Sivas’ın Divriği ilçesinde bulunan ve UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan 797 yıllık Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, restorasyon çalışmalarının ardından hayata geçirilen yeni aydınlatma sistemiyle geceleri ziyaretçilerini büyülüyor.
Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı Mengücek Beyliği döneminde 1228 yılında Süleyman Şah oğlu Ahmet Şah ile eşi Melike Turan Melek tarafından yaptırılan eser, yaklaşık 9 yıl süren kapsamlı restorasyonun tamamlanmasının ardından geçen yıl mayıs ayında yeniden ibadete ve ziyarete açıldı. Mimari özellikleriyle İslam dünyasında eşi benzeri olmayan külliye, cami ve darüşşifadan oluşuyor.
Taç kapıların mimarı ve heykeltıraşı olan Ahlatlı Hürrem Şah’ın imzasını taşıyan yapı, motif dünyasına getirdiği yenilikler, mimari tasarım dehası ve özellikle kıble kapısındaki “cennet kapısı” tasarımıyla 12-13’üncü yüzyıl İslam sufizmi sanatının önemli temsilcileri arasında gösteriliyor.
1985 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne dahil edilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, uzaktan simetrik gibi görünen ancak özünde asimetrik olan süslemeleriyle dikkat çekiyor. On binlerce motifin hiçbirinin kendini tekrar etmemesi, kainattaki ahenk ve dengenin taşa işlenmiş hali olarak yorumlanıyor. Evliya Çelebi’nin “Methinde diller kısır, kalem kırıktır” sözleriyle anlattığı eser, “Anadolu’nun El Hamrası” olarak da anılıyor.
Restorasyon sonrası zemine yerleştirilen modern aydınlatma sistemiyle tarihi yapı geceleri adeta yeniden hayat buluyor. İlçeye hakim bir noktada yer alan cami ve darüşşifa, ışıkların taş işçiliği üzerindeki yansımalarıyla masalsı bir atmosfer oluşturuyor. Güneşin batmasının ardından devreye giren aydınlatmalar, gece ziyaretçileri ve fotoğraf tutkunları için eşsiz kareler sunuyor.
Caminin gönüllü mihmandarlarından Mustafa Yıldırım, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın her anının ayrı bir güzellik taşıdığını belirterek, “Gece aydınlatmasıyla bambaşka bir ambiyans oluşuyor. Ziyaretçiler özellikle akşam saatlerinde gelip bu atmosferi görmek ve fotoğraf çekmek istiyor. Ancak buraya gelenler sadece fotoğraf çekip gitmesin, bu eşsiz eserin her anını yaşasınlar” dedi.
