İP Başkanı Meral Akşener, CHP ile ittifaka kapıları kapattığı açıklamalarının satır aralarında esneme payı bulunan bazı cümlelere yer veriyor. 26 Ağustos’ta yaptığı konuşmada “herkes seçimlere ayrı ayrı girsin” ifadesini kullanmasına rağmen iş birliğine de açık olduklarını söyledi. Fatih Altaylı’ya yaptığı son açıklamasında da ittifak siyasetine karşı olduklarını ve 81 ilde kendi adaylarını çıkaracaklarını belirtti ancak iş birliğine de yeşil ışık yaktı.

Peki, neden hem kapıları kapatmış gibi görünüp hem de açık kapı bıraktı? İttifak yapmak istemeyen ve bunda kararlı olan biri sadece kapıyı kapatmakla kalmaz aynı zamanda da kilitleyerek tavrını pekiştirmez mi? Ancak Meral Akşener’in kapısının ne kilidi vardı ne de yayı…

***

Meral Akşener’in ikircikli bir tavır göstermesinin tek nedeni var. O da Kemal Kılıçdaroğlu…

Bu nedenle sürekli CHP’nin iç işlerine karıştı, tüm uyarılara rağmen CHP’nin içini karıştırmaktan geri durmadı ama turpun büyüğü de heybedeydi ve onu da seçim sonuna sakladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ittifakın ortak cumhurbaşkanı adayı olmaya niyetlendiği günden itibaren onun sindirilmesi ve adaylıktan vazgeçmesi için uğraş verdi. İşler geri döndürülemez bir noktaya geldiğinde de masadan kalktı ancak İmamoğlu ve Yavaş’ın denkleme girmesiyle tekrar oturmak zorunda kaldı.

***

Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını engellemek için kâh Ekrem İmamoğlu kâh Mansur Yavaş ile bir olup arkasından kuyusunu kazdı. Saraçhane tiyatrosu Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı oynanmadı mı? “Anketlerde Mansur Yavaş ismini görüyoruz” diyerek Kılıçdaroğlu’nun önünü kesmeye çalışmadı mı?

Meral Akşener, seçim öncesi tüm kozlarını tüketmenin verdiği yılgınlık ile kaderine razı oldu. Asla istemediği, imkânsız dediği, kazanamaz diyerek aşağıladığı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “kazanacak formül” üzerinden parlatmaya çalıştı.

Neticede “istenmeyen aday” kaybetti.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın “yardımcılık” formülü tutmadı.

Masanın zoraki ittifakı seçimin ertesinde son buldu. Meral Akşener’in seçim öncesi heybesine sakladığı turpu çıkarma zamanı çoktan gelip çatmıştı…

***

CHP ile yola devam edilecekse Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başından gitmesi lazımdı. “Kazanamayan adayla” yola devam edilemezdi. Kendi adaylarının önünü tıkayan biriyle tekrar bir araya gelemezdi. Bu yüzden CHP’nin iç işlerine karışmaya ve içini karıştırmaya devam eden söylemlerine hız verdi.

Ekrem İmamoğlu “değişim” çağrısı yaparak toplantılar tertip etti.

Mansur Yavaş açıktan taraf olmasa da Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vermedi. Bu durum Meral Akşener’i memnun etmeye fazlasıyla yetti. CHP’nin başına İmamoğlu’nun geçmesi kimseyi Akşener kadar mutlu edemezdi. Partisinin kongresinde yaptığı konuşmada da seçimin faturasını Kemal Kılıçdaroğlu’na çıkararak değişim için İmamoğlu’na dışarıdan destek verdi.

Sonuç itibarıyla bu yol da tıkandı. Kemal Kılıçdaroğlu kongreye gidilen süreçte genel merkez delegelerinin çoğunu aldı. İmamoğlu İstanbul, Yavaş da Ankara adaylığına geri döndü.

Meselenin bam teli de burada koptu.

İstanbul ve Ankara özelinde ayrı aday çıkarma tehdidiyle intikam almak istedi.

CHP’ye kaybettirmeyi göze aldığını söyledi.

Akşener için Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başından gitmesi açık bıraktığı ittifak kapısının ardına kadar açılması demekti…

İmamoğlu’na da yeni bir ödev verdi: “Kılıçdaroğlu’nu indir, İstanbul’da ortak aday ol.”