Kimse hafife almasın… Fenerbahçe dün ‘taş’ gibi bir takıma karşı ‘dişe diş’ bir mücadele verdi. Rizespor hiç de hafife alınacak bir takım değil. Teknik kapasiteleri yüksek, mücadele güçleri olağan üstü. Her akınları tehlike kokuyor. Zaten 2019 yılında hiç yenilgi almamaları ve çok gol yememeleri bunun en iyi göstergesi. Hem de 48 dakika 10 kişi oynayarak, Fenerbahçe’ye sahayı dar ettiler.

Böyle bir Rizespor karşısında Fenerbahçe için söylenecek tek söz, futbolcuların olayın vahametini anlamaya başlamalarıdır. Zorlu rakipleri karşısında erken gol yemelerine rağmen, inanılmaz mücadele örneği gösterdiler. Geriye düştüler, bırakmadılar öne geçtiler, yakalandılar, tekrar öne geçtiler, sürekli aradılar, galibiyet için ellerinden geleni yaptılar.

Hele Valbuena… Bu futbolcu için ayrı bir sayfa açmak lazım. Top verdi, aldı, orta yaptı, çalım attı, takımının önemli silahlarından biri olduğunu gösterdi. Eğer dün Fenerbahçe ayakta kaldıysa ve skoru kabullenmediyse, bunu Valbuena’ya borçludur. Neden oyundan çıkarıldı, anlamadık. Hafta içinde Ersun hocanın oyun planını üzerinden kurmak istediği Zajc ise hayal kırıklığı yarattı. Büyük umutlar beslenen Moses de sahada etkili olamayan isimlerden biriydi. Sarı-Lacivertli futbolcu geniş alan bulamayınca, sıkıntı çekiyor, katkı sağlayamıyor.

Son yılların en zevkli mücadelelerinden birini izledik dün. Rakip iyi ayaklardan oluşunca, Fenerbahçe de mücadele edip, sürekli gol arayınca, ortaya seyri mükemmel, heyecanlı bir oyun çıktı. Bu zevkli mücadelenin tek yakışmayanı Halil Umut Meler oldu. Uilenberg’in, “Maçı hakem yönetir, çok VAR’a gidiyorsunuz” uyarısını, “Hiç VAR’a gitmeyin” diye algılamış. Ayew’e, Mehmet Topal’a ceza alanı içerisinde yapılan hareketleri ‘es’ geçmesi anlaşılmazdı. Tamam kendinden eminsin ama, bu kadarı da fazla gibi geldi.

Sonuçta 10 kişi ile harika bir oyun ortaya koyan Rizespor ile ilk kez dirençli, galibiyeti arayan, maçı bırakmayan bir Fenerbahçe izledik. İşte o direnç, o kabullenememe duygusu, o mücadele, o istek ve arzu, Fenerbahçe’ye istediği 3 puanı getirdi, haftalar sonra rahat bir nefes aldı. Hep söylüyorduk, hala da sözümüzün arkasındayız. “Ersun Yanal bu takıma Fenerbahçelilik ruhunu aşılar…” Böyle mücadele etsinler, böyle arasınlar, böyle istekli oynasınlar… Arkası gelir… Puanlar da toplanır, taraftarlar da mutlu olur…