Zor bir coğrafyadayız ve tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bu süreci doğru yönetmek, bekamıza yönelik tehdit ve tehlikeleri cesaretle ve azimle defetmek zorundayız. Bunu yapmak hem kendi varlığımızın, hem de bize güvenen ve inananlara karşı sorumluluğumuzun gereğidir. Biz, herhangi bir ülke değiliz. Tarih boyunca âleme nizam vermiş, bölgesinde ve dünyada belirleyici olmuş, çağ açmış çağ kapatmış, tarihin akışını değiştirmiş bir milletiz. Bu müktesebat aynı zamanda bizim güçlü ve lider olma mecburiyetimizi de beraberinde getiriyor. Can Azerbaycan’ın yaşadıkları ve bugün verdiği şanlı mücadeleye etkimiz ve katkımız, Türkiye’nin varlığının sadece kendisiyle sınırlı olmadığını bir defa daha ve net bir şekilde ispatlamıştır.

CUMHUR İTTİFAKI’NIN ÖNEMİ

Bunları bugünü daha iyi anlamanın, siyasi tercihlerimizi daha doğru yapmanın ve arkasında durmanın önemini hatırlatmak için yazıyorum. İşimiz kolay değil ama seçimimizi doğru yaparsak, bu zorluğu aşmanın ilk ve en temel adımını atmış oluruz. Nitekim, Türk milleti bunun farkındadır ve gereğini de yapmıştır. Terörün kökünün kazınması için yapılanlardan Doğu Akdeniz’deki hak ve hukukumuzun korunması için verilen mücadeleye, Kovid-19 salgınının durdurulmasından ekonomimiz üzerinden yürütülen saldırıların savuşturulmasına, ABD, AB ülkeleri ve diğerlerinin yaptıkları dayatmalarının etkisiz hale getirilmesinden Can Azerbaycan’ın öz topraklarındaki Ermeni işgaline son vermek için son derece yerinde ve isabetli şekilde başlattığı operasyona kadar; Türkiye’nin yaşadığı her olay, gündemdeki her mesele, önümüze çıkan her sorun, Cumhur İttifakı’nın ne kadar önemli, ne kadar değerli ve ne kadar hayati olduğunu belgeliyor.

ZİLLET OLSAYDI NE OLURDU?

Bir an için Cumhur İttifakı’nın değil de, adı millet; kendi zillet olanların, şu anda Türkiye’yi yönettiklerini düşünün. Böyle bir varsayımın bile insanın sırtından soğuk terler akmasına yeterli olduğunun farkındayım. Akıl, izan ve vicdan sahibi herkesin bunu anında hissettiğinden eminim. İçinde HDP’nin yer aldığı veya oluşmasında PKK uzantılarının etkili olduğu bir yürütme gücünün, yani hükümetin terörle bugünkü gibi mücadele yapabileceğine inanan var mıdır? Bırakın mücadeleyi, sadece PKK da değil, FETÖ’den bütün bölücü ve yıkıcı örgütlere kadar hepsinin nasıl payına düşeni alabilmek için sıraya girebileceğini düşünebiliyor musunuz? Hadi çıksın birisi, zillet ittifakının iktidarında böyle bir şeyin olamayacağını, bütün terör örgütleri ile daha sert, daha amansız bir mücadele verileceğini söylesin de görelim. Kimse bunu söyleyemez, söyleyene de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Canan Kaftancıoğlu’na kadar bu oluşumun içinde olacakları anlaşılanlar, zaten peşin olarak cevap vermişlerdir. Şimdi fazla ayrıntıya girmeyelim ama isteyen bunların başta PKK olmak üzere terör örgütleri için söylediklerini ve hatta yaptıklarını tekrar gözden geçirebilir.

TÜRK DÜŞMANLARI İLE BİRLİKTELER

Türkiye’nin şu anda gündeminde olan diğer meselelerde zilletin yaklaşımı ne yazık ki, yine bekamızdan yana değil, Türk ve Türkiye düşmanlarından yanadır. Bu bir iddia değil, bizzat kendi açıklamalarının hatta eylemlerinin ortaya koyduğu acı gerçeklerdir. Doğu Akdeniz’deki hak ve hukukumuzun korunması için verilen mücadeleden, Yunanistan’dan daha çok bunlar rahatsız olmadılar mı? Macron’un söyleyemediğini bunlar söylemediler mi? Kovid- 19 salgınını bir siyaset malzemesi yapıp, hastalığın yayılması için toplu duaya çıkanlar bunlar değil miydi? Türk doktorlarının verdiği destansı mücadeleyi sulandırmak, sağlık çalışanlarımızın azmini kırmak için çabalayan HDP ve terör örgütlerinin güdümündeki Türk Tabipleri Birliği adlı ihanet yapılanmasına bunlar sahip çıkmadılar mı? Ekonomimize yapılan saldırıdan dolayı zil takıp oynamadılar mı?

CAN AZERBAYCAN

Can Azerbaycan, Ermeni işgaline son vermek için kendi topraklarında tarihi bir mücadele veriyor. Elbette ki, öz kardeşimizi yalnız bırakmıyoruz ve her şart altında yanındayız ve sonuna kadar da bu değişmeyecektir. Bu durumdan Macron’dan, Putin’den hatta Ermenistan’dan önce rahatsız olup, Türkiye’yi karalamaya çabalayan ve aklın, vicdanın, ahlakın asla kabul edemeyeceği bir açıklama yapan ve Türk düşmanlarına aramakla bulamayacakları bir malzeme veren, yine CHP’li bir yönetici olmadı mı? Bunların zillet sicili saymakla bitmez ama Allah rızası için numune cinsinden de olsa bir tek olumlu, hayırlı, faydalı icraatlarını hatta laflarını bulamazsınız. Bu halleriyle de ülke yönetme iddiasında bulunuyorlar. Bu millet aklını peynir ekmekle mi yedi ki, ülkeyi bunlara emanet etsin? Nitekim, yapılan kamuoyu yoklamalarında bütün zorlamalara, bütün algı ve aldatma gayretlerine rağmen, Türk milletinin zillete hiçbir şekilde itibar etmediği ve etmeyeceği kesin olarak görülüyor.

LİDER ÜLKE

Cumhur İttifakı bu ülkenin teminatı olduğu kadar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihi misyonunun da garantörüdür. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte sorunların hızlı ve etkili çözümünün de yolu açılmıştır. Türkiye “lider ülke” olma iddiasını hayata geçirmek için emin adımlarla ilerlemektedir, bütün dünya gibi zillet de istese de istemese de, bunu kabul etmek zorundadır.