Osteoporoz kemik yoğunluğu azaldığında olur ve vücut eskisi kadar kemik üretmeyi bırakır. Hem erkekleri hem de kadınları etkileyebilir, ancak menopozdan sonra kadınlarda, muhtemelen normalde osteoporoza karşı koruyan hormon olan östrojendeki ani düşüş nedeniyle ortaya çıkması daha olasıdır.

Kemikler zayıfladığında, düşme ve hatta oldukça küçük bir vuruş sırasında kırılma riski daha yüksektir.

Osteoporoz nedir?

"Osteoporoz" tam anlamıyla "gözenekli kemikler" anlamına gelir. Kemikler zayıflar ve özellikle kalça, spinal omur ve bilekte kırık riskini arttırır.

Kemik dokusu sürekli yenilenmektedir ve yeni kemik eski, hasar görmüş kemiğin yerini almaktadır. Bu şekilde, vücut kemik yoğunluğunu ve kristallerinin ve yapısının bütünlüğünü korur. Kemik yoğunluğu, bir insan 20'li yaşların sonlarında olduğunda pik yapar. Yaklaşık 35 yaşından sonra kemik zayıflamaya başlar. Yaşlandıkça, kemik kurulduğundan daha hızlı parçalanır. Bu aşırı olursa, osteoporoz ortaya çıkar.

Osteoporoz tedavisi

Tedavi; 

  • Osteoporoz gelişimini yavaşlatır veya önler

  • Sağlıklı kemik mineral yoğunluğunu ve kemik kitlesini korur

  • Kırılmaları önler

  • Ağrıyı azaltır

  • Kişinin günlük yaşamına devam etme yeteneğini en üst düzeye çıkarır

Bu, koruyucu yaşam tarzı önlemi ve ek ve bazı ilaçların kullanımıyla yapılır.

İlaç tedavisi

Osteoporozun önlenmesine ve tedavisine yardımcı olabilecek ilaçlar:

Bisfosfonatlar: Bunlar kemik kaybını yavaşlatan ve kırık riskini azaltan antiresorptif ilaçlardır.

Seçici östrojen reseptör modülatörleri, SERMS olarak da bilinen östrojen agonistleri veya antagonistleri, örneğin raloksifen (Evista): Bunlar, menopozdan sonra kadınlarda omurga kırığı riskini azaltabilir.

Kalsitonin (Calcimar, Miacalcin): Menopoz sonrası kadınlarda omurga kırılmasının önlenmesine yardımcı olur ve kırılma meydana gelirse ağrının kontrolünde yardımcı olabilir.

Paratiroid hormonu, örneğin, teriparatid (Forteo): Bu, kemik oluşumunu uyardığı için yüksek kırık riski olan kişiler için onaylanmıştır.

Monoklonal antikorlar (denosumab, romosozumab): Bunlar, osteoporozu olan bazı postmenopozal kadınlara verilen immün tedavilerdir.

Diğer östrojen ve hormon tedavisi türleri yardımcı olabilir.

Osteoporoz tedavisinin geleceği

Gelecekte, tedavi kök hücre tedavisi içerebilir. 2016 yılında araştırmacılar, farelere belirli bir tür kök hücre enjekte etmenin, osteoporozu ve kemik kaybını, potansiyel olarak insanlara yarar sağlayacak şekilde tersine çevirdiğini buldu.

2015 yılında yayınlanan bulgular, kalsiyum ve D vitamini takviyesi ile alınan büyüme hormonunun (GH) uzun vadede kırık riskini azaltabileceğini göstermiştir.

Bilim adamları, bir kişinin kemik mineral yoğunluğunun yüzde 75'inin genetik faktörler tarafından belirlendiğine inanıyor. Araştırmacılar, gelecekteki osteoporozun önlenmesinde yeni yollar önerebileceğini ümit ederek, kemik oluşumundan ve kaybından hangi genlerin sorumlu olduğunu araştırıyorlar.

Belirti ve bulgular

Osteoporoza neden olan kemik kaybı yavaş yavaş gelişir. Genellikle hiçbir semptom veya dış bulgu yoktur ve kişi düşme, hatta öksürme veya hapşırma gibi küçük bir olaydan sonra bir kırıkla karşılaşana kadar bunu bilmeyebilir.

Yaygın olarak etkilenen bölgeler kalça, el bileği veya omurga omurlarıdır.

Omurgadaki kırılmalar postürde değişikliklere,eğri durmaya ve omurganın eğriliğine yol açabilir.

Nedenleri ve risk faktörleri

Osteoporoz için bir dizi risk faktörü tanımlanmıştır. Bazıları değiştirilebilir, ancak diğerlerinden kaçınılamaz.

Kaçınılmaz faktörler:

Yaş: 30'lu yılların ortalarından sonra ve özellikle menopozdan sonra risk artar.

Azaltılmış seks hormonları: Düşük östrojen seviyeleri kemiğin üremesini zorlaştırıyor gibi görünmektedir.

Etnisite: Beyaz insanlar ve Asyalılar diğer etnik gruplardan daha hassastır.

Kemik yapısı: Uzun (5 fit 7 inçten fazla) veya ince (125 poundun altında) olması riski arttırır.

Genetik faktörler: Kalça kırığı veya osteoporoz tanısı ile yakın bir aile üyesine sahip olmak osteoporozu daha olası kılar.

Kırılma öyküsü: Daha önce düşük seviyeli bir yaralanma sırasında, özellikle 50 yaşından sonra bir kırılma yaşayan birinin, teşhis konması daha olasıdır.

 

Editör: Haber Merkezi