Batı’da Filistin’e karşı siyasilerin ve medyanın tutumu oldukça şiddetli. Sanatçı, yazar, öğrenci ya da sıradan bir vatandaşın Filistin'i savunması, işten-okuldan atılma, dışlanma risklerini barındırıyor.

Bunun en büyük nedeni olarak medyanın İsrail taraflı yayınları ve siyasilerin söylemleri gösterilebilir. Öyle ki, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Tel Aviv’e destek için gittiğinde İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un şikayeti BBC üzerinden olmuştu. Sunak’a, BBC’nin daha çok İsrail yanlı yayın polikası gütmesini söylemişti. Hatta, "BBC'nin Hamas'ı terör örgütü olarak tanımasını" istemişti.

Medyanın kamuoyu oluşmasındaki bu kuvvetli etkisi, ABD’de de yansımasını gösterdi. Kısa süre önce 70 yaşlarında bir adam, Filistinli kiracısının 6 yaşındaki oğlunu öldürdü, çocuğun annesini ise yaraladı. Aynı binada yaşayan insanlar, Müslümanlara yönelik negatif tutumun ardından ölümle sonuçlanan bir şiddetle karşı karşıya geldi. Peki, bu tür olayların yaşanması Batı’da islamofobinin yükseleceğinin habercisi olabilir mi?

Türk Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Enes Bayraklı ile bu sorunun cevabını konuştuk.

“Batı’da çok ağır bir baskı var”

Bayraklı, Filistin’in desteklenmesinin yasak olduğu bir Batı’nın olduğunu ve bu durumun ciddi bir baskı oluşturduğunu söylüyor. İsrail’in Filistin halkı için söylediği sözleri de bu algı çalışmasının önemli bir işareti olduğuna değiniyor:

“Batı’da elitler, yöneticiler, medya, akademi gibi alanlarda çok ciddi zulüm var. Çok ciddi İsrail yanlısı tutum var. Dolayısıyla buralardaki bu etkiden dolayı Filistin'e destek açıklaması yapan ya da iki tarafa da dengeli bir pozisyon ortaya koymaya çalışan herkesin suçlandığı, şeytanlaştırıldığı bir süreç yaşanıyor. Çok ağır bir baskı var, kamuoyu ve insanların üstünde. Ayrıca sokakta da yine sıradan vatandaşlara yönelik bir şiddet var. Polis şiddeti, protestoların yasaklanması, Filistin bayrağının yasaklanması gibi girişimler ve adımlar söz konusu.

Bu yüzden aslında olaylar sonrasında İslamofobinin, İslam düşmanlığının gün geçtikçe daha da şiddetlendiğini görüyoruz. İslam ve Müslümanlar şiddetle, terörle özdeşleştiriliyor. Müslümanları barbar olarak, Filistinlilerin barbar insan, hatta İsrail Savunma Bakanı’nın tabiriyle insan bile değil, hayvan gibi benzetmelerle şeytanlaştırıldığını görüyoruz.”

İslam karşıtı söylemler, eylemler, nefret suçları, hatta terör eylemlerinin tetiklenmesi durumu söz konusu.
“Şiddet şimdiden başladı”

Batı medyasında özellikle konvansiyonel medyada Filistin isminin neredeyse hiç duyulmadığını belirten Bayraklı, “Tamamen İsrail'in argümanları, söylemlerinin baskın olduğuna şahidiz” diyor.

“ABD'de 6 yaşında çocuğu 75 yaşında bir ırkçı öldürdü annesini yaraladı ve aynı binada yaşıyorlardı. Aslında gayet insani ilişkileri var. Fakat bu medyanın söyleminden, siyasetçilerin söyleminden etkilenerek bu adam altı yaşında çocuğu öldürdü. Dolayısıyla zaten bir şiddet üretmeye başladı. Eğer bu savaş bölgesel bir savaşa dönüşürse, Gazze'ye kara operasyonu yapılır ve akabinde bölgedeki diğer aktörlerin dahil olmasıyla bir kara, bölgesel savaşa dönüşüp ABD’nin İran'ın dahil olacağı, milislerin dahil olacağı bir savaşa dönüştüğü takdirde bu tam bir savaş hali olur.”

Filistin'e destek açıklaması yapan ya da iki tarafa da dengeli bir pozisyon ortaya koymaya çalışan herkesin suçlandığı, şeytanlaştırıldığı bir süreç yaşanıyor.
Doç. Dr. Enes Bayraklı

“Bölgesel bir savaşta her şey çığırından çıkar”

Savaş dönemlerinde Batı’da ifade ve toplanma özgürlüğünün tamamen rafa kaldırıldığını görüyoruz diye belirtiyor Bayraklı. Bu durumun geçmişte de yaşandığını hatırlatıyor. “Dolayısıyla bölgede başlayacak bir savaş durumunda olaylar iyice çığırından çıkacaktır” diye ekliyor ve şöyle devam ediyor.

“İslam karşıtı söylemler, eylemler, nefret suçları, hatta terör eylemlerinin tetiklenmesi durumu söz konusu. Gidişata bağlı bir durum olacak.”

Batı Avrupa'daki aşırı sağ, ABD’deki aşırı, İsrail’deki aşırı sağ, Hindistan'daki aşırı sağ dahil hepsinde bir söz birliği ve eylem birliği var.
Doç. Dr. Enes Bayraklı

“Aşırı sağ aynı ağızdan konuşuyor”

Siyasette aşırı sağcıların etkisi son yıllarda yükseldi. Bu dönemde de birçok ülkede aşırı sağcı politikacıların söylemlerinin aynı şiddette, aynı sözlerle yükseldiği görülüyor. Bayraklı, İsrail’deki hükümetin de tarihindeki en aşırı sağcı anlayışa sahip olduğunu belirtiyor:

“Batı Avrupa'daki aşırı sağ, ABD’deki aşırı, İsrail’deki aşırı sağ, Hindistan'daki aşırı sağ dahil hepsinde bir söz birliği ve eylem birliği var. Sosyal medyada da tamamen Filistin’i şeytanlaştırma söylemlerinin ortak bir şekilde devreye sokulduğunu görüyoruz. Yani burada Türkiye'deki aşırı sağ da buna destek veriyor.

Aslında Avrupa’da aşırı sağın İsrail'le ilişkileri kötüydü. Fakat 2000’lerden sonra taktiksel bir iş birliği geliştirmeye başladıklarını ve İsrail'de normalleştirildiğini görüyoruz. Zaten şu anda İsrail'e de hakim olan hükümet İsrail tarihinin gördüğü en aşırı sağcı, ırkçı, faşist hükümeti. Dolayısıyla bunlarla Avrupa'daki aşırı sağcı partiler arasında taktiksel iş birliğini ortak düşman İslam ve Müslümanlar üzerinden geliştirildiğini görüyoruz. Bununla ilgili de yapılmış çok fazla akademik çalışma söz konusu.”

Kaynak: TRT Haber

Editör: Bilge Güler