Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılmasından çok mutsuzlar, neredeyse kahroluyorlar. 15 Temmuz kalleşliğinin bastırılmış olmasından çok rahatsızlar ve 4 yıldır takmadıkları kulp kalmadı. Terörle mücadele edilip hainlerin yok edilmesini, sınırlarımızın ötesinde bile takip edilip inlerine girilmesini bir türlü içlerine sindiremiyorlar. Akdeniz’de var olmamızı, belirleyici konuma gelmemizi hazmedemiyorlar. Libya’da, Suriye’de, Irak’taki mevcudiyetimizi bütün dünya kabul etti, onlar hâlâ itirazlarını sürdürüyor. Kovid-19’a bağladıkları ümit boşa çıktı ve büyük hayal kırıklığı yaşıyorlar. Bekledi ve istediler ki, hiç olmazsa ekonomi çöksün, millet aç kalsın, yine hevesleri kursaklarında kaldı.

DIŞARIDAKİLERİ TANIYORUZ

Bu tanımlama ile Yunanistan’ı, Rum kesimini, Ermenistan’ı, İsrail’i, Fransa’yı, Suudi Arabistan veya Birleşik Arap Emirlikleri’ni, Mısır’ı ve Türkiye ile hesabı olan, açık şekilde düşmanlık eden ülkeleri kastettiğimizi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Onları tanıyoruz, ona göre tedbir alıyor, ona göre davranıyoruz. Kim olduklarını, ne yaptıklarını, ne beklediklerini, hangi kalleşlikler planladıklarını iyi biliyoruz ve karşılığını da net ve açık şekilde veriyoruz. Azerbaycan durup dururken boşuna mı hedef alındı? Ermenistan hangi cüretle, hangi güçle boyunu çok aşan bu kahpe saldırıları yapabiliyor? Türkiye ile meselesi olanlar şimdi de gittiler Azerbaycan’dan canımızı yakmaya kalkıştılar. Hiç şüphesiz gerekli cevaplarını alıyorlar ve alacaklar.

BİZİ ASIL ÜZEN İÇERİDEKİLER

Bizim asıl kastettiğimiz, bizi asıl üzen bunlar değil. Yukarıdaki sicil ne yazık ki, CHP ve yancılarınındır. Türkiye ve Türk milleti ile hesaplaşmakta, karşı karşıya gelmekte, kriz, kaos, yıkım planları yapıp uygulamakta hiç kimseden geri kalmadıkları gibi, bir de onlara malzeme veriyor, hatta iş birliği yapıyorlar. 15 Temmuz darbe girişimi gibi dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kahpeliği yaşadık. Türk milleti topyekûn ayağa kalktı ve bu ihanet bastırıldı. Peki, CHP ve yancılarının 4 yıldır bu konuda FETÖ’ye sözcülük etmek, yapılan mücadeleyi sulandırmaya uğraşmak, bu hainleri korumak ve kollamak ve Türkiye’yi zor duruma düşürmek için çırpınmak dışında bir şey söylediğini, bir icraatta bulunduğunu duyan, gören olmuş mudur?

VATANIN BİRLİĞİNE MUHALİFLER

Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’un 4’üncü yılında yaptığı Meclis Grup Konuşması bu perişanlığın son sürümüdür. Hâlâ 15 Temmuz’a kontrollü darbe ya da tiyatro diyor ki, FETÖ’de tam bunları söylüyor. Bu açık bir iş birliği değil de nedir? Bu kirli sicil orta yerde dururken MHP’ye laf söylemek pişkinliğin ötesinde, FETÖ’ye esir olmaktır. Ve ne acıdır ki, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin diğer terör örgütleri ile ilgili sicili de farklı değildir. Türkiye’ye düşmanlık eden her kim varsa, CHP tamamı ile birliktedir, onların ihanet ortağıdır. Elbette bu CHP ile ittifak kuran partileri de, aynı yolun yolcusu olan sivil toplum örgütlerini, medya ve sosyal medya artıklarını da unutmamak lazım. Sorsanız, muhalefet yaptıklarını söylerler. Doğrudur, bunlar muhalefet yapıyorlar da vatanın birliğine, milletin bölünmez bütünlüğüne, devletin bekasına muhalefet yapıyorlar. Tıpkı Türkiye düşmanları ve terör örgütleri gibi.

AYASOFYA CAMİDİR

Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasında bile adam gibi duramadılar ve yine ihanet cephesindeki yerlerini aldılar. CHP önce karnından konuştu, sonra dayanamadı gerçek yüzünü gösterdi. CHP’nin izdüşümleri zaten ilk günden itibaren ahlaksızlığın dibine vurdu, Bizans’ın bayrağına sarılarak Türkiye’nin karşısına dikildiler. Hiç uzatmadan bir defa daha söyleyelim. Ayasofya’nın müze kalmasını savunanın, hele hele kilise olduğunu iddia edenin, bu milletle, bu devletle işi çoktan bitmiştir. Ayasofya, Türk milletinin öz malıdır. Camidir. Aslına rücu etmesi övünülecek, gurur duyulacak bir olaydır ve bir hakkın teslimidir. Bunun aksi düşünülemez, hiçbir gerekçe ile bu şanlı ve onurlu karar gölgelenemez. Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, son gelişmeler turnusol kâğıdı işlevi görmüş, ak koyun kara koyun açığa çıkmıştır. Ayasofya Camii’nin açılmasıyla dipsiz hayal kırıklığına uğrayanlar manen bu milletin evladı olamayacaktır.

ENGELLEYECEK BİR FANİ DOĞMADI

Hiç kimse arkadan dolanmaya uğraşmasın. Kendi kin ve saplantılarını Atatürk üzerinden tedavüle sokmaya hiç çalışmasın. Sayın Bahçeli›nin şu değerlendirmesi, bütün Türk milletinin ortak kanaatidir: “Büyük hünkârımız Fatih Sultan Mehmed ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü karşı karşıya getirmek, Osmanlı hukukunun uygulanarak Cumhuriyet hukukunun askıya alındığını tehditvari bir üslupla dillendirmek soysuz bir yalandır. Atatürk bizimdir, Fatih de bizimdir. İkisi arasına nifak eken kesinlikle bizden değildir. Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923’te geçmişten kopmamış, bilakis sağlam bir şekilde eklemlenmiştir. Tarihsizlerin bunu bilmesi çok uzak bir ihtimaldir. Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasına doğrudan tepki gösteremeyip dolaylı vasıtalarla tenkit ve telin etmek onur ve omurga sahibi hiç kimseyle, hiçbir siyasi parti temsilcisiyle bağdaşmayacaktır. Ayasofya Camii’nin Müslüman gönüllerle buluşmasını engelleyecek bir fani de doğmamıştır.