Ekonomi, doğrudan milletin aşını, işini ve geleceğini etkilediği için her zaman siyaseti etkileyen en önemli unsur olmuştur. Bu yüzdendir ki, terörden salgına, dış baskılardan fitne sokma gayretlerine, Gezi olaylarında olduğu gibi sokakları tahrik etmekten şeytanın aklına bile gelmeyecek algı operasyonlarına kadar her yolu deneyip sonuç alamayanların, son şanslarını ekonomi üzerinden deneyecekleri beklenen bir şeydi. Daha önce birkaç defa bunu denediler ama tutturamadılar. Bunun üzerine, pusuya yatıp fırsat beklediler.

YAPILAN SİSTEME UYGUN

Merkez Bankası Başkanı değişimi üzerinden yeniden harekete geçildiğini ibretle izliyoruz. Akla ziyan şeyler söylüyorlar ve bunlara da bu milletin inanmasını bekliyorlar. Yapılan değerlendirmeler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni hâlâ ya anlamadıklarını veya kasıtlı biçimde çarpıttıklarını gösteriyor. Aynı ezberleri tekrarlayıp duruyor, hâlâ millete masal anlatıyorlar. Bu sistemde Türk milletinden doğrudan yetkiyi Cumhurbaşkanı alıyor, hesabı da millete veriyor. Dolayısı ile inandığı, güvendiği kadrolarla çalışması gayet normaldir ve olması gerekendir. Gerekirse değişiklik yapma hakkına ve imkânına sahiptir. Kaldı ki, Merkez Bankası Başkanı’ nın değiştirilmesi sadece bir yetki kullanımı ile de sınırlı değildir. Ekonominin gidişatına göre birtakım tedbirler alınırken, buna uygun kadroların seçilmesi de son derece anlaşılabilir bir şeydir. Yapılan tam olarak budur. Bunu daha da genelleyerek şu sıralarda çok gündemde tutulan Bakanlar Kurulu için de söylemek mümkündür.

KİRLİ OYUN OYNANIYOR

Hâl böyleyken, Merkez Bankası Başkanı’nın değişmesi üzerinden fitne çıkarılmak istenmesini anlamak da, kabul etmek de mümkün değildir. Bu değişim üzerinden bir belirsizlik varmış havası yaymaya çalışmak, kelimenin tam anlamıyla ihanettir. Ortada makul hiçbir sebep yokken dövizin bu kadar hareketlenmesi, nasıl kirli bir oyun oynandığının da ispatıdır. Hızla gerekli tedbirlerin alındığını ve bu oyunun da boşa çıkarıldığını memnuniyetle görüyoruz. Ekonominin açıklanan reform paketlerinin de etkisi ile kendi dengeleri içinde kısa zamanda üretimi esas alan bir ivme yakalayacağı muhakkaktır.

DEĞİŞİM OLUR MU?

Yarın yapılacak AK Parti kurultayı dikkatle takip edilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı çok önemli açıklamalar yapacağını önceden duyurmuştur. Hem bu açıklamalara, hem de yenilenmiş kadrolara bağlı olarak bütün taşların tamamen yerine oturacağı ve her şeyin kaldığı yerden devam edeceğini öngörmek çok da zor değildir. Bu kurultayda değişim olur mu, olursa ne kadar olur, buna Kabine de dâhil edilir mi, bunlar tamamen Sayın Cumhurbaşkanı’nın bileceği bir şeydir ve partinin iç meselesidir. Dolayısı ile bu konularda spekülasyon üretilmesi ve bunun üzerinden hüküm verilmesi çok yanlış, hatta kasıtlıdır.

TAHRİK VE TUZAKLARA DİKKAT!

Boşuna kimse olmayacak heveslere kapılmasın. Cumhur İttifakı çok sağlam bir irade ortaya koyuyor. Bütün fitne girişimleri duvara toslayıp sahibine geri dönüyor. Özellikle zilleti oluşturanlar bu sağlam irade karşısında çaresiz biçimde ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Tahrik ve tuzaklarla surda gedik açmaya uğraşıyorlar ama nafile. Zaten kendi içlerinde birbirlerine düşmeleri ve darmadağın olmaları an meselesidir. HDP’nin esiri olan CHP ve İP’in bu akıl almaz teslimiyetin bedelini millet nazarında çok ağır ödeyecekleri şimdiden ortaya çıkmıştır. Serok Ahmet’in geleceği başlamadan bitmiş, Babacan’ın devasının aslında bir siyasi husumet davası olduğu kısa zamanda anlaşılmıştır.

ÇÖZÜLEMEYECEK MESELE YOK

Salgının birtakım olumsuzluklara sebep olduğu doğrudur ve bu bütün dünyanın meselesidir. Zor bir süreçten geçiyoruz. Önümüz yaz aylarıdır ve aşılanmanın daha da yaygınlaşması ve alınacak tedbirlere bağlı olarak salgının hızla inişe geçeceği bütün uzmanların ortak kanaatidir. Üstesinden gelinemeyecek hiçbir meselemiz yok. Cumhur İttifakı’nı oluşturan partilerin olağan kurultaylarının ivmesi ve yenilenmiş kadroları ile çok daha güçlü biçimde yola devam edeceklerini, daha etkili kararlarla bütün olumsuzlukların üstesinden kısa zamanda gelineceğini sadece ümit etmiyoruz, aynı zamanda böyle olacağını biliyoruz.

ZİLLETE BAK, ANLA

Seçimler zamanında, yani 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. Terörü tamamen bitirmiş, güçlü ve iddialı bir Türkiye’yi ülke ve millet düşmanlarının istememesi anlaşılabilir de, kendi içimizdekilerin itirazlarını ve bozgunculuk yapmalarını bir türlü anlayamıyoruz. Zilleti oluşturan partilerin ülkemizin kalkınmasından, ileri gitmesinden, iddialı olmasından, bölgesinde etkili ve belirleyici bir konum kazanmasından çok rahatsız olduklarının farkındayız. Başka hiçbir şey olmasa bile onların rahatsız olması, yapılanların doğru ve yerinde olduğunu anlamaya fazlasıyla yeterlidir. Onlar ne diyorsa, doğru olan tam tersidir.