İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı 4 Nisan 2015 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda kabul edilerek 6645 sayılı kanun numarası ile yasalaştı. Kanun 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununda da önemli değişiklikler yaptı.

Bu değişikliklerin en önemlilerinden biri şüphesiz çalışma ve iş dünyasını yakından ilgilendiren belge zorunluluğu getirilen meslekler olmuştur. Kanuna göre;  “Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup, Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından standardı yayımlanan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak tebliğlerde belirtilen mesleklerde, tebliğlerin yayım tarihinden itibaren on iki ay sonra Mesleki Yeterlilik Kurumu Kanununda düzenlenen esaslara göre Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmayan kişiler çalıştırılamayacaktır.”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 25/05/2015 tarihinde yayımlamış olduğu ilk tebliğ ile 40 meslekte, 24/03/2016 tarihinde yayımlamış olduğu ikinci tebliğ ile 8 meslekte, 26/09/2017 tarihinde yayımlamış olduğu üçüncü tebliğ ile 33 meslekte olmak üzere toplam 81 meslekte belge zorunluluğu başlatılmıştır. Bu kapsamda ilgili tebliğlerin yayım tarihinden itibaren on iki ay sonra MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi olmayan kişiler bu mesleklerde çalıştırılamayacaktır. Denilmişti.

Halk dilinde “sakalımız yok ki sözümüz geçsin” deyimi vardır. İşin tamda bu noktasındayız.

Ülkemizin İş Kazalarına yönelik karnesi kırıklarla dolu. Çözüm olarak dedik ki; Eğitim Şart. 2009 Yılında Sağ olsun o günkü Bakanımız ve bürokratları sözümüzü dinledi ve 2009 Yılında 4857 Sayılı kanunun 85. Maddesine  “Ağır ve Tehlikeli İşlerde Çalışacaklar Mesleki Eğitim almadan çalıştırılamaz” hükmü eklendi.

2009 Yılından sonra yaşanan iş kazalarında işverenler bu belgeyi çalışanlarına aldırmadan, çalıştırmış oldukları işçileri için “İş kazalarında kaçınılmazlık ilkesi” kapsamı dışında tutulmak suretiyle, iş kazalarına  karşı daha hassas davranmaya başlamışlardı.

Ancak yasal düzenleme yapılmış olsa da bu Eğitimi verecek ne bir kurum nede bir düzenleme vardı. Bunun üzerine Çalışma ve İş kurumu ile yapmış olduğumuz çalışmalar neticesinde “İŞ-KUR, MİLLİ EĞİTİM ve İŞVEREN” işbirliği ile hazırlamış olduğumuz müfredat ve Eğitimlerle, işverenlere ve işçilere sıfır maliyetli, iş gücü kaybı olmadan yerinde verilen Eğitimlerle çalışanlara farkındalık yaratarak, kendilerinin mesleki olarak yeterliliklerini test ederek, eksiklerinin tamamlanması, kullandıkları malzemenin Milli servet olduğunun, zaman ve malzeme israfından tutun da, almaları gereken İş Güvenliği tedbirlerinin anlam ve öneminin kavranması sağlanmış, bu ülkenin ekonomisine ve üretimine sundukları katkının ne anlama geldiğinin farkında olarak mesleklerini icra etmelerini, her şey den öte can ve mal güvenliklerinin bu ülke için ne denli kıymetli olduğunun farkına varmaları sağlanmıştı.

Bu Eğitimler verilmeye başladıktan sonra uygulamayı gerçekleştirdiğimiz pilot iş yerlerinde  iş kazalarına yönelik istatistiki veriler tutulmaya başlandı. Eğitimlerden önceki İş kazaları hızı ve boyutu ile Eğitimlerden sonraki yaşanan İş kazaları ve boyutu incelendi. Oransal verilere bakıldığında iş kazalarında % 70 azalma olduğu buna paralel olarak günlük istirahatli işçi sayısında bile azalma meydana geldi.

 İŞLEYEN SİSTEME ÇOMAK SOKMAK

Ne yazık ki pek çok alanda olduğu gibi doğru giden tekere çomak sokma hastalığı burada da nüksetti.

Birileri bu işten nemalanmak adına  “İŞ-KUR, MİLLİ EĞİTİM ve İŞVEREN” işbirliği ile bu Eğitimlerin verilemeyeceği iddiası ile Bürokrasiyi de etkileyerek mevzuat değişikliği ile uygulamanın ortadan kaldırılmasını sağladı.

İşlemeye başlayan sistemin ortadan kaldırılması ile birlikte, İş kazalarında ki azalma eğilimi, tam tersine yükselme trendine geçti. Büyük kazalar peş peşe gelmeye başladı. İşin içinden çıkamayan Bürokrasi çözüm olarak suç dağılımı metodunu uygulamaya soktu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da bu işin içerisine sokulmak suretiyle yetki kargaşası ortaya çıkarıldı.

Aile  Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çalışma hayatına yönelik önemli adımlar atmakta. Gelinen noktada bir çok faydalı düzenlemeler yapıldı. Bu çalışmaların başlatılmasında önceki Hükümet sisteminde yer alan, Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Görevini yürüten Bakanlarımızın emeklerini unutmamak gerekir.

Çalışanlarımıza ne zaman Eğitimlerini verip onların bu Ülke için ne denli kıymetli olduklarını, mesai bitiminde sağ salim evlerinin yolunu tutmalarını sağlayacağız?  Ne zaman Kazasız bir gün geçireceğiz? İş kazalarına karşı alınması gereken önlemleri, Eğitimleri illa ki bir kaza yaşandığında mı hatırlamalıyız?

Şuan ki sistem Devlete maliyet oluşturan, işverene ise zaman kaybettiren bir sistem. İşin içine zaman kaybı ve maliyet girerse işveren buna yanaşmaz. Mevcut Mesleki yeterlilik belgelendirme sistemi ile bu işin yürütülmesi kanaatimce pek mümkün görünmüyor.