Fatih Sultan Mehmet’in Edirne Sarayı’nda ilk kez tattığı rivayet edilen Mutancana, sadece bir yemek değil; bir imparatorluğun kültürel gücünün sembolü. Etle kuru meyveyi aynı kazanda buluşturan bu zarif lezzet, Osmanlı mutfağının “denge ve bereket” anlayışını temsil ediyor.
Etin Gücüyle Meyvenin Zarafeti
Malzemeler
- 500 gram kuşbaşı kuzu eti
- 10 adet arpacık soğan
- 2 diş sarımsak
- 6 adet kuru kayısı
- 5 adet kuru incir
- 1 yemek kaşığı bal
- 1 avuç çekirdeksiz kuru üzüm
- 1 avuç badem içi
- 1 yemek kaşığı tereyağı
- 1 yemek kaşığı zeytinyağı
- 1 çay kaşığı sumak
- 1 su bardağı sıcak su
- Tuz, karabiber

Yapılışı
Etleri mühürleyin
Geniş bir tencerede tereyağı ve zeytinyağını eritin. Kuzu etlerini ekleyip, yüksek ateşte suyunu salıp çekene kadar kavurun.
Soğan ve sarımsak ekleyin
Etler hafif renk alınca arpacık soğanları ve ezilmiş sarımsakları ilave edin. Kısık ateşte birlikte birkaç dakika daha kavurun.
Suyu ve baharatları katın
Üzerine sıcak suyu ekleyin, tuz ve karabiberi serpiştirin. Kapağı kapalı şekilde 20–25 dakika pişirin.
Meyvelerle buluşturun
Kuru kayısı, incir ve üzümleri doğrayın. Bal ve sumakla birlikte tencereye ekleyin. 15 dakika daha kısık ateşte pişirin.
Son dokunuş
Ayrı tavada bademleri hafifçe kavurun. Servis öncesi yemeğin üzerine serpiştirin.
Geçmişten Günümüze Uzanan Sofra Hikayesi
Mutancana, sadece bir Osmanlı yemeği değil; kültürel bir köprü.
Bugün modern mutfaklarda yeniden hayat bulan bu yemek, geçmişin zarafetini bugünün damak tadına taşıyor. Davet sofralarında ya da özel günlerde sunulduğunda hem tarihi bir hava yaratıyor hem de misafirlere unutulmaz bir deneyim yaşatıyor.
Bir tabakta tarih, gelenek ve lezzet bir araya geliyor. Her lokmada “Osmanlı’nın ihtişamı” yeniden hissediliyor.
Mutancana, bir tariften çok daha fazlası: tarihle harmanlanmış bir lezzet yolculuğu. Her lokmasıyla geçmişe saygı duruşu, her kokusuyla saraydan bir hatıra.
Afiyet olsun…