Söz konusu olan İstanbul’u kimin yöneteceğini belirlemek değil, ülkenin geleceğine yön vermektir. Eğer istediklerini elde eder, İstanbul’u da yanlarına katarlarsa, neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum.

   El değiştiren ve zillete teslim edilen belediyeler üzerinden ağır beka sorunu oluşabileceği yerel seçimler öncesindeki en büyük iddialarımızdan biriydi. Bazı zavallılar, seçimler bittikten sonra beka meselesinin gündemden kalktığını söylüyor, aslında böyle bir tehlikenin hiçbir zaman olmadığını anlatıyorlar. Bunu söylemek eğer bir cehalet değilse açık bir gaflet, hatta ihanettir. Zira, 31 Mart seçimleri öncesinde söylenenler fazlasıyla doğru ve haklı çıkmıştır. Geçen 2 ay içindeki gelişmeler ne yazık ki, beka sorununun daha da ağırlaştığını göstermektedir.

DIŞ ODAKLI TEHDİTLER

  Bekamız üzerindeki tehdit ve tehlikeler iç ve dış odaklı olarak çeşitlilik arz etmektedir. Dışarıdan gelen açık ve aleni tehditler aklı başında olan herkesin malumudur. Özellikle ABD’nin açık bir düşmanlık içinde olduğunu ibretle izliyoruz. S-400 savunma füzelerinden niye bu kadar rahatsız olduklarını akıl ve izan sahibi herkes görüyor. AB ülkelerinin de ABD’den bir farkı yoktur. Yunanistan bile payına düşeni alabilmenin derdindedir. İslam ülkelerinin birçoğu ABD güdümünde oradan oraya savrulurken, Türkiye’ye karşı hamsene bir tavır almaktan da geri durmuyorlar. Beka sorunu olması için daha ne olması gerekiyor? Güçlü, bağımsız, kirli oyunları bozan, etkili ve saygın bir Türkiye istemiyorlar. Sadece bu kadarı bile milli duyarlılığı olan, bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan herkesin nerede durması gerektiğini net olarak ortaya koyuyor.

DİYET İÇİN SIRAYA GİRDİLER

  Dışarıdaki bu vahamete paralel olarak içeridekiler de boş durmuyorlar. Özellikle ele geçirilen belediyeler üzerinden, çok tehlikeli gelişmeler yaşanabileceği anlaşılmaktadır. Beka sorunun içerideki ayaklarını sayarken, yeni hükümet sisteminin tartışmaya açılması, FETÖ ve PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin yeni zemin bulması ve azması, yeni bir kriz ve kaos ortamına oluşturulması gibi muhtemel gelişmelere dikkat çekmiştik. Hükümet sistemi üzerinden başlatılan tartışmalar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi sebebi ile kısa süreliğine ertelenmiştir. İstanbul’un CHP ve yancılarının eline geçmesi durumunda, tartışmaya açılacak ilk mesele bu olacaktır. Bunu zaten kendileri de söylüyorlar. Terör örgütlerinin zilletin elinde olan belediyeler üzerinden yeniden azmasını daha ilk dakikadan itibaren içimiz sızlayarak gördük. PKK uzantısı HDP’nin sözcülerinin açıklamaları herkesin malumudur. Kandilli katiller bile durumdan vazife çıkarmış ve diyet alabilmek için sıraya girmişlerdir. FETÖ yeniden ümitlenmiş ve asıl sahiplerinin de itmesi ile, kin kusmaya kaldığı yerden devam etmek için harekete geçmiştir.

DERSİM DİYE BİR VİLAYET YOKTUR

  Hiç kimse bunların yaşanmadığını söyleyemez. Hepsi ispatlı şahitlidir. Kaldı ki, daha önümüzde uzun bir süre var ve daha kim bilir neler göreceğiz? Nitekim, Tunceli’nin Komünist Partili Belediye Başkanı, haddini çok aşmıştır. Her şeyi bir kenara bırakıp, Tunceli’nin ismini Dersim olarak değiştirmek için adım atmak, kelimenin tam anlamıyla bu devlete, Cumhuriyete ve Anayasa’ya baş kaldırmaktır.Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, Türkiye’de resmî olarak Dersim ismiyle anılan bir vilayet yoktur, olamayacaktır. Komünist ve bölücü komploya göz yummak, alttan almak, sessiz kalmak feci akıbetlere davetiye çıkaracak, beka düzeyinde tehlikelere kapı aralayacaktır. Emin olun ki, bu bölücü şahıs, bu cüreti zilletten alıyor. Onların yaptıklarından daha ileri gidebilmek için de bu komploları kuruyor. Bu sakat ve bölücüler için gösterilecek en küçük bir zafiyet, daha da azmalarından başka sonuç doğurmayacaktır. Bu sebeple Sayın Bahçeli’nin gereğinin yapılması konusunda ilgili makamlar için yaptığı görev çağrısı ivedilikle dikkate alınmalıdır.

İSTANBUL’UN ÖNEMİ

  Bütün bunlar aynı zamanda İstanbul seçimlerinin önemini de gösteriyor. Daha cicim aylarındalar ve İstanbul seçimleri dolayısı ile beklemeye geçmişlerdir. Eğer istediklerini elde eder, İstanbul’u da yanlarına katarlarsa, neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Kesin olan çok daha azacakları, ileri gidecekleri ve beka sorununu derinleştirip, tehlikeyi arttıracaklarıdır. Yaptıkları, yapacaklarının garantisidir. Herkes oyunu görmeli ve aklını başına toplamalıdır. Söz konusu olan bir şehri kimin yöneteceğini belirlemek değil, ülkenin geleceğine yön vermektir. MHP’nin farkı buradadır. Cumhur ittifakının içinde olmasının sebebi her hangi bir siyasi menfaat elde etmek değil, ülkenin bölünmez bütünlüğüne sahip çıkmaktır. Her kim MHP’nin bu onurlu duruşundan rahatsız oluyorsa, asıl kendisinde bir sorun vardır. MHP’ye yapılan eleştiriler, yakıştırmalar kesinlikle iyi niyetle izah edilemez.

  Yine geldik her zaman söylediğimiz yere. Herkes varlık sebebinin gereğini yerine getiriyor. Bizim varlık sebebimiz, yaşatmak, yüceltmek ve gerekirse bu uğurda her fedakarlığı yapmaktır. Başkalarının da bozmak, bölmek, yıkmak ve yok etmek için var olduklarını ibretle izliyoruz.