Solun açmazı…
CHP yönetimi ve yandaş medyası her zaman olduğu gibi çıkmazda…
CHP’nin siyaset ve hizmet üretemeyişinden kaynaklı boşluğu kapamanın peşinde çırpınıp duruyorlar.
Çünkü freni patlamış kamyon misali yokuş aşağı gittiklerini en iyi kendileri görüyor, bu nedenle bir kaçış rampası arıyorlar.
***
İçinde bulundukları aciz durumdan kurtuluş için çareyi “Cumhurbaşkanı adayı kim olsun” tartışmasına sığınmakta buluyorlar.
Gece gündüz ara vermeden Ekrem İmamoğlu’nun mu yoksa Mansur Yavaş’ın mı aday olması gerektiğini boşu boşuna sorgulamıyorlar.
Aslına bakarsanız, bir taşla kuş sürüsü vurmayı hedefliyorlar.
***
CHP’nin Türkiye’nin sorunlarına dair çözüm üretemediği gerçeğinin üzerini örtmenin yanında akıllarınca…
Hizmetsizlikleriyle nam salmış CHP’li belediye başkanlarının çapsızlıkları kim Cumhurbaşkanlığına aday olacak tartışmalarıyla kapanmaya çalışılıyor.
Oysa CHP yönetimi ve yandaş medyasının gündeme geldiği zaman yaratacağı parti içi savaşı kontrol altına almak için çabalaması gereken konu ise bambaşka…
***
Ekrem İmamoğlu…
Kendisi siyasete ANAP’ta başlamış biri…
ANAP serüveninden sonra CHP’ye katıldığı “Benim Sevgili Başkanım” isimli kitapta “Siyasi tercihi netleşti. Kararlı bir CHP seçmeni olmuştu” şeklinde cümlelerle anlatılmadı mı?
Ekrem İmamoğlu’ndan ANAP saflarında CHP’ye karşı siyasi mücadele vermediğine dair bir açıklama geldi mi?
Hayır…
***
Keza Mansur Yavaş…
Siyasi çizgisi BBP’den, ANAP’a ordan MHP’ye zikzaklarla dolu biri…
Kendisi bu durumu “40 yıllık geçmişimi geride bırakarak CHP’ye geldim” ifadesiyle özetlemedi mi?
Evet…
***
O zaman bugün TV’lerde tartışılmasa bile vatandaşın yavaş yavaş seslendirmeye başladığı o soruyu soralım…
Cumhuriyetle yaşıt olmakla övünen partinin içinde Cumhurbaşkanı adayı göstermek için tüm siyasi hayatı CHP’de geçmiş tek bir isim yok mudur?
Ortada CHP’li seçmene bizzat CHP yönetimi tarafından uygulanan bir dayatma vardır.
CHP’ye yakın medyanın köpürttüğü bu dayatma solun açmazı değilse nedir?
