Çok değil bir ay kadar önce, Galatasaray-Fenerbahçe derbisi 51 bin 663 futbolseverin önünde oynandı. Bu rakam Türk Telekom Arena’daki seyirci rekoruydu. İki takımın arasındaki yüz yılı aşan rekabet her zaman çok taraftar toplardı, ancak bu kez başkaydı. Galatasaray’ın ses getiren transferleri, Fenerbahçe’nin geçen sezonun aksine sezona iyi başlaması ve ‘futbol’ vadeden bir maç tribünleri doldurmuştu.

Öncesindeki ve sonrasındaki maçlarda da Türkiye’nin seyirci ortalaması Sarı Kırmızılılara aitti. Ve Çaykur Rizespor maçı... Bir hafta önce sakat-eksik Beşiktaş’a tek şut atamadan yenilen Galatasaray’ın maça çıkışında ilk göze çarpan; teknik direktörü Fatih Terim’in rotasyonlu kadrosu değil, tribünlerdeki boşluklardı. Takımın gidişinden, oynadığı futboldan, kendisine küfür eden futbolcunun forma giymesinden, tartışmalardan rahatsız olan Sarı-Kırmızılı taraftar ilk uyarısını kendi dilince yaptı.

Sorumluluğu üzerine alan Terim, zorunlu eksiklerin, formsuz isimlerin yerine yeni isimleri yerleştirerek maça başladı. Savunmada stoper eksikliğinde oynattığı Ryan Donk’u bu kez kenarda tutup Ahmet Çalık’a görev veren Terim, oynadığı her maçta takımın pas yüzdesini, üstelik dikine oynayarak yükselten Steven Nzonzi’yi de kulübede dinlendirdi. İki sürprizin dışında bilindik ya da beklenen isimleri sahaya sürdü Terim. Maça biraz hareketli başlayan Galatasaray, rakibinin kendi kalesine attığı ve hemen ardından penaltıdan kazandığı golle istediğine erkenden ulaştı.

Sonrasında rahatlaması, tempoyu arttırması, daha fazla pas yapması kısacası futbol oynaması beklenen Galatasaray, konuk takımın üzerine gelmesini engelleyemedi. Bu sürede Çaykur Rizespor’un çerçeveyi bulan şutlarında Fernando Muslera her zaman olduğu gibi görevini yaptı. İkinci yarıda da Galatasaray’ın futbolsuzluğu sürdü. Sarı-Kırmızılılar, topa sahip ve baskılı görünmesine karşın şutu da pozisyonu da yoktu.

Rakibin deneyimli kalecisi Gökhan Akkan’ın yerini deneyimsiz Tarık Çetin’e bırakması da uyarıcı olmadı Galatasaray için… Hemen her maçta yaptığı gibi, yan pas, geri pas, uyutan hedefi olmayan oyununu sürdürdü. Rekabetin içinde hak ettikleri için değil de, diğerlerine kesilen ceza nedeniyle sahaya çıkan futbolcular, maça da kendilerine de artı değer katamadan oynadılar. Maçın sonlarındaki bir-iki girişim de Terim’e gösterilen sarı kart sonrasında, taraftarın itmesiyle oldu.

Bu maç net olarak anlattı ki, eğer, bir oyun taktiğiniz ve pozisyon planınız yoksa, isimlerin değişmesi, oyunu değiştirmez… Ve bir kere daha... Taraftar önemlidir…