Türkiye’nin kendini savunmak için tedbir alması, ihtiyacı olan silahları tedarik etmesi en doğal hakkıdır ve buna hiç kimse, hiçbir kuvvet engel olamaz. S-400 Hava Savunma Sistemi bu ihtiyaçtan dolayı alınmıştır. Bir saldırı değil, savunma sistemidir. ABD ve Avrupa ülkelerinin bu ihtiyacımızı karşılamamız için yaptığımız bütün girişimlere duyarsız kalmaları sonucunda Rusya’ya yöneldik ve alım konusunda anlaştık. Aslında sözde müttefiklerimiz bize Patriot vermeyerek iyilik yaptılar. Nitekim, S-400’ler ABD’den almak istediğimiz, fakat bir türlü cevap bulamadığımız Patriot hava savunma sisteminden çok daha ileri bir teknolojiye, çok daha etkili bir korumaya sahiptir. Zaten sorun da buradan çıkmaktadır.

DIŞA BAĞIMLILIĞIMIZ AZALDI

Türkiye son yıllarda bekasına yönelik tehditleri yok etmek, milli savunmasını güçlendirmek ve güvenliğini sağlamak için çok önemli adımlar attı. Savunma sanayimiz büyük atılımlar gerçekleştirdi.Dışa bağımlılığımız çok önemli ölçüde azaldı ve bu oran gittikçe lehimize değişiyor. Bütün bunlar olurken, sözde müttefiklerimiz kem-küm ettiler, ama fazla ileri gidemediler. S-400 alımıyla birlikte aradıkları fırsatı bulduklarını düşünerek üzerimize geldiler. Rahatsızlık, bu silahları almamızdan daha çok, dışa bağımlılığımızı azaltmamız ve güçlü, etkin ve iddialı bir savunma sanayi kurmamızdan dolayıdır. Kimseye bağımlılığı olmayan, güçlü ve etkin bir savunma sistemi bulunan Türkiye, bölgesinde ve dünyada daha belirleyici bir konum kazanacaktır. Bu durum hiçbir şekilde işlerine gelmiyor. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Etrafımızda amansız savaşlar, üzerimizde çok kirli ve kanlı hesaplar var. Bunun böyle devam etmesini ve kanlı planlarını hayata geçirirken Türkiye’nin bunlara seyirci kalmasını hedefliyorlar. Bu kadarla da kalmıyor. BOP’u unutmadık. Sınırları değiştirilmesi planlan ülkeler arasına Türkiye’yi de koyduklarını hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Fırsatını bulurlarsa bu kanlı planları yine devreye sokacaklardır.

NATO ÜYELİĞİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

S-400 rahatsızlığının bu hain ve alçak planlar dışında bir izahını yapabilmek mümkün değildir. Nitekim biraz samimiyetleri olsaydı, NATO ve sözde stratejik ortaklarımız bu durumdan şikayetçi olmak yerine, çok daha memnuniyet duyarlardı. Normal şartlarda güçlü bir Türkiye Avrupa’nın, ABD’nin de yararınadır. Bizim üyeliğimiz NATO’yu çok daha etkili ve caydırıcı hale getiriyor. Dolayısı ile eğer bu durumdan şikayetçi olacaklarsa, Türkiye’nin elini kolunu bağlamak için şeytani planlar yapacaklarsa, bizim de kendi başımızın çaresine bakmamız, NATO üyeliğini gözden geçirmemiz kaçınılmaz hale gelir.

TRUMP’IN SÖZLERİ ÖNEMLİ AMA YETERLİ DEĞİL

Hükümet S-400 kararlılığı ile çok doğru bir tavır almıştır. Sayın Cumhurbaşkanı’nın tavizsiz duruşu takdire şayandır. G-20 zirvesinde ABD Başkanı Trump’la yapılan görüşme ve sonrasındaki açıklamalar çok isabetlidir bir yumuşama adımı olarak değerlendirilmiştir. Trump’ın Türkiye’ye adil davranılmadığını vurgulaması, bir yaptırım olmayacağını söylemesi çok önemlidir, ama yeterli değildir. ABD yönetiminin, ikili ilişkilere zarar vermeyecek şekilde S-400 meselesinin çözümünü istediğini göstermesinin siyasi ve ekonomik olumlu sonuçları da ihtimal dahilindedir. Ancak, ABD karar mercileri sadece Trump’la sınırlı değildir. Kaldı ki, Trump’ın güvenilir biri olduğunu söylemek de imkansızdır. ABD’nin bize verdiği sözleri çok çabuk unuttuğunu daha önce defalarca gördük ve yaşadık. Yine aynı şeylerin olmayacağının hiçbir garantisi yoktur.

BU İŞ BİTMİŞTİR

Her ne olursa olsun, ülkemizin S-400’lerden vazgeçmesi artık imkansızdır. Nitekim, önümüzdeki hafta teslimat yapılması beklenmektedir. Nereye konuşlanacağına, nasıl kullanılacağına elbette kendimiz karar veririz. Alınsa bile depolarda bekletileceğini ve kullanılamayacağını iddia edenler, Amerikan ağzıyla konuşan zavallılardır. Bunları ciddiye almak bile yersizdir ve zaman kaybıdır. S-400’lerin kullanımının kolay olduğunu, hazır hale getirilmesinin dakikalarla ifade edilen bir zaman gerektirdiğini de buradan hatırlatalım. Bu iş bitmiştir. Şimdi önemli olan yine hakkımız olan, parasını ödediğimiz, üretim ortağı olduğumuz F-35’lerin planlanan zamanda Türkiye’ye getirilmesidir. Eli güçlü olan tarafız. Uluslararası hukuk bizim yanımızdadır. Hukuku ve haklarımızı sonuna kadar kullanmamız kimseyi rahatsız etmemelidir. Türkiye bu konuda da çok kararlı bir tavır ortaya koyuyor ve bunu sonuna kadar sürdürmelidir.

AMERİKANCILAR!

Bu konuda özellikle içimizdeki bazı mihrakların karıştırmak, bozmak ve sorun çıkarmak için büyük bir çaba içinde olduklarını ibretle izliyoruz. Sayın Bahçeli’nin dediği gibi bunların alayı bir Amerikalıdan daha fazla Amerikancıdır. Bunlar görevlidir, köksüzdür, uzaktan kumanda edilmektedir. Türkiye’nin milli ve tarihi duruşunu savunmaktan aciz bu kişilerin siyaset ve bürokraside köşe başlarını tutmaları nasıl bir kuşatma altında olduğumuzu acıklı şekilde göstermektedir. Yabancıların ağzına bakanlar, emperyalizmin dümen suyunda hayat sürenler bu ülkeye, bu millete, bu devlete içten içe tuzak kuran vatansızlardır, bunların oyunları da mutlaka bozulacaktır.