YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Kemal Kılıçdaroğlu gibi hangi cepheden bakarsan bak elinde kalacak bir adama Türkiye Cumhuriyeti gibi koca bir çınarın teslim edilebileceği hayalini kuranlar var. Demokrasi böyle adamlar üzerinden, böyle hayaller kurulmasına imkân veriyor elbette. Hayal serbest olduğu gibi bir de hayal kırıklığı gibi bir kavram vardır. 14 Mayıs akşamını hesap edemiyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasına dair hayal kuranlar, ufak atın da civcivler de yesin.  Neymiş neymiş, Kemal Kılıçdaroğlu %60-70 ile cumhurbaşkanı seçilecekmiş… Türk milletinin iradesi, feraseti bu kadar mı aciz ve çaresiz?

Bu millet onun terörle mücadelede nasıl takoz olduğunu, terör uzantılarıyla nasıl iş birliği yaptığını unutacak mı?

Bu millet onun, Kovid-19 hastalığında ve deprem felaketi sonrası hasta ve yaralılarımızın büyük yükünü çeken şehir hastanelerine “Şehir hastanelerini ben ve arkadaşlarım eleştirdik! Yanlış yapıyorsunuz, bu şehir hastaneleri bütçeye büyük yük getirecek dedik. Peki bu ülkede hastalık yoksa ne yapacağız?” dediği çapsızlığını unutacak mı?

Bu millet onun "Hani oturdular, büyük gösteriler yaptılar, iş adamları bir araya geldi. Bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları bir araya geldi. Otomobil üretiyoruz dediler. Nerede?” diyerek yerli ve milli TOGG üretimine karşı çıkma vizyonsuzluğunu unutacak mı?

Bu millet onun 48 bin kişinin hayatını kaybettiği bu büyük deprem felaketine "Bir algı operasyonuyla olayı çok fazla büyütüp sıyrılmaya çalışıyorlar. Asrın felaketiymiş. Başka ülkede niye böyle olmuyor?” şeklindeki zekâları yakan yorumunu unutacak mı?

Daha ne örnekler var da, bu örnekler bile sanırım politik zekâ ve seviyesini göstermesi açısından yeterlidir.

Unutacak varsa da ya bu ülkenin kötülüğünü istiyor ya da alzaymır hastalığına yakalanmıştır.

Dış politikada milli durmuyor, iç politikada milli durmuyor. Ülke yararına ne üretsen, ne yapsan bir bahane bulup karşı çıkıyor.

“Alevi’yim” diyor, Hz. Ali, Hacı Bektaş Veli yolundan gitmesi gerekirken, on binlerce kişiyi öldürmüş terör örgütlerinin uzantılarıyla yoldaşlık yapıyor.

“Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım” diyen Atatürk’ün mirası olan CHP’nin başında ama tüm emperyalist odakları tatmin edecek, onları umutlandıracak eylem ve söylem içinde…

Kendi mahallesinden olan Prof. Dr. Celal Şengör bile “Kemal Kılıçdaroğlu'yla bir öğle yemeği yedim. Yanından ayrılırken çok üzüntülü ayrıldım. Çok samimi söylüyorum size. Dedim Atatürk'ün partisinin başı buysa vah yazık bize. Gittik gürültüye” diyorsa, böyle bir adama hangi Türkiye teslim edilir? 14 Mayıs günü oy kullanmadan önce herkesin bu soruyu sorması gerekiyor. Atatürk’ün partisinin başındaki bu şahıs Türk milletinin milli ve manevi değerlerine oldukça uzak ve cahilliği de dillere destandır.

Geçtiğimiz gün Hatay’da konuşma yapıyor. Necip Fazıl Kısakürek için “Şair galiba” diyor. Kâğıttan baktığı hâlde Necip Fazıl’ın şiirini “Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;” diye okuması gerekirken, "Hani diyor ya... Şair galiba şair... Necip Fazıl, bu taksimi kurt yapmaz kurtlara şah olsa..." diyor.

Biz ne diyelim? Biz de o hâlde “Siyasetçi galiba?” diyelim.