Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığına bağlı bazı kurumların bütçeleri üzerine MHP Grubu adına söz aldı.
Konuşmasına Gazi Meclis’i ve aziz Türk milletini selamlayarak başlayan Özdemir, insanlığın sanayi devrimi sonrasında hız kazanan ilerleme sürecinin, 1940’lı yıllardan itibaren uzay çalışmaları ve gezegenler arası erişim hedefleriyle yeni bir boyuta taşındığını ifade etti. Bu gelişmelerin bilgisayar teknolojileri ve uzaktan haberleşme imkânlarıyla birlikte istihbarat faaliyetlerini de derinden etkilediğini vurguladı.
Günümüzde belirsizliklerin ve küresel meydan okumaların arttığı yeni bir kırılma süreciyle karşı karşıya olunduğunu belirten Özdemir, bilgi kaynaklarının çeşitliliğine rağmen asıl farkı yaratan unsurun, elde edilen verilerin analiz ve işlenmesinde kullanılan ileri teknolojiler olduğunu söyledi. Bu nedenle Milli İstihbarat Teşkilatı’nın kuantum teknolojisi ve ileri nesil yapay zekâ ekosistemlerine sahip olmasının artık zorunlu hale geldiğini ifade etti.
Özdemir, milli şuurla görev yapan inanmış kadroların gayretlerinin, teknolojiyle doğru yöntemler çerçevesinde harmanlanması gerektiğine dikkat çekerek, bu yaklaşımın Türk istihbarat kurumlarını muadilleri karşısında farklı ve üstün kılacağını dile getirdi. Espiyonaj kadar kontraespiyonaj alanında da güçlü bir duruş sergilenmesinin gerekliliğine işaret eden Özdemir, son dönemde Türkiye’ye yönelik casusluk faaliyetlerinde alışılmadık yöntemlerin kullanıldığının tespit edilmesinin bu ihtiyacı daha da artırdığını söyledi.
Savunma sanayisine yönelik tehditlere de değinen Özdemir, resmi ve özel tüm savunma sanayi kuruluşlarının hem fiziki hem de veri güvenliğinin sağlanabilmesi için kapsamlı ve ayrı bir politikanın hayata geçirilmesinin elzem olduğunu vurguladı.
"Sosyal medya artık psikolojik harekat alanı"
Cumhur İttifakı’nın kararlı duruşu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin sağladığı istikrar sayesinde Türkiye’nin bölgesinde lider, küresel ölçekte ise giderek daha fazla söz sahibi bir konuma ulaştığını belirten Özdemir, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefi doğrultusunda tüm kurumların yoğun bir çaba içinde olduğunu ifade etti.
“Terörsüz Türkiye” hedefinin hayata geçirilmesi sürecinde İletişim Başkanlığı’nın sorumluluğunun büyük olduğunu vurgulayan Özdemir, Türkiye aleyhine faaliyet yürüten çeşitli lobi ve yapılanmaların kamuoylarını ve karar alma mekanizmalarını etkilemeye çalıştığını söyledi. Sosyal medyanın psikolojik harekât ve dezenformasyon faaliyetlerinde etkin bir araç haline geldiğine dikkat çeken Özdemir, bu nedenle sürekli teyakkuz halinde olunması gerektiğini kaydetti.
Konuşmasında TRT’ye de değinen Özdemir, kamu yayıncısı olarak önemli bir görev üstlenen TRT’nin, Türkiye’nin tezlerini ve Türk milletinin sesini küresel düzeyde duyurmadaki rolünü başarılı bulduklarını ifade etti. TRT’nin milli bir değer olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Özdemir, kurumsal yapısının korunması çağrısında bulundu:
"İnsanlık sanayi devriminin ardından girdiği ve yüksek hızla devam eden ilerleme sürecine 1940’lı yıllardan sonra uzaya ve başka gezegenlere erişim, böylelikle de rekabetin yeni koşullarına uzanan süreçle başlamıştır.
Bu çabalar bilgisayar teknolojisinin ve uzaktan haberleşme imkânlarının getirdiği diğer koşullarla istihbarat çalışmalarını ve faaliyetlerini de derinden etkilemiştir.
Belirsizliğin, düzensizliğin ve meydan okumaların fazlalaştığı mevcut zaman diliminde ise yeni bir kırılmayla daha karşı karşıyayız.
Haber kaynakları ve bunların güvenilirlik derecesi her ne kadar fazla, hatta çoğu da açık alanlardan temin edilse bile analiz ve işleme yeteneği açısından teknolojinin getirdiği yüksek kazanımlar, devletlerarası verilen mücadelede fark yaratmaktadır.
Bu sebeple Milli İstihbarat Teşkilatının başta kuantum teknolojisi olmak üzere ileri nesil yapay zekâ ekosistemine sahip olması elzem hale gelmiştir.
Karar alma süreçlerinde son derece değerli katkıları olan milli şuura sahip inanmış kadroların sergilediği üstün gayretler kadar, teknoloji ile doğru yöntemlerle harmanlanmış bir çalışma sistematiğinin, muadil istihbarat
kuruluşlarıyla kıyaslandığında kendi kurumlarımızı farklı ve üstün kılmasını sağlamak gerekir.Allah, vatan, namus; yani Kur’an, bayrak ve silah üzerine edilen şerefli yeminlerin tutulması için sergilenen üstün gayretlerle verilen emeklerin hedefe tam manasıyla ulaşması için teknolojiden azami ölçüde istifade edilmelidir.
Bu durum espiyonaj faaliyetleri kadar kontraespiyonaj alanında da Türk mührünün vurulması mecburiyetini doğurur.
Son dönemlerde ülkemize karşı yürütülen bazı casusluk faaliyetlerinde şimdiye kadar alışılagelmedik metotların kullanıldığının anlaşılması da bizi buna mecbur kılmaktadır.
Malum ve meşum yapılanmaların mensubu bulunduğu ülkelerin durumuyla, bilhassa savunma sanayimizle alakalı yürüttükleri anlaşılan uğraşları dikkate alındığında, resmi yahut özel tüm savunma sanayi kuruluşlarımızın hem fiziki hem de veri güvenliklerinin tesis edilebilmesi için ayrı bir politika geliştirilmesinin de gelinen aşamada elzem olduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye, Cumhur İttifakı’nın dirayetli duruşu ve Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği istikrarlı yapı sayesinde bölgesinde lider, küresel seviyede giderek daha fazla söz sahibi olmayı başarmıştır.Türk ve Türkiye yüzyılı hedefimizin gerçekleştirilmesi için tüm kurumlarımız üstün bir gayret içerisindedir.
Terörsüz Türkiye’nin hayata geçmesiyle beraber ülkemizin küresel bir güç olması istikametinde kararlılıkla ilerleyişinde İletişim Başkanlığımızın da sorumluluğu oldukça fazladır.
Zira aynı anda beş lobi, küresel seviyede ülkemize karşı hem kamuoylarını hem de diğer ülkelerin karar alma mekanizmalarını etkileyebilmek için aktif bir faaliyet yürütmektedir.
Rum, Ermeni, Siyonist ve Hindu lobilerine ilave olarak İslamofobik yapılanmalar doğrudan Türkiye’yi kötüleyecek, uluslararası itibarımıza saldıran, aziz milletimiz arasında kin ve nefret tohumları ekmek üzere FETÖ ile de işbirliği yapmak suretiyle uğraş vermektedir.
Bu şartlarda gerek bölgesel ve uluslararası politikalarımız, gerekse küresel barış ve istikrarın tesisi için sürdürdüğümüz gayretlerimizin sağlıklı mekanizmalarla doğru biçimde anlatılması önemlidir.
Sosyal medyanın psikolojik harekâtlar ve beşinci kol faaliyetleri için de ana mecralar haline geldiği gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Dünya ile beraber ülkemiz de belirsizliklerle dolu ve öngörülemez bir iklimde artık her an tetikte ve teyakkuzda olunmalıdır.
İletişim Başkanlığımız da bu anlamda yedi gün, yirmi dört saat uyanık ve şuurlu olmak durumundadır.
Bu çabalarda kamu yayıncısı olarak önemli bir sorumluluğu yerine getiren TRT’nin de faaliyetlerini başarılı bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Türk Milleti’nin gür sesini ve Türkiye’nin tezlerini küresel seviyeye ulaştırmada etkili bir yayıncılık anlayışı sürdüren TRT’nin milli değerlerimizden olduğu unutulmamalı, kurumsal niteliğinin yıpratılmaması için herkes gereken hassasiyeti göstermelidir."