Ahlâk, edep, vicdan, akıl göç etmiş birilerinde…

Kısır, bencil, hoşgörüsüz, kıskanç, fesat ve çıkarcı bir anlayış virüs gibi yayılıyor toplumda…

Karşıdakinin kadın veya erkek oluşu fark etmiyor artık…

“Sosyal medya” denen canavarda herkes egosunu tatmin ediyor, tanımadığı kişiler ardından hakaretlere varan gövde gösterileri ile “ucuz kahramanlık” taslıyor…

“Eğitim”in yerlerde süründüğü, “din”in bu kadar erozyona uğratıldığı bir ülkede başka türlüsünü beklemek de saflık olur aslında…

*

Binali Bey'in eşi Semiha Yıldırım, 65 yaşında bir hanımefendi…

İki erkek ve bir kız çocuğuna sahip bir anne…

Erzincan-Refahiye’nin bir köyünden çıkıp 1972’de öğretmen olmuş, 1993’te de emekliye ayrılmış, mazbut, ortalıkta pek görünmeyen bir kadın…

Tabii, kendi halinde, sade giyimi ve mütevazılığıyla gördüğümüz Semiha öğretmeni Türkiye gündemine taşıyan, kocası Binali Yıldırım Bey…

O, İstanbul’a aday olduğundan beri Semiha Öğretmen üzerinden yine saldırılar başladı…

Dönüp bu belden aşağı saldırılara cevap bile vermedi Yıldırım ailesi…

*

Miting meydanlarında ağırbaşlılığı ile eşinin yanında yer alan bu Anadolu kadını…

Küstah, hadsiz, ötekileştiren, hoşgörüsüz, Türkiye’nin ilk Eurovision sanatçısı olmaktan başka bir meziyeti olmayan bir şarkıcının hakaretlerine maruz kalmıştı…

Akıl tutulmasında ve kendini yitirmiş olmalıydı…

“Sanatkâr ruhu, sevgi, hoşgörü” falan hak getire!

Kızı da Dersimli Kemal’in danışmanı imiş ya…

2016’da “laik-demokrat-burjuva ruhu”yla yancılığa soyunmuştu…

Sosyal medya kalkanı ardında hepsi aslan bunların…

Hani bu aslan solcular “insanca, hakça bir düzen” deyip durur ya, o şarkıcı da “insanca” yaklaşımını hakaretle boca etmişti hemcinsi bir kadına, bir anneye…

Hem de Semiha Hanım’ın fotoğrafını da paylaşarak:

“Bismillahirrahmanirrahim… İyi geceler…”

Olay mahkemelik olduysa da, Yıldırım ailesi davasını geri çekmişti…

*

Bu kendini bilmezlerin, 31 Mart 2019 seçimlerinde de mizah konusu yaptıkları Semiha Hanım’ın “bir kadın, bir anne, bir eli öpülesi öğretmen” olduğu hiç umurlarında değil…

Kahpece, ahlâksızca, insanlık dışı saldırılarıyla, aptalca bakışla onunla bununla kıyaslayıp, alay konusu ederek bir siyasî olan kocası Binali Yıldırım’ı vurmak derdindeler…

Sinsi, pis, iğrenç bir “Hak, hukuk, adalet” yaygarasıyla binlerce kilometre yürüyen bu iflah olmaz tayfaya en sert cevabı bir Atatürkçü yapıştırmıştı:

“Ben de Atatürkçüyüm ama emin ol senin bu lafını Atatürk duysa yüzüne tükürürdü. Senin beyin botoksun gelmiş. Sen ve senin gibiler yüzünden insanlar Atatürk'ü savunamıyor. Yazıklar olsun.”

*

En son küstahlıkları da yine Semiha Öğretmen üzerindendi. Y-CHP’nin İstanbul adayı İmamoğlu’nun eşinin resmiyle Semiha Hanım’ın resmi yan yana konmuştu…

İmamoğlu’nun eşi Dilek Hanım bu densizliğe sert tepki koydu:

“Yıldırım'ın fotoğrafına baktığımda annemi ve ablamı görüyorum. Eğer bir aşağılama ya da güzelleme yaptıklarını sanıyorlarsa bilmeliler ki beni de aşağılıyorlar.”

Semiha Hanım, vakur, kendi halinde bir öğretmen… Onun üzerinden eşi Binali Bey'i vurmak isteyen zavallılar, aslında kararmış ve nefret dolu kalplerini yansıtıyorlar…

Saygı, ahlâk, hoşgörü, dış görünüşe aldanmama, her insanın Tanrı’nın eseri olduğunu unutmama, dinî değerler, Türk töresinde kadının kutsallığı bunların lügatında yok…

Kin, nefret, ötekileştirme, kriz hastalıkları toplumun sinir uçlarına dokunuyor…

“Aydın” kılığındaki bu iblisliğin bu gidişi gidiş değil… Herkes aklını başına alsın!