
Geçtiğimiz günlerde mercek tuttuğumuz CHP'deki ihanet sarmalı öyle bir noktaya geldi ki, gören duyan bu kadarına da "Pes artık" diyor.
İBB ile patlak veren yolsuzluk operasyonları ve kurultayda yaşandığı iddia edilen şaibelerle ilgili tek bir cevap dahi üretemeyen CHP, gazeteci ve siyasetçilerden kurulu öyle bir trol ordusu yarattı ki, önüne geleni hain, iş birlikçi, sözde sarayın fedaisi olarak damgalıyor.
101 yıllık koca çınar CHP, tarihinde olmadığı kadar yolsuzluk, usulsüzlük içinde inim inim inlerken, partililer makam, mevki peşinde, koltuğun arkasında dururken, troller ellerini ovuşturuyor, gelsin paracıklar hesabı yapıyor.
HERKESİ HARCIYORLAR
Aslında partide yaşananlar geleceğe de ayna tutuyor. Yıllardır anlatılagelen CHP'nin baskıcı tutumu gözler önüne seriliyor.
Allah korusun! Olası bir CHP iktidarında Türkiye'nin neler yaşayacağını, insanların nasıl harcanacağının örneği gibi.
Aslında partinin özünden kopuş hikâyesini çok da uzaklarda aramamalıyız. Her şey, Ekrem İmamoğlu önderliğinde, aparat olarak kullanılan Özgür Özel'in genel başkan seçilmesiyle başladı.
İyi niyet güzellemeleriyle başa gelen Özel, "Makama saygı", "Büyüklere hürmet" gibi klişe laflarla siyaseti dengede yürüteceğini söylese de, parti tabanının fıtratı gereği baskılara boyun eğdi, bir anda bambaşka birine dönüşüverdi.
Ekrem İmamoğlu'ndan aldığı talimatları uygulamaktan öteye geçemeyen Özel, İmamoğlu'nun fedaisi gibi ortada geziyor, genel başkanlık koltuğunun emanetçisi gibi davranıyordu. Belediyelerde başlatılan yolsuzluk operasyonları, Özgür Özel'in ilk ciddi sınavıydı.

İDDİALARA CEVAP YOK
Yalan yok! İBB'deki yolsuzlukların ardından Saraçhane toplantılarıyla yıldızını parlattı. Ancak gelen yolsuzluk itirafları, belgeler ve bilgiler sonrası saçmaladıkça saçmaladı. Tek bir iddiaya cevap veremedi, sadece hönkürdü!
Bakın eski Devlet Bakanı, CHP'li Mehmet Sevigen belediyelerdeki yolsuzluklarla ilgili kimi suçluyor? CNN Türk'te katıldığı programda Sevigen şunları söylüyor:
Gencecik çocuklara milyarlık bütçeleri verdiniz. Denetleyemediniz, sahip çıkamadınız. Hepsinin başına gelenin sorumlusu sizlersiniz. Bir heyet kuruldu, Murat Karayalçın, Altan Öymen, Hikmet Çetin. Bunlar abilik yapacaklardı. İhale nasıl yapılır, belediye nasıl yönetilir öğreteceklerdi. Bir kere gitmemişler. Ama hava atmasını biliyorlar.
İtiraflarla dolu yolsuzluk çukurunda debelenen Ekrem İmamoğlu için kendini yırtan Özgür Özel, Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP'nin trol ordusuna bıraktı. Küfürler, tehditler, aşağılamalar... Seversiniz-sevmezsiniz! Ancak partide onca zaman emek vermiş bir ismi böylesine aşağılamak, yerin dibine sokmak, elindeki tüm siyasi gücü bunun için harcamak, Özgür'ün pek 'Özel' marifetiymiş meğer...
Yolsuzluk dosyalarında olduğu kadar, şaibelerle dolu kurultay davasında da pek çok iddia, pek çok itiraf var. Nereden çıktı bu dava, gelin bunu inceleyelim...

İTİRAF EDEN DE CHP'Lİ YALANLAYAN DA
CHP'de kurultay tartışmaları 4–5 Kasım 2023 tarihlerinde yapılan 38. Olağan Kurultay sırasında ortaya atılan "şüpheli oy kullanıldı" iddialarıyla başladı.
Kurultaydan hemen sonra bazı delegeler, özellikle eski Hatay BŞB Başkanı Lütfü Savaş gibi isimler, partinin önde gelen isimleri usulsüzlük ve şaibe iddialarını duyurmaya başladı. Ocak 2024'te, iddialara dayanarak savcılık soruşturma başlattı. Başlangıçta delegeler, bilhassa Lütfü Savaş, kurultayın iptali için Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtı. Savcılık, 38. Kurultay’daki “para karşılığı oy kullanıldığı” iddialarıyla ilgili yürüttüğü soruşturma kapsamında Kılıçdaroğlu’nu “mağdur” sıfatıyla ifade vermeye çağırdı. Savcılık her ne kadar zarar gördüğü gerekçesiyle mağdur olduğuna kanaat getirdiyse de, Kılıçdaroğlu çağrıya olumsuz yanıt vererek, “Bilgime başvurulmuştu, gitmedim; mağdur sıfatıyla çağrı geldi ama yine icabet etmeyeceğim” dedi. CHP yönetimi, delegelere rüşvet karşılığı oy tercihlerinin değiştirildiği yönünde iddialarla suçlanıyordu. 90 kişi şüpheli, 36 kişi tanık olarak dinlendi. Yönettiği belediyelerde olduğu gibi, kurultaydaki usulsüzlüklerin odağında da Ekrem İmamoğlu vardı. İmamoğlu, "şüpheli" sıfatını çoktan almıştı! Haziran başında iddianame hazırlandı. 12 kişi hakkında mahkemeye 3 yıla kadar hapis istemi ile suçlama yapıldı. Evet, Kemal Kılıçdaroğlu mağdurdu, ancak başta Özgür Özel olmak üzere birçok CHP yöneticisine göre aynı zamanda faildi de!
Özgür Özel, bu yakıştırmayı, "Bu işin mağduru olmaktan daha kötüsü faili olmaktır" diyerek yaptı.
Artık ipler kopmak üzereydi...
Davada itiraflar geldikçe tamamen kontrolü kaybeden CHP yönetimi, ifadelerini iyiden iyiye sertleştiriyordu.

MAĞDUR LİNCE UĞRADI
Kurultayın iptal edilmesi durumunda Kılıçdaroğlu'nun yönetimi devralması konuşuluyordu. Ekrem İmamoğlu'nun yanında saf tutanlar panikle hakarete varan cümleler kullanmaya başladı. İmamoğlu'na yakın isimler, Kılıçdaroğlu'na "onursuz" ve "haysiyetsiz" diye hakaretler savurup "Yüzüne tükürülmeli" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun yanında yer alanlar ise, "Efendilerinize söyleyin, Kemal Kılıçdaroğlu size büyük lokma gelir" açıklaması yapıyordu. Mahir Polat, "Siz onurunuzu ve şerefinizi üç kuruşa satacak kadar haysiyetsizsiniz" ifadelerini kullandı! Kılıçdaroğlu'na yakın bazı isimler ise, "Şerefsizce iftira atıyorsunuz. Tek tek not alıyoruz" tehditleri savuruyordu... Kılıçdaroğlu ilk sert tepkisini şu sözlerle ortaya koydu:
Aday olmayacağım. Kararımın nedeni; ‘Yüzüne tükürürler’ tehditleri değil. Çünkü çalanların yüzüne tükürülür ve ben çalmadım.
Dünyanın hangi bölgesinde 'mağdur' olan biri böylesine lince uğrayabilirdi ki?
Eylülde görülecek davadan "mutlak butlan" çıkar mı bilemeyiz ama, şimdiden CHP'nin "mutlak dağılma" süreceğine girdiği çok açık...