısı partinin başkanını hapishanede ziyaret etmek olmuştur.Böyle bir partinin Atatürk’le ne ilgisi, ne alakası olabilir? Sadece bu kadarı dahi, İş Bankası hisselerinin ivedilikle hazineye devredilip, gerçek sahibi olan Türk milletine mal edilmesini şart kılmaktadır.

  AHLAKI DA TEHDİT EDİYORLAR

Bu hazin durum yetmezmiş gibi, parti yönetimini oluşturan bazı isimler üslup ve seviye olarak yerlerde sürünmekte, çirkefleşmenin adresi olmakta hiçbir sakınca görmemektedirler. Parti sözcüleri, adeta bir küfür ve hakaret makinası gibi çalışmakta, etrafa kir ve çamur saçmaktadır. Tipitip sözcünün, kendi etrafını bile çıldırtan acıklı durumu hafızalarda tazeliğini korurken, Grup Başkanvekili sıfatlı zavallı, yeni bir faciaya imza atmakta hiç tereddüt etmemiştir. Sayın Devlet Bahçeli gibi zarafetin, ciddiyetin, dürüstlüğün ve erdemin timsali olmuş, bu özellikleriyle siyasete değer ve seviye kazandırmış bir lidere, sokak dilinde dahi rastlanmayacak, son derece düşük, adi, çirkin ve ahlaksız bir sataşma yapılmıştır. Bu hazin durum bir istisna değildir. Dil sürçmesi veya kişisel bir düşüklük olarak değerlendirilemez. Ne acıdır ki CHP yönetiminin genel seviyesi budur ve bu durum, hem siyasette, hem toplum da, hem de milli ve manevi değerlerimizde çok ağır bir tahribat yapmakta, çok ciddi bir sıkıntı oluşturmaktadır. CHP bu haliyle sadece milli güvenlik sorunu olmakla kalmıyor, aynı zamanda milli ahlakı da ağır biçimde tehdit ediyor.

  KAVGA KRİZ VE KAOSUN ADRESİ

Artık herkes çok iyi biliyor ve kabul ediyor ki, CHP, kavganın, krizin ve kaosun adresidir. Böyle oldukları için sık sık soluğu ya mahkemede veya kurultayda alıyorlar. Bir de büyük pişkinlikle bu vahim durumdan övünme payı çıkarıyorlar. Ancak buralardaki hesaplaşma ile bir sonuç almalarının mümkün olamayacağı defalarca test edilmiş ve görülmüştür. Bizim tavsiyemiz, yeni bir genel başkan aramak, parti yöneticilerini değiştirmek yerine, hemen bir kurultay toplayıp bu perişan hallerini masaya yatırmalarıdır. Kurultayda öncelikle bu ülkenin partisi olmak, dürüst, seviyeli, ihtiyaca uygun, milli ve isabetli bir program geliştirmek için neler yapabileceklerini tartışmalıdırlar. Üslup ve seviyede hiç olmazsa kendi ortalamalarının üzerine çıkmak için tedbir almalı ve bunu karara bağlamalı, sonra da buna uygun bir yönetim belirlemelidirler.

  KILIÇDAROĞLU TEMİNAT VERMELİ

Tavsiyemize uyup uymamaları kendi bilecekleri iştir. Ancak, biz kendi tespitimizi yapar, kendi sözümüzü söyleriz. CHP’nin arsızlığı ve terbiyesizliği bir yöntem haline getirmesi hiçbir şarta altında kabul edilemez bir durumdur. Hiç şüphe yok ki, hakaretleri, küfürleri, düşüklükleri karşılıksız kalmayacaktır. Ne bu ülke sahipsiz, ne de ülkücü ve milliyetçiler, bu seviyesiz söz ve tavırlara, doğrudan liderine yapılan aşağılık sataşmalara izin verirler. Haddini ve kendini bilmez bir şekilde zıvanadan çıkmış grup başkanvekili gerek meclis ve medya ortamında, gerek günlük hayatında “şamar oğlanı” olmaktan daha beter hale getirilmiştir. Ancak bu yetmez. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu hiç olmazsa hayatında bir defa olsun doğru bir iş yapmalı, bu çirkin ve düşük adamın söylediklerini kendisini iade edip görevden almalı ve bizzat sayın Bahçeli’den özür dilemelidir. Bir daha benzer şeylerin olmayacağının teminatını vermek ve bunun tedbirini almak zorundadır. Tahammül sınırları daha fazla zorlanmamalı ve herkes aklını başına almalıdır. Ülkenin anamuhalefet partisi konumundaki bir siyasi yapının bu durumlara düşmüş olması çok acı ve bir o kadar da ibret vericidir.