YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

İmam Gazali’nin, "Köpekler seni yakalayıp etini parçalarken seni gören ve buna ses çıkarmayan, merhamet ve hamiyeti onu harekete geçirmeyip seni öylece bırakan kardeş ne alçaktır?" sözünü görünce gözümün önüne iki aya yakın süredir Gazze’de ölüme terkedilen o çocuklar ve mazlumlar geldi.  Din kardeşliği açısından baktığımızda İslam dünyasının bu vahşet karşısındaki çaresizliğini, pasifliğini, duyarsızlığını düşünmeden edemiyoruz. Müslümanlar, Siyonist teröristler tarafından şehit edilirken Kâbe imamı bile “Gazze’deki fitneye alet olmayın. Yöneticilerinizin sözlerine itaat edin. Âlimlerinizi dinleyin. Size düşen duadır. Üzerinize vazife olmayan işlere karışmayın.” diyorsa alçağı biz nerde arayacağız ki?

Batı’daki halkın İsrail’in vahşetine karşı yüzbinlerce kişiyle gösterdiği protestolar, inanın İslam ülkelerinin çoğunda neredeyse hiç görülmedi bile…

Kendi soyuna, dindaşına sen sahip çıkmazsan kim çıkar ki?

Artık aynı soydan veya dindaş olmayı geçtik, insan olmanın vicdanı bile herkesten önce İslam dünyasını harekete geçirmesi gerekmiyor mu?

İslam dünyasının büyük çoğunluğu, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde düzenlenen Dünya İklim Değişikliği zirvesinde buluştu. Bu zirveye maalesef çocukları öldürmeyi “Adolf Hitler´in Kavgam kitabının Gazze´de Hamas üssü olarak kullanılan bir evin çocuk odasında bulunduğunu” cümlelerini söyleyerek meşrulaştırmaya çalışan İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Hertzog da davet edilmiş… Gazze’de çocuk kanından okyanus oluşmuş, iklim kana boyanmışken böyle bir alçak bu zirveye neden davet edilir ki? İsrail vahşetlerinin azdığı günlerde Dubai'de Cadılar Bayramı düzenlenmesi de unutulmayacak bir rezaletti.

İsrailli köpekler mazlumların vücutlarını parçalarken nerde kaldı kardeşlik?

Gazze’deki çocuklar, mazlumlar her gün İsrail bombalarıyla öldürülüyor. 6-7 bini çocuk olmak üzere 16 bin mazlum öldürüldü. Mazlumların feryadını duymayan, “ne yapabilirim” kaygısına düşmeyen bu dünyada “insanım” diye gezmemelidir. Dünya büyük bir sınavdan geçiyor ama maalesef dünya milletleri daha bu ilk sınavdan sınıfta kalmıştır. Normalde Siyonist teröristler, Filistinli bir çocuğu öldürdüğünde tüm dünyanın ayağa kalkması gerekirken, 6-7 bin çocuk öldürüldü ve halen öldürülmeye devam ediliyor ama vahşeti engelleyebilecek iradeyi henüz kimse gösteremedi.

Sosyal medyada İsrail’in öldürdüğü çocukları işaret eden “Çocuk cesetleri karşısında görüş ayrılığı olmaz” cümlesine rastladım. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun vicdanın ortak sesi budur. Müslüman çocuklar değil, İsrailli çocuklarda böyle bir vahşetle öldürülse idi, inanın vicdan sahibi her insan aynı tepkiyi gösterirdi. İnsan olmanın erdemi, fazileti, ahlakı budur. Haksız yere öldürülen her insan, mazlum çocuklar vicdanların muhataplığındadır. Dünyadaki vicdan sahibi herkes bir yoluyla öldürülen çocuklara, mazlumlara duyarlılık gösterirken Türkiye’deki sosyal medyada “Ben Türküm. Benim Filistin diye bir davam yok.” kampanyası yapan ruh hastalarına rastlamakta bizleri üzüyor. O gariban çocukların yürekleri yakan feryatları, hepimizi gözyaşlarına boğan parçalanmış cesetleri ortada iken sanki bir halt yapıyormuş gibi “Benim Filistin diye bir davam yok.” diyen ruh hastaları kesinlikle insanlardan uzak tutulması gerekenlerdir. Zaten insan olanın erdemine sahip olmayan bir kişinin ne davası olabilir ki?

Mazluma sahip çıkmak, insan olan herkesin davasıdır. İnsan olan ayağa kalksın…