Türkgün | Siyaset | Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD dönüşü açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD dönüşü açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan Beyaz Saray'da Trump ile yaptıkları açıklamayla ilgili değerlendirmede bulundu ve "Beyaz Saray'da Sayın Trump ve heyeti tarafından gayet iyi ağırlandık. Washington'dan memnun ayrılıyoruz. Atılan çamurlarla kirletilemeyecek kadar güzel bir ziyaretti" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan Beyaz Saray'da Trump ile yaptıkları açıklamayla ilgili değerlendirmede bulundu ve "Beyaz Saray'da Sayın Trump ve heyeti tarafından gayet iyi ağırlandık. Washington'dan memnun ayrılıyoruz. Atılan çamurlarla kirletilemeyecek kadar güzel bir ziyaretti" dedi.

KAYNAK: CNN Türk

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulu'na katılmak üzere gittiği ABD'deki temaslarını tamamlamasının ardından yurda döndü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dönüşte gazetecilerin sorularını yanıtladı.

“WASHİNGTON'DAN MEMNUN AYRILIYORUZ”

Soru: Başkan Trump'la tarihi olarak nitelendirilebilecek bir görüşme gerçekleştirdiniz. Bu görüşmenin Türk-Amerikan ilişkilerinin bundan sonraki seyrinde nasıl bir karşılığı olacağını düşünüyorsunuz? Bir de dışarıda ilk gördüğümüz atmosfer çok sıcak, pozitif ve yapıcıydı. İçeride baş başa görüşmelerde detay ve teknik konulara girdiğinizde genel hava nasıl seyretti?

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ben özellikle sizlere teşekkür ediyorum. Beyaz Saray'da Sayın Trump ve heyeti tarafından gayet iyi ağırlandık. Washington'dan memnun ayrılıyoruz. Atılan çamurlarla kirletilemeyecek kadar güzel bir ziyaretti. Sayın Başkan’la samimi, yapıcı ve verimli bir atmosferde görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Zaten Sayın Trump ile ilişkimiz, malum geçmişten bu yana çok iyi. İlk döneminde farklı bir diyaloğumuz vardı, o devam ediyor. Bu durum inanıyorum ki; Türk-Amerikan ilişkilerine de olumlu yansıyacak. Bugüne kadar, dostlarımızla konuşurken açık, net ve ilkeli bir dil kullandık ve kullanıyoruz. Sayın Trump da açık konuşmayı seven, düşüncelerini perdesiz dillendiren bir siyasetçi. Amerika ile ilişkilerimizi, karşılıklı saygı temelinde ilerletiyoruz. Tek görüşmeyle her meseleyi halletmek, tabii ki mümkün değil. Fakat bu temas, birçok konuda anlamlı ilerleme sağlamamıza yol açtı. İki ülkenin ticaret hacmi de potansiyeli de ortada. 100 milyar dolarlık ikili ticaret hedefimiz var. Liderler olarak bunu harekete geçirecek politik iradeye sahibiz. Görüşmemizde ticaret ve yatırımların yanı sıra Gazze'deki insani felaketi ve Suriye konusunu da ele aldık. Sayın Trump'ın küresel barış vizyonunu ben de destekliyorum. Akan kanın durması noktasında iki tarafta da bir mutabakat söz konusu. İnşallah bu konuda da kısa sürede bir açılım sağlarız. Yemekte de bütün bu konuları her yönüyle ele alma fırsatını bulduk. Gerek şahsım, gerek bakan arkadaşlarımla birlikte bunları değerlendirdik.

Soru: Gazze konusunda Birleşmiş Milletler'de çok önemli bir konuşma yaptınız. Bugün de Trump'la görüştünüz. Trump görüşmeden önce, sadece rehinelerden bahsetti. Daha önceki konuşmalarında da hep rehinelerden bahsediyor. Baş başa yaptığınız görüşmede, Gazze'de akan kanı, ölen çocukları, açlığı kendisine anlattınız mı? Hatırlattınız mı? “Durdurulması lazım” dediniz mi? Gazze bağlamında nasıl bir görüşme oldu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sayın Trump ve bölgemizdeki bazı ülkelerin liderleriyle yaptığımız toplantılar hep verimli geçti. Bugün Trump'la yaptığımız toplantıda da bu yapıcı yaklaşımı gördük. Gazze'deki katliamları sonlandırma iradesinin ortaya konulması açısından buluşmamız çok çok önemliydi. Sayın Trump toplantıda Gazze'deki çatışmaların son bulmasını, kalıcı barışa ulaşmanın gerekliliğini ifade etti. Biz de Gazze'de ve Filistin'in tamamında önce ateşkese, sonra da kalıcı barışa nasıl ulaşılabileceğini anlattık. Orada bir anlayış birliği oluştu. Beyaz Saray'daki görüşmemiz, New York'taki toplantımızın devamı niteliğindeydi. İki devletli çözümün bölgede kalıcı barışı sağlayacak formül olduğunu, mevcut durumun sürdürülemeyeceğini ifade ettik. Sayın Trump da mevcut durumun böyle devam edemeyeceğinin farkında. Türkiye olarak temel hedefimiz, Gazze'deki katliamların bir an önce sona ermesidir. Çocukların, kadınların ve masum sivillerin hayatını kaybettiği bir tabloyu güvenlik gerekçesiyle açıklamak mümkün değildir. Kimsenin şüphesi olmasın, Gazze'ye kalıcı ve adil barış gelene kadar bu meseleyi gündemde tutmaya devam edeceğiz. Bunun için elimizden ne geliyorsa yapıyoruz ve yapacağız.

Soru: Birleşmiş Milletler'de gözlemledik ki; İsrail giderek yalnızlaşıyor. Sizin Genel Kurul'daki konuşmanızda gösterdiğiniz fotoğraflar da yaşananları bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi. İki soru soracağım. Bir, siz o fotoğrafları görünce ne hissettiniz? İki, bu zulmün, İsrail'in iyice yalnızlaşması ve Amerika'nın bu durumdan zarar gördüğünü fark etmesiyle durmasının mümkün olabileceği görüşüne katılıyor musunuz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Genel Kurul'da bir kez daha gördük ki; İsrail zulmüyle, işlediği insanlık suçlarıyla artık yalnızlaşmaya başladı. Sözün bittiği yerde fotoğraflar bizim hislerimize tercüman oluyor. Bir deri bir kemik kalmış çocuğun ayakları her şeyi dile getiriyor. O yavrunun işler acısı hali bir yandan zalimleri işaret etti, bir yandan zulme seyirci kalanlara esaslı bir hakikat tokadı indirdi. Yıkıntılar arasındaki insanlar, ellerinde kovalarla, tencerelerle bir kap yemek alabilmek için bakan çaresiz gözler, bize Gazze'yi anlattı. İşte o kareler bize, “duramazsın”, “dinlenemezsin”, “yorulamazsın” dedi. Biz de anlatıyoruz, çare arıyoruz, onlara yardım için çabalıyoruz. Çok şükür, adaleti ve vicdanı savunanlar olarak bugün dünden daha güçlüyüz. Filistin Davası, bugün dünden çok daha biliniyor. Vicdanlı insanların tüm çığlıkları, İsrail'i bugün dünden çok daha rahatsız ediyor. Bakınız bir avuç ülkenin dışında İsrail'in yanında duran artık var mı? Artık kimin haklı, kimin haksız, kimin mazlum, kimin zalim olduğunu gördükleri için bu tablo ortaya çıktı. Biz, “İki devletli çözüm” dediğimizde, duymazdan gelenler, artık bizimle aynı safta yer alıyor. Gazze'nin çocukları için, Kudüs'ün onuru için, Mescid-i Aksa'nın haysiyeti için konuşuyoruz. Bunca katliama, soykırıma, insan hakları ihlallerine imza atanlar hem hukuk, hem tarih önünde hesap verecek. O gün geldiğinde tıpkı bugün olduğu gibi Gazze, Filistin toprağı olacak ve bu yaralar sarılacak. Doğrusu ben buna inanıyorum.

Soru: İngiltere ve Fransa, Filistin'i tanıma adımı attırlar ama bundan sonra, buna paralel bir politik yaklaşım gösterecekler mi? Yoksa Hamas'ı silahsızlandırıp, bertaraf etme hedefinde ısrarcı olacaklar mı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu tanıma kararları, bir anlam taşıyor. Zulmün karşısında tarafsız kalmak, aslında zalimi cesaretlendirir. Bu kararların tam anlamıyla amacına ulaşmasının yolu, İsrail'e yönelik uluslararası baskıyı artırmaktan geçiyor. İsrail'i iki devletli çözüme yaklaştıracak formül, uluslararası toplumun, hukukun, sivil toplum kuruluşlarının, kanaat önderlerinin bir ve beraber tutum takınmalarıdır. Netanyahu ve katliam şebekesi ne derse desin, umut hep vardır. İşte Filistin'i tanıyan bütün ülkelerde zalimlerin boğuk sesi, mazlumların çığlığını bastırmakta yetersiz kalıyor. Zannetmesinler ki yıkıntılar arasında Özgür Filistin hayalleri kuran çocuklar yalnız… Değil. Ülkeler, liderler ve en önemlisi halklar, onları görüyor, duyuyor, biliyor. Nitekim bu yıl, Filistin'le ilgili ana salonda yapılan toplantı önemlidir. Benim 13 yıldır geldiğim Birleşmiş Milletler toplantılarında böyle bir zirve olmamıştı. Macron'un yönettiği, Suudi Arabistan temsilcisinin bulunduğu o toplantı, o salondaki katılım, ilk defa bu denli yüksek, bu denli heyecan doluydu. Filistin'i tanıma iradesi gösteren devletler, “adalet hala var, vicdan hala susmadı” mesajını çok güçlü bir şekilde ortaya koydu. Artık, diplomatik olarak tanımanın da gerekleri yapılmalı ve bu devletin mazlum, mağdur halkının yanında yer almalılar. Birlikte Filistin'i bu zulüm ve soykırım karanlığından inşallah kurtaracağız. Çünkü Filistinli çocuklar, kadınlar, erkekler dünyanın diğer bölgelerindeki insanlar kadar yaşama hakkına sahipler.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...