Deprem, çığ, İdlib gibi hayati meselelere koronavirüs tehdidi de eklendi. Hepsinin üstesinden gelir, hepsinin altından kalkarız. Bütün bu meselelerle uğraşırken siyaseti de boş geçmiyoruz. Zaten böyle bir şansımız da yok. Karşımızda öyle bir cephe var ki, felaketler de, virüs de, dış tehditler de yanında hafif kalır. Yapamayacakları kötülük, göze alamayacakları saldırı, içinde olmayacakları ihanet yoktur. Türkiye ile meselesi olan her kim varsa onlarla beraber yürümekte, ülkemizi zor duruma düşürme ihtimali bulunan ne varsa orada bulunmakta en küçük bir tereddüt göstermiyorlar.

ZİLLETİ GENİŞLETİYORLAR

Bu halleriyle sonuç alamayacaklarını gördüler, şimdi cepheyi daha da genişletmek, zilleti daha da büyütmek için ilaveler yapıyorlar. CHP’ye yancılık edecekleri, HDP’ye basamak olacakları, İP’in ucuna eklenecekleri şimdiden belli, ama yine de kendilerini sureti haktan göstermeye uğraşıyorlar. “Gelecek” arayışını karanlık mahfillerde sürdürenleri mi istersiniz, “Deva” diye yola çıkıp, milletin başına yeni ve daha büyük dertler açmak için hazırlık yapanları mı sorarsınız, ne ararsanız var. Denenmişlerdir, görülmüşlerdir, miatlarını doldurmuş ve rafa kaldırılmışlardır, ama hâlâ kendilerini ümit olarak pazarlamaya çabalıyorlar. CHP, İVEDİ SORUN CHP’yi anlatmak için fazla söze gerek yok. İktidarı Esad denilen katilin yapacaklarında arayan, Hafter’den Trump’a, Putin’den Macron’a, Türkiye hakkında olumsuzluk oluşturan her kim varsa hepsine minnet duyup, alkışlayan bir anlayıştan bahsediyoruz. Bölücü terör örgütünün kontrol edip yönlendirdiği HDP ile ortaklık kurmakla kalmadılar, onlar gibi davranmaya, onlarla aynı şeyi söyleyip savunacak kadar da ileri gittiler. O kadar ki, İstiklal Marşı ile aralarına mesafe koymaya bile başladılar. PKK-PYD’yi terör örgütü saymamışlardı, şimdi de katil Esad’ın Mehmetçiklerimizi koruduğunu söylüyorlar. Aziz Atatürk’ün mirasına sahip olduğunu iddia eden bu parti artık Türkiye’nin en büyük, en ciddi, en ivedi sorunu olmaya başlamıştır.

İP’İ KENDİ İÇİNDEKİLER İFŞA EDİYOR

İP, başlı başına ayrı bir felakettir. Nereden gelip nereye gittiklerini bizim anlatmamıza gerek yok. Zira kendi kurucuları, kendi mensupları, kendi milletvekilleri ayrıntılı biçimde anlatıyorlar. Bu partinin içinde bulunup, olanlara birebir tanıklık edenler, daha fazla tahammül gösteremeyip teker teker yollarını ayırıyorlar. Ayrılırken de bizim görüp söylediklerimizin çok hafif kaldığını gösteren ifşaatlarda bulunuyorlar. FETÖ’den PKK’ya, Soros’tan ABD’ye kadar bu ülkeyle meselesi olan her yerin bu partiyle bir ilgi ve ilişkisinin olduğunu bu ifşaatlar belgeliyor.

HER YERLERİ SORUNLU

Bunlar yetmedi, bu zillet cephesine Serok Ahmet’in partisi ile Ali Babacan’ın adı Deva kendi dert olan partisi eklendi. Bu partilerin kurucularından tüzüklerine kadar bir değerlendirmeye ölçü oluşturabilecek her ne varsa, tamamı sorunludur. Siyasette daldan dala uçmaktan yorulmuş, oradan oraya itilmiş, kullanım süresi dolmuş, yeniden kullanıma sunulmuş her kim varsa bu partilerde boy gösteriyorlar. Tüzüklerinin ayrıntılarında Kandil’in izlerini çok net olarak görüyorsunuz. Hepsini bir kenara bıraktık, başı oluşturanların sicilleri zaten her şeyi anlamaya ve anlatmaya yeterli değil midir?

SEROK AHMET’İN SİCİLİ

Serok Ahmet, bu ülkede yıllarca Dışişleri Bakanlığı ve sonrasında da Başbakanlık yaptı. Yani siyaset yoluyla gelinebilecek her makamda bulundu. Peki, bu ismi duyunca akılımıza gelen nedir? PYD’yi selamlamak, PKK ile çözüm aramak, HDP ile hükümet kurmak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa toprağını bırakıp kaçmak ve Suriye’yi lime lime edip başımızı belaya sokmak dışında bir şey hatırlayan var mı? Türkiye’nin bugün karşısında mesele olarak bulduğu her ne varsa, tamamının bu şahsın eseri olduğunu biz değil, bir zamanlar içinde olduğu partinin mensupları, çalışma arkadaşları söylüyorlar.

MİLLETLE ALAY EDİYORLAR

Aynı şeyler Ali Babacan ve arkasındaki Abdullah Gül’ün siyasi geçmişinde de karşımıza çıkıyor. Fazlaları var, eksik yok. Bu ülkenin ekonomisini yıllarca yöneten, her kararın altında imzası bulunan Ali Babacan değil midir? Bu kadar süre yönetimde bulunacak, her şeyin sorumluluğunu taşıyacaksınız, sonra da hiçbir şey olmamış gibi kenara çekilip, Deva olduğunuzu söyleyeceksiniz. Bu millet de bunları görmeyecek, bilmeyecek, anlamayacak ve yutacak öyle mi? Varlığı, görevi, işi ve icraatı bu ülkenin başına dert açmaktan başka bir sonuç doğurmamış olanların “Deva” diye ortaya çıkması bir ironi değilse, bu milletin aklıyla alay etmektir.

GÖLGE ETMEYİN YETER

Sorun belli, çözüm ortada. Cumhur İttifakı, bu şahısların ülkenin ve milletin başına açtığı sorunları çözmek için elini değil, başını taşın altına koymuştur. Bütün hesaplar bozulmuş, zilletin önü kesilmiştir. Yeni taktikler, yeni manevralar, yeni partiler sonucu değiştirmeyecektir. Bunlar gerçekten bu millet için bir şey yapmak, bu ülke için hayırlı bir icraatta bulunmak istiyorlarsa yapacakları şey bellidir. Gölge etmesinler başka ihsan istemez.