ABD'nin G20'de Suudi Arabistan ve İsrail ile arasını iyi tutmak için ortaya attığı Güney Koridoru Projesi, İsrail'in Gazze'ye yönelik sürdürdüğü saldırlar nedeniyle bitti. Söz konusu proje Hint-Pasifik bölgesini Orta Doğu'dan Avrupa'ya bağlayacaktı. Güney Koridorunun bitmesini uzmanlar değerlendirdi.

PROJENİN SUUDİ ARABİSTAN VE İSRAİL AYAĞI ÇÖKTÜ

G20 zirvesinde ortaya atılan Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru (IMEC) koridoru fikri İsrail'in yayılmacı politikaları nedeniyle zor bir seçenek olarak değerlendiriliyordu. ABD'nin Çin'le rekabet için dayatmayla kabul ettirmeye çalıştığı projenin, artan jeopolitik risklerin de etkisiyle uygulanabilirliği iyice zorlaştı. İsrail'in Filistinlilere karşı ilan ettiği savaş sebebiyle proje şimdilik rafa kalktı.

ENDİŞE DERİNLEŞTİ

Hindistan'dan yüklenen malların, Basra Körezi'nden Akdeniz'e kara yoluyla ulaştırılmasının ardından İsrail ile Yunanistan limanları üzerinden Avrupa'ya gönderilmesini içeren proje hakkında; maliyeti, güzergâhı ve altyapı hazırlıkları gibi konularda büyük bir soru işareti bulunuyordu. İsrail'in işgal ve katliam politikaları; Hayfa Limanı üzerinden geçeceği iddia edilen bu koridorun güvenliğinin nasıl sağlanacağı konusundaki endişeleri iyice derinleştirdi.

ABD'NİN DAYATMASI

Son gelişmeler ışığında Doğu-Batı arası ticaret güzergâhlarına ilişkin Yeni Şafak'a değerlendirmelerde bulunan akademisyenler de güvenlik olmadan ticaretin olmayacağına dikkat çekti. Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nun ABD tarafından siyasi bir mesaj olarak ortaya atıldığına dikkat çeken Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vişne Korkmaz, "ABD; Suudi Arabistan ile İsrail yakınlaşmasını motive etmek için bu projeyi kullandı. Savaşla birlikte ABD'nin vermek istediği mesajın içi boşaldı. Suudi Arabistan-İsrail yakınlaşması başka baharlara kaldı. Dışarıdan dayatılan projeler, Filistin davası çözülmeden hayata geçirilemez" dedi.

Fotoğraftaki: Vişne Korkmaz

GÜVENSİZ VE İSTİKRARSIZ BİR İSRAİL GARANTİ VEREMEZ

ABD'nin Körfez'le birlikte diğer müttefikleri yatıştırmaya çalıştığını ifade eden Korkmaz, "ABD hâlâ 'Ben buradayım' demeye çalışıyor. Oysa bir tek saldırıyla altyapı güvenliğinin ne kadar zor sağlanabileceği anlaşıldı. Reel zeminde de ticaret koridoru projesinin gerçekleştirilebilirliğini silip attı. Şu an için proje hayal oldu. Böyle bir ortamda bunu konuşmak bölgeyle alay etmek gibi olur. Güvensiz, istikrarsız bir İsrail hangi ülkenin güvenliği ve altyapısı için garanti verebilir?" diye sordu.

VADE VE MALİYET ZORLUKLARI DA VAR

Beykoz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Küntay ise Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru uzun vadeli bir plan olduğunu ve akşamdan sabaha hayata geçirilebilecek bir proje olmadığını söyledi. Küntay, "Birden birden fazla ülke söz konusu koridora dahil olduğu için hem vade hem maliyet açısından uygulanması zor olacaktır. Elbetteki savaş süreci küresel ticaret güzergahlarına ilişkin plan ve projeleri kökten değiştirme sebebi olamaz. Ancak bölgede yaşanan çatışmalar kısa vadede gecikmelere sebebiyet verebilir. Türkiye'nin Kalkınma Yolu projesi daha uygulanabilir bir yapıya sahip. Maliyet ve mesafe olarak birçok avantaj sunuyor" değerlendirmesinde bulundu.

DOĞU AKDENİZ'DE BÜYÜK RİSK VAR

İsrail'in bölgede savaş ilan etmesi, doğu Akdeniz'deki deniz ve kara ticaretini de güvensiz hale getirdi. Bölgede tansiyonun yükselmesinin ticarete etkisini değerlendiren Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Arzova, İsrail'in Hayfa Limanı'nın dünyanın en yoğun nakliye hattının bitişiğinde yer aldığına dikkat çekti. Arzova, "Süveyş Kanalı'ndan geçen ve Süveyş Kanalı'na giren gemilerin de uğrama limanı. Bu bölge üzerinden yapılan denizyolu taşımacılığında riskin artmış olması, limana uğrayacak gemilerin yükleme ve boşaltma yapamaması hem navlunda bir artışa neden olabilir hem de tedarik zinciri kesintisine, bu da yeni bir dışsal şok anlamına gelebilir. Bence bu büyük bir risk" dedi

EN GÜVENLİ ROTA KALKINMA YOLU

Doğu-Batı aksındaki jeopolitik önemi bilinen Türkiye'nin Kuzey-Güney hattındaki stratejik konumu, son yıllarda gerçekleşen bir dizi uluslararası anlaşma ve projelerle daha da belirginleşti. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney yönünde tasarlanan birçok koridor projesinde Türkiye'nin kilit rolde olduğu bir kez daha teyit edildi. Son 20 yılda hayata geçirilen altyapı projeleri, istikrar ve "güvenilir ülke" imajı da Türkiye'ye ticari koridorlar yarışında avantaj sağlıyor. Hint Okyanusu'ndan deniz yoluyla Basra Körfezi'ne gelen malları Türkiye üzerinden Akdeniz'e ulaştıracak Kalkınma Yolu, tedarik zinciri ve küresel ticaret güzergahlarında en güvenli rota olarak dikkat çekiyor.

Kaynak: Yeni Şafak

Editör: Bilge Güler