TÜRKGÜN / ALPARSLAN TEKBAŞ
Türkgün Gazetesi Tarım Yazarı Alparslan Tekbaş, Türkiye’nin tarım politikalarında öncü isimlerinden biri olan PANKOBİRLİK Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu ile tarımın bugünü ve yarınını konuştu.
Ramazan Erkoyuncu, yeniden güven tazelediği PANKOBİRLİK başkanlığı sürecinde tarımda sürdürülebilir büyüme, yerli tohum üretimi, iklim değişikliğiyle mücadele ve genç nüfusun tarıma kazandırılması gibi kritik başlıklarda önemli mesajlar verdi.
Erkoyuncu, “Güçlü çiftçi, güçlü Türkiye demektir” diyerek tarımsal kalkınmanın milli ekonomiyle doğrudan bağlantısına dikkat çekerken, 2027 yılı itibarıyla patates tohumunda dışa bağımlılığın sona ereceğini müjdeledi.

Dev bir kooperatifin lideriyle değil, aynı zamanda Anadolu’nun samimiyeti
Konya’nın bereketli topraklarından fışkıran emeğin ve alın terinin en güçlü sesi, PANKOBİRLİK Genel Başkanı ve Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Erkoyuncu... Onu gördüğünüzde, sadece dev bir kooperatifin lideriyle değil, aynı zamanda Anadolu’nun samimiyetini, çalışkanlığını ve toprağa olan derin bağlılığını yansıtan güler yüzlü bir dostunuzla karşılaştığınızı hissediyorsunuz. Makam odasından tarlaya uzanan hikayesi, onu “protokol insanı” olmaktan çok, her an bir çiftçiyle diz dize oturup dertleşebilecek kadar halktan bir lider yapıyor. Enerjisi, vizyonu ve çiftçiye olan içten sevgisiyle sektörde adeta bir bahar rüzgârı estiren Sayın Erkoyuncu, şimdi bizlere hem kooperatifin başarı yolculuğunu hem de geleceğe dair umut dolu planlarını, o kendine has, sıcak ve kararlı sesiyle anlatacak. Kapılar ardında değil, tarlanın ortasında kurduğu bu güçlü bağın sırrını ve Türk tarımına dair heyecan veren hedeflerini dinlemeye başlıyoruz.
22 Ekim’de PANKOBİRLİK Genel Başkanlığı’na, 31 kooperatif ve Türk şeker temsilcilerinin tüm oylarını alarak yeniden seçildiniz. Bu güveni korumak ve beklentileri karşılamak adına öncelikli 3 yıllık yol haritanız nedir?
Bu sonuç, sadece bir seçim değil, büyük bir teveccühün ve ortak emeğin göstergesidir. Bana duyulan bu güveni boşa çıkarmamak için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da azimle çalışmaya devam edeceğim. Öncelikli hedefimiz; kooperatiflerimizle güçlü bir iş birliği içerisinde olmayı sürdürmek, üreticimizin derdine çözüm bulmak ve üretimden gelen gücümüzü büyütmektir. Ülkemizdeki sıkı para politikalarının tarımı etkilediği bu süreçte, bürokratik temaslarımızı yoğunlaştırarak tarımın ve kooperatiflerimizin refahını ortak akılla artırmak ana gayemizdir.
Konya Şeker olarak 7 Ekim’de üreticilere 544 Milyon lirayı aşkın çifte avans ödemesi yaptınız. Bu destek üreticinin finansal yükünü ne ölçüde hafifletiyor? Avans ve destek ödeme mekanizmalarında ne gibi yenilikler planlanmaktadır?
Bizler, güçlü çiftçinin güçlü Türkiye demek olduğuna inanıyoruz. Bu anlayışla sağladığımız avans destekleri, çiftçimizin elini güçlendiriyor; özellikle ekim ve söküm dönemlerinde büyük bir maddi rahatlama sağlıyor. Üreticilerimiz bu sayede hem tarlasında hem de hane ekonomisinde nefes alıyor. Ayrıca dönem dönem, “Geç Söküm Desteği” gibi yeni modelleri hayata geçirerek tarımın geleceğine yatırım yapıyor ve sürdürülebilirliği teşvik ediyoruz.

9 Eylül’de yaptığınız “2027 yılında patates tohumunda dışa bağımlılık bitecek” açıklaması yerli tohumculukta iddialı bir hedefi işaret ediyor. Bu hedefe ulaşmak için Ar-Ge çalışmalarınızın mevcut durumu nedir ve üreticiler bu sürece nasıl dahil edilecek?
Bu, tamamen kendi bünyemizde yürüttüğümüz titiz çalışmaların sonucudur. Doku kültürü laboratuvarımız ve cam seralarımızda yerli patates çeşidi elde etmek amacıyla önemli bir aşamaya ulaştık. Son iki yıldır patates tohumu yetiştiriciliğini tamamen kendi bünyemize alarak dış alım sorununu ortadan kaldırdık. 2026 yılında kendi geliştirdiğimiz iki yerli patates çeşidinin tescil işlemlerini tamamlayacak ve 2027 yılında bu tohumları piyasaya sunacağız. Böylece patates tohumunda dışa bağımlılığımız son bulacak. Üreticilerimiz, bu yapının sadece paydaşı değil, en önemli gücüdür. Her deneme ekiminde ve yeni tohum geliştirmede onları sürecin bir parçası yapıyor, tecrübelerinden faydalanıyoruz.
Tarıma dayalı sektörler zorlu bir süreçten geçiyor. Milli ekonomimizin temel direği olan tarımsal üretim ve gıda sanayisi, mevcut ekonomik koşullardan olumsuz etkileniyor. Stratejik üretim üsleri olan şeker fabrikaları, zorlu bir dönemde. Devletimizin, tarımsal üretimin emniyet supabı olan bu işletmeleri gözetmesi ve desteklemesi büyük önem taşıyor. Tarım Bakanımıza ilgisi için teşekkür ediyoruz, ancak arzu ettiğimiz sonuçlara tam ulaşamadık. Bu nedenle önümüzdeki dönemde yılda iki kez Bakanlık nezdinde istişare toplantıları düzenlemeyi planlıyor, sektörün güncel sorunlarını ve çözüm önerilerimizi doğrudan ve daha sık ileterek koordinasyonu güçlendirmeyi hedefliyoruz.
İklim değişikliğinin tarımsal üretim üzerindeki etkileri artıyor. PANKOBİRLİK olarak, pancar ve diğer ürünlerde verimliliği artırmak ve iklim risklerine karşı çiftçileri bilgilendirmek amacıyla öne çıkan adaptasyon projeleriniz nelerdir?
İklim değişikliği ve kuraklığın etkilerini çok belirgin hissediyoruz. Çiftçilerimize tecrübe ile sabit bir uyarıda bulunuyorum: “Nisan sendromu” dediğimiz yalancı baharlara aldanıp 20 Nisan’dan önce ekim yapılmamalıdır. Erken ekim, yüksek maliyetli konvize tohumların tekrar ekilmesine ve maliyetlerin %15 artmasına yol açıyor. Ayrıca, Konya Ovası su kaynakları açısından kırmızı alarm veriyor. Çiftçilerimizi suyu tasarruflu kullanmaya çağırıyor ve dış havzalardan Konya Ovası’na su transferi projesinin öncelenmesi gerektiğini tekrar vurguluyorum.

Bu iş birliği protokolü, tarımda nitelikli iş gücünü artırma ve genç nüfusu, özellikle de genç kadınları sektöre kazandırma hedefimizin merkezinde yer alıyor. Protokol kapsamında 600 öğrenciye burs veriliyor ve 200 lise 2-3 öğrencisine 5 ay boyunca asgari ücret ile zorunlu uygulamalı staj imkânı sağlıyoruz. Ayrıca Ziraat Fakültesi öğrencilerine yönelik de öğrenim süreleri boyunca maaşlı çalışma imkânı sunacağız. Tarımsal üretimde kalifiye insan kaynağı, en az toprak kadar önemlidir. Bu projeyle kırsaldan kente göçün azalacağına ve üretimde sürdürülebilirliğin artacağına inanıyoruz.
Ramazan Erkoyuncu’ya değerli zamanı ve tarımın geleceğine dair umut veren vizyonu için teşekkür ediyoruz. Kendisinin de vurguladığı gibi, PANKOBİRLİK’in öncülüğünde, üreticinin emeğini koruyan ve ülkenin gıda güvencesini pekiştiren çalışmaların artarak devam edeceği açıktır.