KÂZIM KARABEKİR PAŞA’NIN ŞAHSİYETİ VE ESERLERİ-1

72. ÖLÜM YIL DÖNÜMÜNDE (26 OCAK 1948)

Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal Atatürk’ün “alternatifi” değildir. Bu iki isim birbirlerinin “düşmanı” da değildir. Karabekir Paşa, 1919’un o en zorlu günlerinde “Emrinizdeyim Paşam” diyerek, askerlikten istifa eden Mustafa Kemal Paşa’ya destek verirken de, muhalefete düştüğü zor zamanlarda da samimi ve dürüst davranmıştır.

SON yıllarda ülkemizde tarihe olan ilgi ve merak önemli oranda artmış görünüyor. Fakat bu ilginin doğru bir düzlemde oluşarak, sağlıklı bir şekilde geliştiğini söylemek oldukça zor. Çoğu zaman doğru kaynaklara ve belgelere dayanmayan yalan yanlış bilgilerle özellikle gençlerimizin kafası karıştırılıyor. Herkes siyasi ve ideolojik duruşuna ve arka planına göre tarihe bakıyor ve oradan gündelik ihtiyaçlarına malzeme bulmaya çalışıyor. Şüphesiz bu yaklaşım tarihin çarpıtılması gibi bir sonuç doğuruyor. Bir kesim “romantik” ve “kutsanmış” bir Osmanlı yaratma peşinde koşar adım ilerliyor. Bunu yaparken de Türkiye Cumhuriyeti’ni Osmanlı Devleti’nin bir alternatifi ve onu “tarihten silen” olgu olarak değerlendirip başta Atatürk olmak üzere cumhuriyet ve değerlerine saldırıyor. Yine bu kesim, cumhuriyet döneminde yaşanan bazı siyasi olayları bahane ederek cumhuriyetin kuruluşu sürecini adeta “şaibeli” hale getirmeye çabalıyor. Bunun için de masa başında belge üretmekten bile çekinmiyor. Ölümünün 72. yılı vesilesi ile bu çalışmada daha çok “şahsiyeti ve eserleri” kapsamıyla incelemeye çalıştığımız Kâzım Karabekir Paşa da bu “hastalıklı” tarih anlayışından nasibini almış bulunuyor. Paşa özellikle Atatürk’le olan ilişkileri bağlamında günümüzdeki tartışmaların bir tarafı haline getirilmeye çalışılıyor. Millî Mücadele ve cumhuriyetin kurucu kadrosu içinde yer alan Mustafa Kemal Atatürk, Ali Fuat Cebesoy, Kâzım Karabekir, Refet Bele, Rauf Orbay, İsmet İnönü gibi dönemin siyasi ve askeri şahsiyetleri Osmanlı Devleti’nin son döneminde yetişmiş, bir imparatorluğun ellerinden kayıp gidişini her cephede yaşadıkları ağır travmalarla görmüş, bir büyük yangının küllerinden yeni bir Türk devleti çıkarmayı başarabilmiş tecrübeli insanlardır.

PAŞA’NIN ASKERİ EĞİTİMİ

Bu insanlar arasında gerek Millî Mücadele gerekse sonrasında devletin kuruluşu ve yapılandırılması sırasında izlenecek yol ve yöntem ile bunların zamanlaması konularında zaman zaman görüş ayrılıkları olmuştur. Bunlar da doğaldır. Karabekir Paşa da bu nedenlerle Atatürk’le ters düşmüştür. Bu durum onu çok partili hayat denememizin ilk muhalefet partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının Genel Başkanı yapmıştır. Bu siyasi ayrışma, partinin kapatılması ve Atatürk’e yönelik İzmir suikastı girişimi davasında (1926) Karabekir’in idamla yargılanmasına varacak kadar derinleşmiştir. 1927 yılındaki emekliliğinden sonra Karabekir Paşa için hem maddi hem de manevi bakımlardan zor bir süreç yaşanacaktır. Üstün kişilik özellikleriyle Paşa bu süreci atlatacak; nihayet Aralık 1938’den sonra İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanlığında Türk Devleti, Paşa’yı önce milletvekili, sonra da Meclis Başkanı yaparak bir anlamda gönlünü alacaktır. Evet! Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal Atatürk’ün “alternatifi” değildir. Bu iki isim birbirlerinin “düşmanı” da değildir. Karabekir Paşa, 1919’un o en zorlu günlerinde “Emrinizdeyim Paşam” diyerek askerlikten istifa eden Mustafa Kemal Paşa’ya destek verirken de, muhalefete düştüğü zor zamanlarda da samimi ve dürüst davranmıştır. Mustafa Kemal Paşa da onun için, TBMM’de yaptığı bir konuşmada birçok övücü söz söyledikten sonra “Tarihe geçecek onun yaptığı şeyler” demiştir. Merhum hocam Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in şu değerlendirmesi kanaatimce konuyla ilgili en doğru hükümdür: Nasıl ki, gökte bir tane güneş ve etrafında yıldızlar vardır. İşte Mustafa Kemal Atatürk güneştir, İsmet İnönü, Kâzım Karabekir başta olmak üzere silah arkadaşları da onun etrafındaki yıldızlardır. Musa Kazım Karabekir, 23 Temmuz 1882’de İstanbul’da doğmuştur. Kurtuluş Savaşı’nda Doğu Cephesi’nde kazandığı başarılardan dolayı “Şark Fatihi” unvanını alan, savaş içinde yetim çocuklara olan ilgisi ve yardımlarından dolayı da “Yetimler Babası” olarak tanınan Karabekir Paşa’nın soyu Selçuklu Türklerine dayanmaktadır. Paşa, Karaman’ın önceleri “Gafariyat” diye bilinen, sonradan ismi “Kasaba” olarak değiştirilmiş olan, şimdiki “Kâzımkarabekir” ilçesinde yerleşmiş köklü bir ailedendir. Babası Mehmet Emin Paşa (Ölümü: Mekke, 1893); annesi Hâciye Havva Hanım’dır (İstanbul, 1852/53-İstanbul, 1917). Fatih Askerî Rüştiyesini ve ardından Kuleli Askerî İdadisini bitirdi. 14 Mart 1900’de Harp Okuluna girdi. 6 Aralık 1902’de Mülâzım-ı Sâni (Teğmen) rütbesiyle piyade sınıfının birincisi olarak Harp Okulu’ndan mezun oldu. Sicili: 1318-P.1’dir. (1902-Piyade 1). Erkân-ı Harp (Kurmay) sınıfına ayrılarak Harp Akademisine başladı. 5 Kasım 1905’te Kurmay Yüzbaşı rütbesiyle Akademiyi de birincilikle bitirdi.

10 Aralık 1905’de Edirne’deki 2. Ordu’ya atandı. 11 Ocak 1906’da 3. Ordu’ya verildi. 13. Seyyar Topçu Alayı. 15. Süvari Avcı Taburunda ve Manastır Mıntıka Komutanlığı Erkân-ı Harbiyesi’nde bulundu. Bu dönemde Kâzım Bey İttihat ve Terakki Cemiyetine girdi. Eşkıya takibinde bulundu. 19 Ağustos 1907’de Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı) oldu. 6 Eylül 1907’de İstanbul Harp Okulu Tabiye Öğretmen Yardımcılığı’na atandı. 19 Kasım 1908’de Edirne’deki 2. Ordunun Nizamiye 3. Piyade Tümeni Kurmaylığı’na tayin olundu. 31 Mart Vak’ası, yani 13 Nisan 1909’da meydana gelen olay üzerine Hareket Ordusu’na katılarak; Mürettep 2. Fırkanın Kurmay Başkanı olarak İstanbul’a geldi. 1 Nisan 1910’da Arnavutluk ayaklanmasını bastırmak için oluşturulan Mürettep Kolordu’da Birinci Şube Müdürü ve 15 Ocak 1911 ’de 10. Edirne Tümeni Kurmay Başkanlığı’nda görevlendirildi. 28 Nisan 1911 günü Harbiye Nezaretine verdiği dilekçe ile aile adları olan Karabekir’i yazışmalarda kullanmaya başladı. 9 Nisan 1912’de ek bir görevle vekâletten Bulgar Hududu Edime Kısmı Komiserliği’ne atandı. 27 Nisan 1912’de Binbaşı olarak nasbedildi. Birinci Balkan Savaşı sırasında Bulgarlara karşı Edirne’yi savunan 10. Tümen’in Kurmay Başkanı iken 22 Nisan 1913’te esir düştü. İkinci Balkan Savaşı sırasında 29 Eylül 1913’te esaretten kurtuldu. 2 Aralık 1913’te Balkan Savaşı sırasında Rusya tebasının uğradığı zarar ziyanı tespit için oluşturulan Türk-Rus ve Bulgar Karma Komisyonuna Türk temsilcisi olarak katıldı. 11 Ocak 1914’te Genelkurmay İstihbarat Şubesi Müdür Yardımcılığında görevlendirildi. 26 Mayıs 1914’te Avrupa seyahati için gerekli izni aldı. 3 Ağustos 1914’te Genelkurmay İstihbarat Şube Müdürü tayin edildi. 7 Aralık 1914’te Kaymakam (Yarbay) rütbesine yükseltildi. 6 Ocak 1915’te Mürettep 1. Kuvve-i Seferiye Komutanı olarak İran Harekâtına memur edildi. 6 Mart 1915’te Beşinci Kolordu 14. Tümen Komutanlığına atanarak Marmara ve Karadeniz kıyılarının tahkimatı ile görevlendirildi. Tümeni bir süre sonra Çanakkale Cephesi’ne gönderildi. 26 Ekim 1915’te İstanbul’daki 1. Ordu Kurmay Başkanlığına atandı. 10 Kasım 1915’te 6. Ordu Kurmay Başkanı olarak Irak Cephesi’ne gönderildi. 14 Aralık 1915’te rütbesi Miralaylık (Albay)’ a yükseltildi. 24 Nisan 1916’da 18. Kolordu Komutanı ve 8 Nisan 1917’de becayişen Kafkas Cephesi’ndeki 2. Kolordu Komutanı olarak görevlendirildi. 27 Aralık 1917’de, Erzincan karşısındaki 1. Kafkas Kolordusu Komutanlığı’na memur edildi. 25 Nisan 1918’de Kars’ı istiladan kurtardı. 28 Temmuz 1918’de Mirliva’lığa yükseltildi. 23 Aralık 1918’de Tekirdağ’daki 14. Kolordu Komutanlığı’na atandı.

MİLLİ MÜCADELE VE SONRASI

2 Mart 1919’da merkezi Erzurum olan 15. Kolordu Komutanlığına tayin edildi. 21 Temmuz 1919’da 3. Ordu Müfettiş Vekili olarak görevlendirildi. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919’da çalışmalarını yürüten Erzurum Kongresi’nin toplanmasında büyük katkıları oldu. 16 Kasım 1919’da Temsil Heyeti’nin düzenlediği Komutanlar toplantısına katıldı. 14 Ocak 1920’de Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal Paşa tarafından Şark Cephesi Komutanlığı ile görevlendirildi. 23 Nisan 1920’de açılan B.M.M. Birinci Devresinde Edirne Milletvekili olarak Meclise girdi. Bu sıfatı üzerinde kalmak kaydı ile Kolordu Komutanlığı’na devam etti. 6 Mayıs 1920’de Erzurum Vali Vekili oldu. 13-14 Haziran 1920’de Ordu Komutanı yetkisiyle Şark Cephesi Komutanlığı’na atandı. 28 Eylül 1920’de Ermenilere karşı taarruzu başlattı. 30 Ekim 1920’de Göle ve Kağızman’dan sonra Kars’ı ikinci defa kurtardı. 31 Ekim 1920’de Feriklik (Korgeneral)’liğe yükseltildi. 7 Kasım 1920’de Gümrü’ye girdi. 3 Aralık 1920’de TBMM Murahhası olarak Gümrü Muahedesi’ni imzaladı. 10 Ekim 1921’de biten Kars Konferansı’na Türkiye Baş Murahhası olarak katıldı ve Başkanlık etti. 13 Ekim 1921’de Kars Antlaşmasını imzaladı. İstiklâl Harbi’nin zaferle bitmesinden sonra 15 Ekim 1922’de Ankara’ya geldi. Edirne Milletvekili sıfatı ile Meclis’e devam etmeye başladı. 17 Şubat 1923’te toplanan İzmir İktisat Kongresine Başkanlık etti. TBMM’nin 2. Devresi’nde İstanbul Milletvekili seçildi. 21 Ekim 1923’te merkezi Ankara’da bulunan Birinci Ordu Müfettişliği’ne atandı. 26 Ekim 1924’te Ordu Müfettişliğinden istifasını bildiren dilekçesini Millî Müdafaa Vekâleti’ne gönderdi. 17 Kasım 1924’te Terakki Perver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer aldı ve bir süre sonra Genel Başkanı seçildi. Gazi’ye İzmir’de suikast ile ilgili olarak İstiklâl Mahkemesi’nde yargılandı ve beraat etti. 5 Aralık 1927’de ordu açığında iken emekli edildi. Uzun bir süre politikadan uzaklaştı.

KARABEKİR PAŞA’NIN BİLDİĞİ DİLLER

Halil Ethem Eldem’in vefatı ile boşalan İstanbul Milletvekilliğine 1939 yılında 1374 reyle seçildi. 1943 ve 1946’da yine milletvekili olarak yerini korudu. 5 Ağustos 1946’da TBMM Başkanlığı’na seçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı iken 26 Ocak 1948’de Ankara’da öldü. Naaşı 1988’de Ankara Devlet Mezarlığı’na kaldırılmıştır. Kâzım Karabekir Paşa, başarılı askerlik yaşamı sırasında, Altın Maarif, Beşinci Rütbeden Mecidî, Dördüncü Rütbeden Osmanî, Muharebe Gümüş Liyakat, Harp, Alman İkinci Rütbeden Kron dö Broş Kılınçlı, Avusturya’dan İkinci Sınıf Salip, Alman Demir Salip, Muharebe Gümüş İmtiyaz, Muharebe Altın Liyakat, Kılınçlı İkinci Mecidî, Kılınçlı İkinci Rütbeden Osmanî, İstiklâl Madalya ve Nişanlan ile ödüllendirilmiştir. Kâzım Karabekir Paşa Fransızca, Rusça, Almanca, Bulgarca, ve Arapça dillerini biliyordu.

YARIN: PAŞA’NIN OKUMA TUTKUSU