5 dakika...
Özgür Özel’in genel başkan olduktan sonra üstlendiği en önemli misyon, partisinin iliklerine kadar işlenen ülkesini yabancı devletlere şikâyet etme alışkanlığını sürdürmek üzerine kuruluydu.
Bu uğurda ilk adımı, katıldığı Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda kurduğu “Demokratik siyaseti güçlendirmeli, yükselen otoriterliğe karşı dayanışmayı artırmalıyız” sözleriyle attı.
O günden bu yana, CHP’nin icazetli bir siyaset anlayışını takip edeceğini duyurmak adına her yolu denemekten çekinmedi.
***
Yabancı büyükelçilere mektuplar yazıldı, yabancı gazetelere makaleler gönderildi, yabancı televizyonlara demeçler verildi.
Türkiye’nin iç meseleleri yabancı başkentlerin gündemine taşınmaya çalışıldı.
Özellikle Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk soruşturmaları kapsamında tutuklanıp cezaevine gönderilmesinin ardından vites yükseltildi.
CHP’li belediyelerde patlayan skandalları perdelemek için başvurulan algı operasyonlarının bir ayağı, Türkiye’nin dünyaya şikâyet edilmesi üzerine oturtuldu.
***
Özgür Özel, Batı’dan CHP’ye destek isterken son derece umutluydu.
Batı’nın beklenen desteği bir türlü vermemesinin ardından ise umudu yavaş yavaş kırıldı.
Türkiye karşıtlığının duyurulmasına aracı olan imkânları bu kez, medet umulan Batı’nın “sessiz kaldığını” dillendirmek amacıyla kullanmaya başladı.
Bir yandan Türkiye’yi şikâyet ederken diğer yandan “Erdoğan’ın uluslararası toplumda Avrupa Birliği ülkelerinden hissetmesi gereken basıncın yüzde 10’unu bile hissettiğini ifade etsem yanlış olur” sözleriyle Batı’yı Batı’ya şikâyet etmesi Özgür Özel’in belki de bugüne kadarki düştüğü en tuhaf durumdu.
Bu tuhaflığa geçtiğimiz gün Brüksel’de katıldığı Avrupa Sosyalist Partisi Liderler Toplantısı’nda bir yenisi eklendi.
***
Özgür Özel, hem yabancı devletlere karşı Türkiye aleyhtarlığı yapacak kadar fütursuzlaştı hem de Avrupa Konseyi Başkanı ile “5 dakika bile görüşme imkânı bulamamasını kabul edilemez” buldu.
Bir zamanların “tam bağımsız Türkiye” sloganını siyasal ilkeleri arasında sayan bir partinin, bugün ülkesini hedef almasını örgütlemek amacıyla yabancılarla yan yana gelememekten yakınması, CHP’de yaşanan çürümenin en net fotoğrafı oldu.
Avrupa’dan alkış bekleyen bu siyaset anlayışı, ne demokratik ne de milli bir yönünün kaldığını yaşanamayan “5 dakikanın” hayal kırıklığını dillendirerek tüm dünyaya duyurdu.
