Türkiye'de mareşal rütbesinde bulunan iki simden biri olan Fevzi Çakmak, hayatı boyunca cepheden cepheye koşmuş, krirtik kararların altına imzasını atmıştır. Haberimizde, İlk Savunma Bakanı, İlk Genelkurmay Başkanı ve son Mareşal olan Fevzi Çamka'ın yaşam öyküsünü ve hakkında merak edilenleri bir araya getirdik...

MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK KİMDİR VE HANGİ GÖREVLERDE BULUNDU?

Çakmakoğullarından Topçu Albayı Ali Sırrı ile Hesna Hanım’ın oğlu olan Mareşal Fevzi Çakmak, 12 Ocak 1876’da İstanbul Rumeli Kavağı’nda dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Kuleli Askeri Lisesi’nde tamamladı ardından kaydolarak 28 Ocak 1896’da Harp Okulundan Piyade Teğmen rütbesiyle mezun oldu. 25 Aralık 1898’de ise, “Mekteb-i Erkân-ı Harbiye”yi Kurmay Yüzbaşı olarak tamamladı.

Erkan-ı Harbiye’nin 4. Şubesi’nde görev yaptıktan sonra 1899 yılında 3. Ordu’ya bağlı olan Metrıviçe’de bulunan 18. Fıkra’nın kurmay heyetine görevli olarak giden Çakmak, Balkanlar’da bulunan Sırp çetelerine ve Arnavut karşı mücadele verdi. Kısa zamanda terfi etti ve 1907 senesinde miralaylığa yani albaylığa yükseldi.

1908 yılında İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiğinde Taşlıca Mutasarrıfı ve 35. Fırka Komutanıydı. 1910 yılında senesinde Arnavutluk’taki ayaklanmayı bastırmak için Kosova Kolordusu kurmay başkanı olarak görevlendirildi. Trablusgarp Savaşı’nın da başlamasıyla, Garp ordusunun kurmay başkanlığına getirildi. Fevzi Çakmak, Balkan Savaşlarının ardından 21. Fırka Komutan Vekilliği ve Vardar Ordusu 1. Şube Müdürlüğü görevlerini yaptı.

Balkan Savaşları başladığında 21. Yakova Nizamiye Fırkası K. Vekilliği, 6 Ağustos 1912 tarihinde Kosova Kuvay-ı Umumiye Kurmay Başkanlığı, 29 Ekim 1912 tarihinde ise Balkan Savaşı Seferberliği’nin başlangıcında Vardar Ordusı K. I. Şube Müdürlüğün’de görev yaptı.

Fevzi Çakmak, 1913’te 5. Kolordu Komutanlığı’na atanırken, 1915’te mirlivalığa yükseldi. I. Dünya Savaşı’nda, Kafkas, Çanakkale ve Suriye cephelerinde savaştı 1918 yılında ise ferikliğe yükseltildi.

ÇANAKKALE CEPHESİ

V. Kolordu Komutanı olarak 6 Ağustos ve 13 Ağustos 1915 tarihinde savaşlara katılan Fevzi Paşa komutasındaki XIII. ve XIV. Tümenler muharebeye katılmamış fakat 21 Temmuz itibariyle cepheye gelerek, I. Tümen dışında yorulmuş ve yıpranmış eski tümenleri değiştirmişti. Bunun dışında İkinci Ordu Tümenleri’nin bölgeye (Kereviz Dere-Zığın Dere) gelmelerinin akabinde 6. ve 7. Tümenler, Saros Gurubuna gönderildi.

Düşman Kirte istikametinde yapacağı taarruzlar kapsamında Alçıtepe’yi almayı düşünüyordu. Fakat Türk direnişi karşısında hedefine ulaşamayan düşman çok fazla ileri gidemedi. 6 Ağustos’ta düşmanın taarruz ettiği Arıburnu – Conkbayırı bölgesine gönderilen VIII. ve IV. Tümen ile yetinmeyen Vehip Paşa, 9 Ağustos’ta Fevzi Paşa’nın idaresindeki V. Kolordu Komutanlığına bağlı V. ve XIV. Kolorduların son ihtiyatları olan 41. ve 28. Alayları’nı da bu bölgeye gönderdi. Bölgeye gönderilen bu iki alay Conkbayırı’nın düşmanın engel olarak ve 10 Ağustos'ta Albay Mustafa Kemal Bey’in Conkbayırı taarruzuna yardımcı oldu. Mustafa Kemal Bey’in rahatsızlığının ardından 10 Aralık 1915 tarihinde Fevzi Paşa 5. Kolordu Komutanlığı kendisinde kalmak üzere, ek görev olarak Anafartalar Grubu komutan Vekilliğine görevlendirildi. (Mustafa Kemal Bey de 16 Aralık 1915 tarihinde cepheden ayrıldı). Bu muharebelerde V. Kolordu Komutanı olarak görev yapan Fevzi Bey’in komutasındaki XIII. Tümen 21 Ekim 1915 tarihinde Keşan’a gitti. XIV. Tümen de 12 Ocak 1916 tarihinde bölgeden ayrıldı.

KURTULUŞ SAVAŞI

Mondros Mütarekesi imzalanmasından sonra sağlık sorunları nedeniyle İstanbul’da bulunan Fevzi Paşa, 24 Aralık 1918 tarihinden 14 Mayıs 1919 yılına kadar Ferik rütbesiyle Osmanlı Devleti’nin Erkan-ı Harbiye Reisliği (bugünkü Genelkurmay Başkanlığı) görevini üstlendi. Askeri Şura üyeliği,  1. Ordu Müfettişliği, Salih Hulusi Paşa ve Ali Rıza Paşa hükûmetlerinde Harbiye Nazırlığı (Millî Savunma Bakanı) (Şubat – Nisan 1920) görevlerinde bulundu. Harbiye nazırlığı sırasında Anadolu’daki millî kurtuluş hareketine cephane ve silah gönderilmesini kolaylaştırıcı bir tutum sergiledi.

İstanbul’un İtilaf Devletlerince işgalinin (16 Mart 1920) ardından Anadolu’ya geçiş yapan Fevzi Paşa, 27 Nisan 1920 tarihinde Ankara’ya ulaştı. İstasyonda Mustafa Kemal Paşa tarafından törenle karşılanan Fevzi Paşa, birinci dönem Meclisinde Kozan milletvekili olarak yer aldı. Ulusal hareketin liderlerinden birisi olduğu için 26 Mayıs 1920 tarihinde İstanbul Hükûmeti tarafından rütbesinin kaldırılması, nişanlarının geri alınması ve idamı kararı alındı.

3 Mayıs 1920‘deMillî Müdafaa Vekilliği (Millî Savunma Bakanlığı) görevine atandı. 24 Ocak 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın İcra Vekilleri Heyeti Reisliğinden ayrılmasının ardından, Millî Müdafaa Vekilliği üzerinde kalmak şartıyla İcra Vekilleri Heyeti Reisliğinde (Başbakanlık) bulundu. İkinci İnönü Muharebesi’nin zaferle sonuçlanmasıyla 3 Nisan 1921 tarihinde rütbesi Meclis kararıyla birinci ferikliğe (orgeneral) yükseltildi. Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’nde mirliva İsmet Paşa komutasındaki Garp Cephesi ordularının yenilip Yunanların Temmuz 1921 tarihinde Afyonkarahisar, Kütahya ve Eskişehir’i ele geçirmeleri üzerine İsmet Paşa’nın (İnönü) yerine Meclis tarafından Genelkurmay Başkanlığı'na getirildi. 3 Ağustos 1921 tarihinde Başvekillik, Millî Müdafaa Vekilliği ve Erkan-ı Harbiye Reisliği görevlerini aynı anda yürüttü ve Sakarya Savaşı sırasında TBMM Reisi ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile birlikte bizzat cephede harekatı yönetti.

14 Ocak 1922 tarihinde millî müdafaa vekilliği, 9 Temmuz 1922 tarihinde icra vekilleri heyeti reisliği görevlerinden ayrılan Fevzi Paşa, Genelkurmay Başkanı olarak Büyük Taarruz’un askerî planlarını düzenledi.  Zaferle sunuçlanan Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin (30 Ağustos 1922) ardından 31 Ağustos tarihinde rütbesi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın önerisiyle Meclis tarafından Müşirliğe (Mareşal) yükseltildi.

CUMHURİYET DÖNEMİ

“Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekilliği”nin kaldırılmasının ardından 30 Ekim 1924 tarihine kadar Meclis'te Kozan Milletvekilliği yapan Mareşal Fevzi Çakmak, Atatürk'ün askerlik görevinde bulunanların siyasete karışmamaları gerektiğine ilişkin talimatının ardından, 31 Ekim 1924 yılında askerlik görevini, siyasete tercih etti ve Kozan Milletvekilliği’nden istifa etti.

Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği görevini 23 sene yapmasının ardından 12 Ocak 1944 tarihinde 68 yaşında Askerî ve Mülkî Tekaüt Yasası’na göre Tahdit-i Sin yani yaş haddinden dolayı emekli edildi.

Demokrat Parti listesinden bağımsız aday olarak katıldığı 1946 seçimlerinde Meclis'e VIII. Dönem İstanbul Milletvekili seçilen Fevzi Çakmak, 5 Ağustos 1946 tarihinde milletvekili olarak 22 yılın ardından yeniden Meclise girdi.  Demokrat Parti genel başkanı Celal Bayar’ın dönemin Cumhurbaşkanı’nın demokratik seçimlere izin vermesi için söylediği “Devr-i Sabık yaratmayacağız” (iktidara geldikten sonra yapılan yanlışların ve yolsuzlukların hesabını sormayacağız) demesi üzerine partisinden istifa ederek, 19 Temmuz 1948 tarihinde Osman Bölükbaşı ile beraber Millet Partisi’nin kurucu üyeleri arasında yer aldı.

10 Nisan 1950 tarihinde hayata veda eden Mareşal Fevzi Çakmak'ın cenazesi 12 Nisan 1950 tarihinde Eyüp Sultan Camiinden kaldırılırken, cenaze namazında yüzbinlerce vatandaş katıldı. Cenazesi İstanbul’daki Eyüp Sultan Mezarlığında Küçük Hüseyin Efendi dergâhı türbesine defnedilen Fevzi Çakmak'ın ailesinin isteği üzerine Ankara’daki Devlet Mezarlığı’na nakledilmedi. Mareşal Çakmak, Fitnat Çakmak (1892-1969) ile evli ve Nigar (1909-21 Ocak 1982) ile Muazzez adlarında iki kız çocuk sahibiydi.

FEVZİ ÇAKMAK’A NEDEN MAREŞAL RÜTBESİ VERİLDİ?

Mareşallik rütbesi, Türkiye Cumhuriyeti'ndeki en yüksek askerî rütbedir. Türkiye’de sadece Mustafa Kemal Atatürk ve Fevzi Çakmak mareşal rütbesindedir. 30 Ağustos 1922 tarihinde Dumlupınar Meydan Muharebesinin zaferle sonuçlanmasının ardından, hayatının büyük kısmını savaş meydanlarında geçirmesi ve büyük zaferlere önemli katkıları bulunması nedeniyle, Atatürk’ün önerisiyle Fevzi Çakmak’a mareşal rütbesi verilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Editör: Haber Merkezi