ATATÜRK’E GÖRE MİLLET, MİLLİYET VE TÜRK MİLLETİ KAVRAMLARI-7

Efendiler! Memleketimizin ellide biri değil, her tarafı tahrip edilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa, biz bu toprakların üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız. Bundan dolayı iki karış yer işgal edilmiş, üç beş köy tahrip edilmiş diye burada feryada lüzum yoktur. Ben size açık söyleyeyim; efendiler bazı yerler işgal edilmiştir ve bunun üç misli daha işgal olunabilir. Fakat bu işgal hiçbir vakitte bizim imanımızı sarsmayacaktır.”

Atatürk milletin varlığını devam ettirme ve bağımsızlığını elde etme konusunda kararlı olduğunu en sıkıntılı zamanlarda, en kara günlerde bile haykırmaktan çekinmemiştir. Bu kararlılığı hem içeride ümidini kaybetmiş, kurtuluş çaresini başka milletlerin “manda ve himayesinde” arayan bazı aydınlara, hem de dış dünyanın temsilcilerine açık olarak defalarca ifade etmiştir. Onun bu kararlılığı, millete olan inancından ve güveninden kaynaklanmaktadır. Şu konuşmalarına bakalım:

20 Eylül 1919’da Sivas’ta Amerikan Generali Harbord’la görüşmesi esnasında, General’in “Fakat millet ve siz, her türlü çalışmada ve fedakârlıkta bulunmanıza rağmen muvaffak olamazsanız ne yapacaksınız?” sorusuna verdiği cevap:

“Millet ve biz yok, birlik halinde millet var! Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz. Ve şunu kesin olarak söyleyeyim ki bir millet, varlığı ve bağımsızlığı için her şeye girişir ve bu gaye uğrunda her fedakârlığı yaparsa, muvaffak olamaması mümkün değildir. Elbette muvaffak olur. Muvaffak olamaz ise o millet ölmüş demektir. Şu halde, millet yaşadıkça ve her türlü fedakârlıkta bulundukça muvaffak olamaması hatıra gelmez ve böyle bir şey söz konusu olamaz!”

Birinci TBMM’de yaptığı bir konuşmadan: “Milletimiz bugün, bütün mazisinde olduğundan daha çok ve ecdadından daha çok ümitlidir. Bunu ifade için şunu arz ediyorum. Kendilerinin tabiri veçhile cennetten vatanımıza gözcü olan merhum Kemal demiştir ki:

Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini

İşte bu kürsüden, bu yüce Meclisin reisi sıfatıyla yüksek heyetinizi teşkil eden bütün azanın her biri namına ve bütün millet namına diyorum ki:

Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini

5 Ağustos 1921 günü kendisine geniş yetkilerle Başkomutanlık veren kanunun kabulünü takiben Türkiye Büyük Millet Meclisinde yaptığı konuşmadan:

“Efendiler! Zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, Allah’ın yardımıyla mutlaka mağlup edeceğimize dair olan inanç ve güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada bu kesin inancımı yüksek heyetinize karşı, bütün millete karşı ve bütün dünyaya karşı ilân ederim!” Yine onun şu sözleri, varlık mücadelesinde kararlılığını ve stratejik dehasını ortaya koymaktadır. Mücadele birlik ve bütünlük içinde kararlılıkla sürdürülecektir:

“Birlik ve emelde kararlı ve ısrar eden millet, mağrur ve mütecaviz her düşmanı eninde sonunda gurur ve tecavüzünde pişman edebilir.”

“Toplu bir milleti istilâ etmek, darmadağınık bir milleti istilâ etmek gibi kolay değildir.”

ATATÜRK’ÜN MECLİS AÇIŞ KONUŞMASI

Atatürk bir Türk milliyetçisi olarak, milli varlığımızın temelini “milli bilinç ve milli birlikte gördüğünü” ifade etmektedir. O, 1 Kasım 1935’te Meclis açış konuşmasında şunları söylemiştir:

“Cumhuriyet, yeni ve sağlam temelleri ile Türk ulusunu güvenli ve sağlam bir geleceğe yönelttiği gibi, düşüncede ve ruhlarda yarattığı güvenlik yönü ile de tam anlamı ile yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur. (Alkışlar) Yıllar geçtikçe, bunların milli ülkü verimleri, güvenle çalışma, ilerleme isteği, milli birlik ve beraberlik şeklinde daha iyi göze çarpmaktadır. Bu, bizim için çok önemlidir; çünkü biz gerçekte milli varlığımızın temelini, milli bilinçte ve milli birlikte görmekteyiz.”

Atatürk yine, 1 Kasım 1937’deki Meclis açış konuşmasında ülke kalkınması hakkındaki düşüncelerini paylaştıktan sonra, Türk milletinin kalkınma hamlesindeki iki önemli kaynağından birini, “yüksek sosyal benlik duygusu” olarak açıklamıştır:

“Arkadaşlar, en güzel coğrafi konumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmalıyız. Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve bunu en kısa zamanda başarmalıyız. (Alkışlar, yaşa sesleri)

Ekonomik kalkınma, Türkiye’nin, hür, bağımsız, her zaman daha güçlü ve her zaman daha müreffeh bir Türkiye idealinin bel kemiğidir. Türkiye bu kalkınmada, iki büyük güç kaynağına dayanmaktadır:

Toprağımızın iklimi, zenginlikleri ve başlı başına bir varlık olan coğrafi durumu ve bir de, Türk milletinin, silah kadar, makine de tutmaya yaraşan güçlü eli ve milli olduğuna inandığı işlerde ve zamanlarda, tarihin akışını değiştiren kahramanlıklar ortaya çıkaran yüksek sosyal benlik duygusu…”

Atatürk’ün konuşmalarına ve yazdıklarına bakıldığı zaman onun “milli duygu” ile “insani, medeni duyguyu” birlikte değerlendirdiği görülmektedir. Bu onun dünyadan kopuk ve dünya ile, medeni alem ile kavgalı bir milliyetçilik anlayışına sahip olmadığını da göstermektedir. Atatürk, bu konuda Medeni Bilgiler isimli esere el yazısı ile şunları yazmıştır:

“Türk milleti, millî hissi dinî hisle değil, fakat insanî hisle yan yana düşünmekten zevk alır. Vicdanında millî hissin yanında insanî hissin şerefli yerini daima muhafaza etmekle övünür. Çünkü Türk milleti bilir ki, bugün medeniyetin yolunda bağımsız ve fakat kendileriyle paralel yürüdüğü umum medenî milletlerle karşılıklı insanî ve medenî münasebet, elbette gelişmemize devam için lâzımdır ve yine malûmdur ki, Türk milleti, her medenî millet gibi, mazinin bütün devirlerinde keşifleriyle, icatlarıyla medeniyet âlemine hizmet etmiş insanların, milletlerin kıymetini takdir ve hâtıralarını hürmetle muhafaza eder. Türk milleti, insaniyet âleminin samimî bir ailesidir.”

KAYNAKLAR

AFETİNAN, A., Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları, 3. Baskı, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1998.

AKÇURA, Y., Yeni Türk Devleti’nin Öncüleri, Ankara, 1982.

ARSAL, S. M., Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları, İstanbul, 1972.

ATATÜRK G. M. K., Nutuk, Cilt: I., (1919-1920), Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, İstanbul, 1961.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C: I., Derleyen: Nimet Unan, Ankara, 1945.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C: II., Toplayan: Nimet Unan, 2. Baskı, Ankara, 1959.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C: III., Toplayan: N. Arsan, 2. Baskı, Ankara, 1961.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, C: V., Derleyen: S. Borak, U. Kocatürk, Ankara, 1972.

ATATÜRK, G. M. K., Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, Cilt: IV. (1917-1938), Derleyen: N. Arsan, Ankara, 1964.

ATATÜRK, G. M. K., Nutuk, C: II., (1920-1927), Türk Devrim Tarihi Enstitüsü Yayınları, İstanbul, 1961.

BİLGİN, N., Sosyal Bilimler Kavşağında Kimlik Sorunu, İzmir, 1994.

ERGİN, M., Türkiye’nin Bugünkü Meseleleri, Ankara, 1988

ERKAL, M., Sosyoloji (Toplum Bilim), İstanbul, 1996.

GÜLER, A., Atatürk ve Milliyetçilik, Halk Kitabevi, İstanbul, 2020.

İZZET, M., Milliyet Nazariyeleri ve Milli Hayat, İstanbul, 1969.

KAFESOĞLU, İ., Türk Milliyetçiliğinin Meseleleri, İstanbul, 1970.

SARAY M., Atatürk’ün Türklük ve Milliyetçilik Anlayışı, Yeditepe Üniversitesi, İstanbul, 2007.

TANERİ, A., Türk Kavramının Gelişmesi “Ne Mutlu Türküm Diyene”, Ankara, 1983.