Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN

Mersin’deki terör saldırısı sonrası ortaya çıkan bazı gerçekler CHP’nin kimyasını bozdu. Öyle stresteler, öyle sinirli bir haldeler ki… Çünkü uzun yıllardır sürdürdükleri HD(P)KK ilişkisi bu terör saldırısından sonra yine yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı. Çünkü saldırıyı gerçekleştiren kadın teröristlerden biri CHP’nin hazırladığı ‘Tutuklu gazeteciler’ raporunda masum gazeteci gibi gösterilen biriydi. O raporda PKK, DHKP-C ve MLKP ile bağlantılı oldukları halde “gazeteci” diye lanse edilen 13 isim daha bulunuyor. Bu isimler örgüt yöneticiliği, bombalı ve molotoflu saldırı, banka soygunu, silahlı gasp ve çek-senet tahsilatından yargılanıp hüküm giymişler.

Haydi bir an CHP’li Özgür Özel’in “11 yıl sonra terörist olacağını nereden bilebilirim” sözünü kabul edelim ve ona inanalım. Yahu, terör örgütü PKK’nın uzantısı olan MLKP terör örgütünün kurucusuna “Hasan Ocak yaşıyor. Komutana bin selam!” mesajını atan Canan Kaftancıoğlu sizin İstanbul İl Başkanınız iken kime ne masal anlatıyorsunuz?

Gelelim PKK-Kılıçdaroğlu paslaşmasıyla ortaya çıkan tartışmalara…

Terör örgütü PKK, “Hükümet Zozan Tolan arkadaşımızın bu eylemde yer almadığını bilmesine rağmen bilinçli bir şekilde Zozan arkadaşımızın ismini vermiş, ailesine ve farklı çevrelere karşı baskı aracı olarak kullanmak istemiştir. Zozan arkadaşımızın bu olayla herhangi bir ilgisi yoktur, görevi başındadır” açıklamasını yaptı.

Mealinde diyor ki: Ölen kadın terörist CHP’ye baskı yapmak için adı kullanılan terörist değil, o terörist görevinin başındadır.

Yani ölü terörist değil, diri ve görevinin başında olan terörist CHP’nin sahip çıktığı kişidir.

Terör örgütü PKK’dan bu sufleyi alan Kemal Kılıçdaroğlu aklının dibini sıyırdığını gösteren, “Şimdi çıkın ve teröriste ait DNA raporunu açıklayın, bu millet bir kez ağzınızdan doğru bir şey duysun” açıklamasında bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’da bunun üzerine “Yani terör örgütünün tespiti imkansız Suriyeli isim verip, “Zozan arkadaşımızın (yani Dilşah Ercan) bu olayla herhangi bir ilgisi yoktur, görevinin başındadır.” demesine sığınmaktan bile utanmıyorsun” demiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun hali “Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” sözüyle tarif edilebilir. Çünkü CHP’nin “Masum gazeteci” diye sahip çıktığı terörist için, PKK açıklamasında “Görevi başındadır” diyor. Görev yeri neresidir Kılıçdaroğlu? Yarın hangi terör saldırısında kullanılacaktır? Hangi polisimizi, askerimizi şehit edecektir? Ya da canlı bomba olup kaç sivili daha öldürecektir?

Madem her şeye burnunu sokup PKK propagandası yapıyorsun, o halde bunların cevabını da sen ver!

Terör saldırısı olduktan sonra CHP merkezli 6’lı masanın medya, trol ve yönetici mensupları saldırıyı PKK’nın değil hükümetin yaptığını ima eden açıklamalar yaptılar.

Can Ataklı “Kimse beni kandırmasın. Bugüne kadar böyle küstahça yapılan bir eylem yokken ‘Birden bak PKK geldi’ diyorlar. Aklımızla zekâmızla oynamayın. Bu işin içinde bir şey var” açıklaması yapıyor. Bu cepheden daha buna benzer birçok açıklamalar var. PKK saldırıyı üstlendiği halde bu alçak yorumlara devam ediyorlar.

Gerçek kimliği ne olursa olsun Suriye’deki terör örgütü YPG safından gelen iki kadın terörist Kemal Kılıçdaroğlu’nun “YPG terör örgütü değil, vatanını koruyan oluşum” olarak gördüğü muhataplardır. O yüzden CHP kimseye masal anlatmasın. Terör meselesine hangi yandan bakarsak bakalım artık adres CHP’ye çıkmaktadır.

Editör: Haber Merkezi