Hattatların Piri, Okçuların Şeyhi Hamdullah Efendi vefatının 500. Yılında Amasya Belediyesi ile Okçuluk Vakfı işbirliğiyle düzenlenen “Kemankeş Türk Okçuluğu” sergisi ve Türk Okçuluğu gösteri programları ile anıldı.

Programlara Başkan Sarı’nın yanı sıra, Amasya Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ, İl Jandarma Alay Komutanı Ayhan Aygün, Okçular Vakfı Genel Başkan Yardımcısı ve Beyoğlu Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet ERDOĞAN, Okçular Vakfı Genel Müdürü Ali İhsan Öz. İçişleri Bakanlığı Mali İdareler Daire Başkanı ve Okçular Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Suna ÜSTÜNER, Yönetim Kurulu üyeleri Muhammet BAKIRCI, Av. Muammer BİRDAL, Protokol Müdürü Ömer Faruk Ülker, Kurumsal İletişim Direktörü Neim Ramazanoğlu, Belediye Başkan Yardımcıları Ahmet Çoban, Hasan Şahin, Ali Özel, Belediye Meclis Üyeleri ve vatandaşlar katıldı.

‘KÜLTÜR-SANAT BİR MİLLETİN HAYAT DAMARIDIR’

Hatta Hamdullah müzesinin Türkiye’de eşi ve benzeri olmayan bir müze olduğunu belirten Belediye Başkanı Mehmet Sarı açıklamasında şunları kaydetti;

“Böylesine müstesna bir müzede, mümtaz bir sanatkârımızı vefatının 500’üncü yılı münasebeti ile anma merasimi yapacağız. Aynı zamanda adını ve hatırasını anlatmak ve yaşatmak gayesiyle sergimizin açılışını gerçekleştireceğiz. Bu sebeple memnunum, mutluyum. Sergimize ilgiyle teşrifleriniz sebebiyle sizlere tekrar teşekkür ediyor, sağlık ve sıhhat diliyorum.

Kültür, sanat faaliyetleri, düşüncelerimizi, hislerimizi en güzel şekilde ifade etme yoludur. Bir sanatı icra etmek sabır, özen, gayret, incelik ve nezaket gerektirir.  Sergilerin açılmasının sebebi de, kültür-sanat alanında yapılan faaliyetleri ilgilisiyle buluşturmaktır. Kültür-sanat bir milletin hayat damarıdır. Kültürden, sanattan mahrum olan bir milletin yaşama enerjisi tükenmiş demektir. Bu sebeple kültürle, sanatla meşgul olan insanlarımızı takdir etmeli, desteklemeliyiz. İçinde emek, gayret, incelik olan her çalışma kıymetlidir. Biz de bugün burada emeğin, gayretin, inceliğin sergisini açmak üzere bir araya geldik. Hepinizin ilgiyle, beğeniyle gezeceğinizi ümit ediyorum.

Biliyorsunuz Amasya’mız tarihte şehzadeler şehri olarak bilinir. Biz de Amasya’mızın bu şekilde bilinmesinden gurur duyuyoruz. Fakat gururumuzu yeterince ifade edemiyoruz.  Mütevazı davranıyoruz. Şu anda içinde bulunduğumuz müzenin ülkemizde eşi ve benzeri yok. Keza müzeye ismini veren Şeyh Hamdullah’ın kim olduğunu da belki burada bulunan birçok hemşehrimiz bilmiyor. Oysa son derece kıymetlidir.

Amasya’mızın Türk tarihine adını altın harflerle kazıtan mümtaz, mübarek sanatkârlarından. Açılışını yapacağımız sergi tümüyle şeyh Hamdullah Efendi ile ilgilidir. Burası Şeyh Hamdullah yazı tarihi ve hüsnü hat müzesi. Ne demek hüsnü hat? Güzel yazı demek. Şeyh Hamdullah’ta Osmanlı devleti döneminde İslam yazı sanatını zirveye taşıyan büyük bir sanatkâr ve hattat idi. Biliyorsunuz İslam tarihinde uzunca bir süre resim sanatı yasaktı. Yasak olmasının sebebi günah olarak addedilmesiydi. Bu sebeple Osmanlı Devleti’nde minyatür, hat, tezhip, ebru gibi süsleme sanatları gelişmişti. Bir de matbaa icat edilip kullanılana kadar kitaplar elle yazılıyordu. Bu sebeple Osmanlı Devleti’nde güzel yazı yazmak kıymetliydi. Kur’an-ı kerim ve hadis kitapları gibi temel kaynaklarımız elle yazılıp çoğaltılıyordu. Şeyh Hamdullah, hat sanatının ya da güzel yazının piri kabul edilmektedir. Pir, bir demektir. Yani hat sanatının piri denildiğinde hat sanatında birinci kişi demek.

Fakat Şeyh Hamdullah Efendi’nin tek hüneri güzel yazı yazmak değildi. Çok sayıda ustalığı vardı. Üsküdar’dan Sarayburnu’na kadar yüzecek kadar usta bir yüzücü. Diktiği elbisenin dikiş izlerini belli etmeyecek kadar hünerli bir terzi. Pehlivanlara kafa tutacak kadar yiğit bir güreşçi. Tabiî hepsinden daha çok bilineni ise iyi bir okçu olması idi. Öyle sıradan bir okçu değildi. Okçular tekkesi şeyhi olacak kadar usta bir okçu idi. Okçular tekkesi şeyhi tekkenin her şeyinden sorumlu kişi idi. Tüfek icat olana kadar okçuluk özel bir meslekti. Herkes okçu olamazdı. Okçu olmak için eğitim almak gerekiyordu. Biliyorsunuz ok eskiden son derece etkili bir saldırı silahıydı. Tüfek icat olana kadar orduların en yıkıcı gücü okçulardı” dedi.

‘ŞEYH HAMDULLAH ADINI TARİHE ALTIN HARFLERLE YAZDIRMIŞ MAHARETLİ BİR OKÇU’

Türk milletinin okçulukta son derece maharetli olduğunu söyleyen Başkan Sarı açıklamasının devamında;

“Hatta en güçlü orduları okçularımızın cesareti ve mahareti sayesinde dize getirdiğimizi tarihçilerimiz anlatırlar. Düşmandan kaçar gibi yapıp, geri dönerek ok atmak Türklere mahsus bir savaş taktiğidir. Aynı şekilde düşmandan kaçar gibi yapıp, yay gibi geri çekilerek düşmanı kuşatma altına almak da bir Türk savaş taktiğidir. Türk milletinin tarihte kurduğu en büyük, en ihtişamlı devlet de Osmanlı’dır. 13’üncü yüzyılda kuruldu. Ama en kudretli yıllarını 1450-1700 yılları arasında yaşadı. Osmanlı Devleti’ni döneminin süper gücü haline getirenlerin başında okçular geliyordu.

Bu sebeple Osmanlı devleti de okçulara özel bir önem veriyordu. Tüfek icat edilmeden önce okçuluk son derece önemliydi. Şeyh Hamdullah da tarihe adını altın harflerle yazdırmış maharetli bir okçuydu.  İlk hünerini İstanbul’daki meşhur ok meydanı semtinde gösterdi.

Yayını gerip fırlattığı ok 729 metre uzağa düştü. Bu mesafe o tarihe kadar atılmış en uzun mesafe idi. O sebeple okun düştüğü yere nişan taşı dikildi. Onun hat sanatındaki maharetini bilen sultan Bayezid, okçuluktaki hünerini de öğrenince okçular tekkesi şeyhliğine tayin etti. Tekke denince çok kişinin aklına yan gelip yatılan yer gelir. O yüzden tekke müdavimleri miskin olarak görülür. Oysa tekkeler amaçlarından sapmadan önce hem manevî eğitimin yapıldığı, hem de meslek öğrenilen yerlerdi. Okçular tekkesi de okçuluğun öğretildiği yerdi. Okçuluk son derece zor bir işti.  

Tıpkı bugünkü manada profesyonel sporcu olmak gibi, zorlu, yorucu bir süreci vardı. Kemankeş olmak ya da çok çeken olmak isteyen en az üç yıl kaslarını güçlendirmek için boş yay çekerdi. O yüzden de boş boş kiriş çekmeye kepaze olmak deniyordu. Ayrıca kirişe de çile deniyordu. Çile çekmek, üç yıl boyunca boş kiriş çekmekti. Bir nevi yarışmaya katılmadan ağırlık kaldırmak gibi. Bu anlattıklarımdan sonra okçuluğun ayrı bir hüner işi olduğunu düşündüğünüzü tahmin ediyorum. Muhtemel içimizden bazılarının ilgisini uyandırmıştır. Sergiyi birlikte açtığımız okçular Vakfı’nın ilgi duyan hemşerilerimize yardımcı olacağını, yol göstereceğini düşünüyorum.

Biz de belediye olarak okçular vakfı ile işbirliği içinde Amasya’mızda böyle bir çalışma başlatabiliriz. Biz Türk okçuluğunun piri şeyh Hamdullah Efendinin hemşehrisi olarak bu konuda girişimde bulunmaya hazır olduğumuzu buradan ifade etmek istiyorum. Amasya belediyesi olarak tek görevimiz evlerimize su götürmek, sokaklarımızı temiz tutmak, çevreyi düzenlemek değil. Kültürümüzü, sanatımızı, medeniyetimizi yaymak, yaşatmak, korumak da görevlerimiz arasında. Kültür ve sanat ile ruhumuzu besleriz. İç dünyamızı zenginleştiririz. Hayata güzel bakmayı, baktıklarımızda güzelliği görmeyi öğreniriz.

Çünkü kültür, sanat medeniyetimizin sütunlarıdır. Gönlümüzü ve ruhumuzu kültürle, sanatla besleriz.  Bugün kültürümüzün, sanatımızın, medeniyetimizin mümtaz bir şahsiyetini anmanın ve onların bıraktıkları eserleri sergilenmesine destek olmanın memnuniyeti ve mutluluğunu yaşıyorum.

Sizlerin de burada olmaktan memnuniyet duyduğunuzu düşünüyorum. Şu anda aramızda bulunmayan hemşehrilerimizi de böylesine kıymetli bir sergiyi görmek, gezmek için tekrar davet ediyorum. Serginin açılışında bizlere her türlü katkıyı sunan okçular Vakfı’na hususi olarak teşekkür ediyorum. Kemankeş Türk okçuluğu Sergisi’ni hemşehrilerimizin ilgiyle gezmelerini temenni ediyorum” diye konuştu.

Şeyh Hamdullah Yazı Tarihi ve Hüsn-i Hat Müzesi’nde “Kemankeş Türk Okçuluğu” sergisinin açılışı sonrasından Şehzadeler Gezi Yolu’nda Türk Okçuluk gösterileri gerçekleştirildi. Program hatıra fotoğrafı çektirilmesinin ardından son buldu.

Editör: Haber Merkezi