Türkgün | Gündem | TBMM Başkanı Kurtulmuş Kırgızistan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı

TBMM Başkanı Kurtulmuş Kırgızistan dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı

Kırgızistan dönüşü aralarında Türkgün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Müftüoğlu’nun da bulunduğu bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, zamanlaması ve ele alınan konular itibarıyla çok olumlu bir ziyaret gerçekleştirdiklerine dikkat çekti.

Kırgızistan dönüşü aralarında Türkgün Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Müftüoğlu’nun da bulunduğu bir grup gazeteciye açıklamalarda bulunan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, zamanlaması ve ele alınan konular itibarıyla çok olumlu bir ziyaret gerçekleştirdiklerine dikkat çekti.

MUHABİR: Burhan Tural

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Kırgızistan ziyareti sonrasında değerlendirmelerde bulundu. Kurtulmuş, "Ziyaretimiz kapsamında Kırgızistan Cumhurbaşkanı sayın Sadır Caparov tarafından kabul edildik. Sayın Caparov ile yaptığımız görüşmede stratejik iş birliği, parlamentolarımız arası bağların güçlendirilmesi ve ikili ilişkilerin her alanda daha da geliştirilmesi konularında karşılıklı mutabakata vardık. Sayın Caparov Türkiye ile ortaklığın güçlendirilmesine özel önem verdiğini belirterek, siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri alanlarda karşılıklı iş birliğinin genişletilmesi konularında iki ülkenin potansiyeline vurgu yaptı; ülkelerimizin kalkınmasına yönelik ortak proje ve girişimlerin hayata geçirilmesinde aktif çalışmalar yürütülmesi hakkında düşüncelerimizi de karşılıklı teyit ettik." ifadelerini kullandı.

"BAŞARILI BİR GÖRÜŞME TRAFİĞİ OLDU"

Numan Kurtulmuş açıklamasının devamında şu şekilde konuştu:

Bu ziyaret, aramızdaki sorunların aşılabilmesi için de açık yüreklikle müzakere ettiğimiz kardeşane bir süreç oldu. Bizim açımızdan faydalı olduğunu düşünüyorum. İlk adım attığımız andan, ayrıldığımız sürece kadar son derece sıcak bir ev sahipliğiyle heyetimizi karşıladılar. Bizim için başarılı, planladıklarımızın üstünde bir görüşme trafiği oldu.

Ziyaretimizin kültürel boyutunda ise Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Mahmut Özdil ve okulumuz öğretmenleriyle bir araya gelerek faaliyetleri hakkında bilgi aldık. Sonrasında, Kırgızistan Maarif Eğitim Kompleksi'nde, İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu’nun düzenlediği “Türk Dünyasının Geleceği ve Yükselen Yıldızı Gençlik” başlıklı konferansa katıldık. Bu vesileyle gençlerle ve üniversite öğrencileriyle hasbihal etme ve fikir alışverişinde bulunma imkânı elde ettik.

Aynı şekilde, Kırgızistan’da Türkiye'nin bayrağı mesabesinde olan Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi’nde öğretim üyeleri ve öğrencilerle bir araya gelmemizin de çok yararlı olduğu kanaatindeyim.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı'nın yaptırmış olduğu İmam Serahsi Camisini, ardından da TİKA tarafından finanse edilen ve Sağlık Bakanlığımızın himayesinde olan Recep Tayyip Erdoğan Bişkek Kırgız-Türk Dostluk Devlet Hastanesi’ni ziyaret ettik.

Benim açımdan İmam Serahsi Camisinin şöyle de bir hatırası var. 2014’te başbakan yardımcısı olarak Kırgızistan’a geldiğimizde Serahsi Camisi’nin temeli henüz atılmış, yarım bir duvar yükselmişti. Şimdi o yapının muhteşem bir eser haline geldiğini görmek, Orta Asya'daki en önemli camilerden birisi olduğunu, en son bayram namazında 25-30 bin kişinin namaz kıldığını öğrenmek bizler açısından son derece gurur verici oldu.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Kırgızistan ziyaretinde gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşi ise şu şekilde:

SORU: Türk devletlerinin kendi aralarındaki kültürel, siyasi iş birliğini değerlendirirken medyanın etkisi sizce nedir?

Türk dünyasının geldiği nokta oldukça büyük bir başarıdır. Kolay değil, 30 yıllık bir süre içerisinde bağımsızlıklarını kazanmışlar ve ekonomik olarak da belli bir noktaya gelmişler. Yine de kat edecekleri çok mesafe var, onlar da bunun farkındalar. Ülkelerin ömründe 30 yıl aslında çok kısa bir süre. Kısa sürede alınan mesafeyi takdirle karşıladığımızı ifade etmemiz lazım. İktisadi ve siyasi bağımsızlığın ötesinde, şimdi kültürel bağımsızlıklarını kazanma dönemi Türk dünyasının… Türk dünyası, önündeki imkanları, fırsatları iyi değerlendirmek zorunda.

Yeni bir dünya kuruluyor. Yepyeni güç denklemleri ortaya çıkıyor, bunun içerisinde Orta Asya'dan Kafkaslara, Anadolu'dan Balkanlar’a ve Avrupa'nın içine kadar Asya'yla-Avrupa arasındaki en stratejik bölgede hem Asya'nın içinde hem Avrupa'nın içerisinde 300 milyonluk bir Türk dünyası var. Bunun çok büyük bir güç olduğunu, dünyanın gelişen dengelerinde önemli bir merkez haline dönme potansiyeli taşıdığını görüyoruz. Bunun için her alanda güçlü olmalıyız. Bilim alanında üniversitelerimizin daha güçlü olması lazım. Ekonomide, teknolojide, yüksek teknolojilerin kullanımında, temel bilimlerde iş birliğini daha da ileri noktalara taşımalıyız. Bütün bunların beraberinde medya ve enformasyon alanında da çok güçlü olmamız lazım. TRT Avaz’ın bu bölgede yayın yapmış olması fevkalade değerlidir, takdire şayandır. Ama tek başına TRT Avaz yetmez, başka kanallarla hatta online haber siteleriyle, radyo istasyonlarıyla çoğaltılarak müşterek bir enformasyon ağının oluşturulmasının doğru olduğu kanaatindeyim. Bu konular zaman zaman Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKPA’da da gündeme geliyor. Her alanda yakın iş birliğini geliştirecek bir ortak iradenin olduğunu görüyorum. 

Tarihsel olarak şu dönemde, Türkiye'nin, Türk dünyasıyla yakınlaşma niyeti var olduğu gibi, Türk devletlerinin tamamında da hem kendi aralarında hem de Türkiye ile yakınlaşma iradesi olduğunu görüyoruz. Kendi aralarında sorunlar vardı. Bu sorunları da çözebilecek bir noktaya geldiklerini görüyoruz. Mesela; Özbekistan-Tacikistan-Kırgızistan arasındaki sınır ihtilafının müzakere masasında, karşılıklı rızayla halledilmiş olması ve başka hiçbir gücün etkisine ihtiyaç duymaksızın başarılmış olması bir büyük imkandır, kazanımdır. 

Türk dünyasının olumlu gördüğümüz bir başka tarafı da milli kimliklerini; medeniyet değerleri, kültür değerleri ve özellikle bu coğrafyaya damgasını vurmuş olan İslami gelenek üzerinden oluşturmuşlar. Bunun çok değerli olduğunu görmemiz lazım. Bu Türk dünyasında bir yakınlaşmayı sağlıyor. Bunu da yabana atmamak gerekir. Önemli bir gözlem olarak bir kenara koymamız lazım.

SORU: CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’nın Genel Kurul’da Anayasa Mahkemesi kararını okutmasına ilişkin sizin açıklamanızın ardından, “Savaş ilanı kabul ederim” şeklinde çıkışı var. Bu konuda sizin bir cevabınız olmadı. Meclis Başkanvekiliyle ilgili bir yaptırım olacak mı? Bir gazeteci gözüyle de baktığımızda yangından mal kaçırır gibi bir durum söz konusu. Siz de tepkinizi koydunuz.

Sayın Meclis Başkanvekili hanımefendinin uygulamasıyla ilgili görüşlerimi ilk gün çok net, açık bir şekilde ifade ettim. Onun üzerine bir şey söylemem. 

Savaş meselesine gelince; “demokratik siyaset” bizatihi savaş olmasın diye vardır, Meclis ise sorunlarımızı müzakere ile çözmenin yeridir. Alınan kararı, yapılan açıklamayı beğenmeyebilirsiniz, tamamen karşısında da olabilirsiniz ama bir politikacının “savaş açarım, savaş ilanı kabul ederim” diye cümleler kurması, terörden kurtulmaya çalışan Türkiye siyaseti için yanlış bir açıklama olduğu gibi, demokratik siyaset açısından da yanlış bir açıklamadır. Hepimiz aynı milletin çocuklarıyız, savaş kavramını siyasete sokmak çok büyük bir talihsizliktir. Dolayısıyla ben o sözü söylenmemiş telakki ediyorum.

SORU: Son yaşanan olayların ardından tabii ki siyasette bir gerginlik yaşanıyor. Bu gerginliği, yumuşatmak için herhangi bir müspet yaklaşım sergilemek açısından size bir temas oldu mu? Meclis başkanı olarak bu konuyu toparlayacak birisi de sizsiniz…

Şu ana kadar herhangi bir temas olmadı. Siyasi partiler, A ve Z kadar birbirine uzak ve birbirine farklı fikirler içerisinde olurlar, mitingler yaparlar, gösteriler yaparlar, beğenmedikleri hususlarda hükümeti ya da herhangi bir uygulamayı halka şikâyet ederler. Bunların hepsi makul ve anlaşılır şeylerdir ama nihayetinde, siyasi partilerin bütün farklılıkları müzakere edeceği ve tartışabileceği yer Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Şu anda en büyük kazanımlarımızdan birisi 16 siyasi partinin TBMM çatısı altında olmasıdır. Halkımızın verdiği oyların yüzde 93’ü TBMM’de temsil ediliyor ve altı partinin grubu var. 
Beklediğim anlayış, benim şahsıma karşı bir şey değil, demokratik işleyişe uygun davranmalarıdır. Meclis müzakereyle, fikri mücadeleyle, münazarayla sorunları çözecek olgunlukta olmalı. Söz, eğer gönülleri yaralarsa, gönüllüler kapılarını kapatırsa artık yasaların, kuralların bir anlamı kalmaz. 

Hem dilimizi düzgün tutmak hem siyasi fikrimizi en olgun ve düzgün şekilde anlatmak hem de meclisin karar süreçlerindeki kapsayıcı özelliğini korumak mecburiyetindeyiz. Meclisin itibarı böyle korunur, siyasetin gücü böyle gerçekleştirilir, nihayetinde millet neyi, ne şekilde görmek istiyorsa, milletvekillerine, parlamentodaki siyasi partilere düşen de milletin gösterdiği istikamette görüşlerini ifade etmektir. Türkiye geçmiş dönemlerde de bunları çok yaşadı, çok gergin siyasi ortamlarda bile siyasetin müzakere yeri meclis oldu.

SORU: Terörsüz Türkiye, hepimizin umutla beklediği bir süreç. Nihayetinde kimse ülkesinde 40 yılı aşkın süredir devam eden terör örgütünün tamamen yok olmasını istememek zaten akla aykırıdır. Bir taraftan iyi bir tablo var. İşte devam eden görüşmeler, diğer taraftan sanırım ilk kez 23 Nisan resepsiyonuna katılan eş genel başkanlar başkanlığında DEM Grubu var.

Bu tarihi bir fırsattır açıkçası. Türkiye 40 yıl boyunca terörden çok çekti. Hiçbirisinin değerini, dünyanın tüm servetiyle ölçemeyeceğimiz binlerce şehidimiz var, sivil kayıplarımız var. Bugüne kadar teröre yapılan harcamaların maliyeti sanırım 2 trilyon doların üstüne çıkmıştır. Bu ağır bedeli Türkiye zaten ödemiş, artık Türkiye'nin gündeminden bu meseleyi tamamıyla çıkarmalı ve şehitlerimizin hakkını, hukukunu koruyarak süreci sona erdirmeliyiz. Başlamış olan bir süreç var. Sayın Bahçeli'nin doğru çıkışıyla ve sayın Cumhurbaşkanımızın inisiyatifiyle süreç belli bir noktaya kadar getirildi. 

İlk etapta İmralı üzerine düşen açıklamayı yaptı. Şimdi ikinci etapta; terör örgütünün tüm bileşenleri, gerekli açıklamaları yapmalı ve terörü, silahları tamamen bıraktıklarını ilan etmelidirler. Ümit ediyoruz ki en kısa süre içerisinde bunlar gerçekleşir. 
Sürecin nasıl devam edeceğine ilişkin, siyasi partilerin görüşlerinin alındığı bir meclis süreci olacak. Bir vatansever olarak, meclis başkanı sıfatım haricinde, siyaset yapan tüm taraflara tavsiye edeceğim husus, herkesin yüz kez düşünüp bir kez konuşması gerektiği dönemdeyiz. Bu süreci zehirlemek isteyenlerin var olduğunu, çok sayıda olumsuz faktörün terörlü bir Türkiye'yi istediğini biliyoruz. Bu nedenle diyoruz ki; terörsüz Türkiye'yi kuracağız ve aklıselim sahibi olan herkesin bu iradeye destek vermesi lazım. Halkımızın kahir ekseriyeti terörsüz Türkiye idealine destek veriyor. İnşallah, bu süreç bir an evvel bitirilir ve Türkiye yoluna devam eder. Türkiye'nin artık terörü gündeminden çıkarması lazım.

SORU: Meclis Başkanlığı seçimi geliyor, Cumhur İttifakı adayı siz misiniz?

Bilmiyorum, daha seçime var. Her şey olacağına varır.

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...