BİN YILLIK HESAPLAŞMA: LOZAN KONFERANSI VE ANTLAŞMASI (3)

TBMM 2 Kasım 1922’de İsmet Paşa’nın Baş Murahhaslığını (delegeliğini), Sağlık Bakanı Dr. Rıza Nur ve Maliye Bakanı Hasan Bey’in (Saka) murahhaslıklarını onaylamıştır. Buna göre Lozan’a giden Türk delegasyonu şu şahıslardan oluşuyordu:

Baş Delege: İsmet İnönü (Dışişleri Bakanı).

Delegeler: Dr. Rıza Nur (Sağlık Bakanı), Hasan Saka (Maliye Bakanı).

Danışmanlar: Münir Ertegün, Ahmet Muhtar Çilli, Veli Saltık, Zülfü Tigrel, Zekâi Apaydın, Mahmut Celal Bayar, Şefik Başman, Seniyettin Başak, Şevket Doğruer, Tevfik Bıyıklıoğlu, Tahir Taner, Nusret Metya, Hikmet Bayur, Zühtü İnhan, Fuat Agralı, Mustafa Şeref Özkan, Şükrü Kaya, Hamit Hasancan, Cavit Bey, Haim Nahum, Baha Bey.

Basın Danışmanları: Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı.

Genel Sekreter ve Danışman: Reşit Saffet Atabinen.

Mütercim: Hüseyin Pektaş.

Kâtipler: Ali Türkgeldi, Mehmet Ali Balin, Cevat Açıkalın, Celâl Hazım Arar, Saffet Şav, Süleyman Saip Kıran, Rıfat Bey, Dr. Nihat Reşat Belger, Atıf Esenbel, Sabri Artuç.

Yukarıdaki delegasyon, 1. Dönem Lozan Konferansı’na (20 Kasım 1922 - 4 Şubat 1923) katılmıştır. Bu gruptan Ahmet Muhtar Çilli, Veli Saltık, Zülfü Tigrel, M. Celâl Bayar, Seniyettin Başak, Şevket Doğruer, Zühtü İnhan, Şükrü Kaya, Hamit Hasancan, Cavit Bey, Haim Nahum, Baha Bey, Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Kemal Beyatlı, Reşit Saffet Atabinen, Mehmet Ali Balin, Cevat Açıkalın, Celâl Hazım Arar, Saffet Şav, Süleyman Saip Kıran, II. Dönem Lozan Konferansı›na (23 Nisan 1923 - 17 Temmuz 1923) katılmamıştır.

İkinci Dönem Lozan Konferansı›na yeniden katılanlar ise şunlardır:

Genel Sekreter ve Danışman: Tevfik Kâmil Koperler.

Katîpler: Naci Kenter, Hamit Eseniş, Ali Muhtar Bey, Aziz Topkaç, Hüsnü Özer.

Ayrıca Fransa, İsviçre ve Almanya’da görevli hariciyecilerden Ferit Tek, Cemal Hüsnü Taray, Cevat Üstün ve BMM Almanya - Avusturya basın temsilcisi ve Serveti Fünun Dergisi sahibi Ahmet İhsan Tokgöz bir süre konferans çalışmalarına katılmışlardır.

Konferansa şu gazeteciler katılmışlardır:

I. Dönemde: Ahmet Cevdat (İkdam), Ahmet Şükrü Esmer (Vakit), Hüseyin Yalçın (Tanin).

II. Dönemde: Velit Ebuzziya (Tevhid-i Efkâr), Ahmet Şükrü Esmer (Vatan), Suphi Nuri İleri (İleri), Ali Naci Karacan (Akşam), Kerami Kurtbay (Hâkimiyeti Milliye), Mecdi Sadrettin Sayman (İkdam), Kemal Salih Sel (Yeni Gün), Asım Us (Vakit), Hüseyin Cahit Yalçın (Tanin), Ahmet Hidayet Reel (Öğüt).

YETKİ BELGESİ, HEYETE VERİLEN TALİMAT

Türk heyeti bu şekilde belirlendikten sonra, Başbakan H. Rauf (ORBAY) Bey imzasıyla, İsmet Paşa’nın yetkili kılındığını gösteren iki yetki belgesi (Selâhiyetname/Yetki Belgesi, Pleins Pouvvoirs) düzenlenmiştir. Her iki belgede de “Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Hariciye Vekili olup aynı mecliste Edirne Meb’usu bulunan” İsmet Paşa, “Türkiye ile Müttefik Devletler Yunanistan ile Sulh Muahadesini (Antlaşmasını) ve Türkiye ile komşu olup gerek boğazlar meselesi, gerek Şarki Trakya hudutlarıyla alakalı diğer devletlerle muahedeleri müzakere ve aktetmek ile tavzif olunmuştur (görevlendirilmiştir)” denilerek yetkili kılınmıştır. Bu yetki belgelerinin konferansın birinci dönemini ilgilendireni “Ankara, 31 İlkteşrin (Ekim) 1922”, İkinci dönemi ilgilendireni “Ankara,10 Nisan 1923” tarihlidir.

Ankara Hükümeti, konferansa giden heyete 14 maddelik bir talimat vermiştir. Bu talimat, Lozan Barış Konferansı müzakerelerinde takip olunacak esaslar hakkındaki “Başbakanlık kararı” olup, Başvekil Hüseyin Rauf Bey’in, Müşir Fevzi Paşa’nın, Hariciye Vekili İsmet Paşa’nın ve Rıza Nur Bey’in imzalarını taşımaktadır.

Bu talimat, Ankara Hükümeti’nin görüşülecek konularla ilgili temel görüşlerini içerdiği için çok önemlidir. Burada bahsedilen 14 madde şu şekildedir:

1. Şark Hududu: (Ermeni Yurdu) Mevzubahis olmaz. Olursa inkita-ı müzakereyi (müzakerelerin kesilmesi) mucib olur (gerekir).

2. Irak Hududu: Süleymaniye, Kerkük ve Musul livaları istenecektir. Konferansta bundan farklı olmak üzere tahassür edecek şekil için (istenmeyen bir durumun ortaya çıkması halinde) Heyet-i Vekile’den (Bakanlar Kurulu’ndan) talimat alınacaktır. Petrol vs. imtiyazad (imtiyazlar) meselesinde İngilizlere bazı menafi-i iktisadiye (ekonomik çıkarlar) temini görüşülebilir.

3. Suriye Hududu: Bu hududun tashihine (düzeltilmesine) vesait-i mümküne (mümkün olan araçlar) ile son derecede çalışılacak ve bu hudut (sınır) azamî (en çok) şöyle olacaktır: Re’si İbni Hani’den itibar ile Harim, Müslimiye, Meskene, badehu (bundan sonra) Fırat Yolu, Derzor, Çöl nihayet Musul vilâyeti cenup hududuna (Güney sınırına) vasıl olur (ulaşır).

4. Adalar: İktiza-ı hale (gereken duruma) göre muamele icrası ve sahillerimize pek karib (yakın) olan meskûn ve gayri meskûn adaların behemehal ilhakı (mutlaka alınması). Muvaffakiyet hasıl olmadığı (başarılamadığı) takdirde Ankara’dan istifsarı (sorulması).

5. Trakya Garb (Batı) Hududu (Sınırı): 1914 hududunun istihsaline (gerçekleştirilmesine) çalışılacaktır.

6. Garbî Trakya (Batı Trakya): Misâk-ı Millî Maddesi.

7. Boğazlarda ve Gelibolu Sibbi Ceziresi’nde (Yarımadası’nda) ecnebi (yabancı) bir kuvve-i askeriye (askeri birlik) kabul edilemez. Eğer bu babdaki (konudaki) müzakere inkıta-ı mucib ise (görüşmelerin kesilmesi gerekirse) inkıtadan evvel (kesilmeden önce) Ankara’ya malûmat (bilgi) verilecektir.

8. Kapitülâsyonlar kabul edilemez. İnkıta-ı müzakere lâzım gelirse (görüşmelerin kesilmesi gerekirse) yapılır.

9. Ekalliyet: Esas mübadeledir (nüfus değişimidir).

10. Düyûn-u Umumiye: Bizden infikâk eden (ayrılan) memalike (ülkelere) tevzii (dağıtılması). Yunan’a devri yani tazminatla mahsubu. Olmadığı takdirde 20 sene tecil (ertelenmesi) ve tesviye (ödenmesi) Düyûn-u Umumiye idaresi kalmayacaktır. Müşkülât zuhurunda (zorluk çıktığında) sorulacaktır.

11. Ordu ve donanmaya tahdidat (sınırlama) mevzu olamayacaktır.

12. Müessesat-ı Ecnebiye (Yabancı Kurumlar): Kavaninimize (kanunlarımıza) tâbi olacaktır.

13. Bizden infikâk eden (ayrılan) memleketler için Misâk-ı Milli’nin madde-i mahsusası mer’idir (özel maddesi geçerlidir).

14. Cemaat ve Efkaf-ı İslâmiye (Müslümanlar ve İslami Vakıflar) ve hukuku muahedat-ı sabıkaya tevfiken (önceki antlaşmalara göre) temin olunacaktır.

KONFERANSIN TOPLANMASI VE GÖRÜŞÜLEN KONULAR

Konferans genel oturumuna 21 Kasım 1922 de başlamıştır. Görüşmeler 4 Şubat 1923 de kesintiye uğramış, 23 Nisan 1923 de tekrar başlamış ve barış antlaşması ve bununla ilgili diğer belgeler 24 Temmuz 1923 de imzalanmıştır. Görüşmeler sırasında taraflar arasında birçok mektup teati edilmiştir. Lausanne’da Hotel du Château’da yapılan toplantılarda Müttefik Devletlerin temsilcileri bir iki hafta zarfında bir barış antlaşmasının hazırlanabileceğini ümit ediyorlardı. Ancak, İsmet Paşa’nın Türk çıkarlarını ısrarla savunması karşısında görüşmeler sekiz ay devam etmiştir. Lozan görüşmelerinin uzun sürmesinin başlıca sebeplerini şu şekilde özetlemek mümkündür: 1- Konferansta Türkiye’nin tutumu açık ve kesin idi. Türkiye sadece her medeni millet gibi kayıtsız şartsız bir bağımsızlık istiyordu. Müttefikler ise yüzyılların kökleştirdiği alışkanlıklarla Türk isteklerini kolay kolay kabul etmemişler ve eski düzeni başka yollardan devam ettirmeye çalışmışlardır. 2- Türkiye yeni barış düzenini milletlerarası hukukun ilkelerine dayandırmaya çalışıyordu. Batılı Devletler ise, Osmanlı İmparatorluğu’na kabul ettirilen Sevres (Sevr) Antlaşması’nı esas almışlar ve katlandıkları “fedakârlığı” bu antlaşmada yapılan değişikliklerle ölçmüşlerdi. Bu yüzden iki tarafın esas olarak aldığı ölçülerde temel farklar bulunuyordu. 3- Müttefikler Türkiye’yi kendilerine karşı yenilmiş ve Yunanistan’ı yenmiş bir devlet sayıyorlar ve bütün işleri buna göre düzenlemek istiyorlardı. Türkiye ise bağımsızlığı için savaşmış ve bunda başarıya ulaşmış bir devlet olarak, bu başarıyı bütün devletlere kabul ettirmeye gayret ediyordu. Lozan Konferansı 20 Kasım 1922 günü Mont Bennon Gazinosu’nda İsviçre Konfederasyonu Başkanı M. Haab’ın bir konuşması ile açılmış ve onu Müttefikler adına İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon’un ve arkasından İsmet Paşa’nın konuşmaları izlemişti. İsmet Paşa konuşmasında, konferans masasında Türkiye›nin egemen ve bağımsız bir devlet olarak kabul edilmesi ve eşit hak ve yetkilere sahip olması gerektiğini belirtmiştir. Gerçekten, Lausanne Konferansı görüşmeleri sırasında Türk temsilcilerinin üzerinde ısrarla durdukları en önemli konu bu olmuştur. Türkiye iktisadî, malî, hukukî konularda azınlık ve ülke meselelerinde haklarını bu şekilde savunabilmiştir.

YARIN: KONFERANSA KATILAN DEVLETLER